DİLAH ÇAPAR
Onat'ın delici bakışları beni daha fazla rahatsız edebilir miydi bilmiyordum ama birkaç dakika sonra buharlaşabilirdim. Bunun tek sebebi ise utançtan yanan yüzümdü. Beni böyle süzmesi cidden sinirime dokunuyordu. Reddedildiğim gün, henüz dün gibi aklımdaydı ama üstünden üç yıl çoktan geçmişti.
Onat, gözlerini vücudumdan yüzüme çevirdiğinde göz göze geldik ve bana tehlikeli bir bakış attı. Bu beni daha çok germişti ve ne yaptığımı anlamak istiyordum. Tamam arada bir onu sinir ediyor olabilirdim ama ölümcül bakışlarının sebebi bu olamazdı.
"Şş, Azra," Azra'yı kolumla iteklediğimde uzanmış olduğu sıradan kafasını kaldırıp bana beni öldürmek istediğini belirten bir bakış atmıştı.
"Kanka, uyumasana ya," Eliyle kafamı ittirip sıraya kafasını geri koyduğunda onu sinir edecek bir harekette bulundum. Kulağıyla oynamaya başladım.
"Güzel kardeşim, belanı mı arıyorsun sen ya," Azra sessizce bana çemkirdiğinde ona yavru kedi bakışı atsam da pek oralı olmamıştı. Bu devirde ilgi görmek bile çok zordu.
"Kanka, kafanı çaktırmadan çevirsene. Onat bana nasıl bakıyor bi'baksana," Azra benim ısrarlarıma sabredebilecek kadar sabırlı bir insan değildi. Benle uğraşmaktansa dönüp bakmayı tercih etmişti. Ama kafasını o kadar hızlı çevirdi ki Onatla göz göze gelen bu sefer oldu.
"Azra cidden iyi ki çaktırmadan dedim. Bravo yani, bu kadar belli edilirdi," Azra bana dil çıkardığında yüzümü buruşturdum.
"Harbiden bu dağ ayısı neden sana dik dik bakıyor? Ne yaptın yine çocuğa?" Şimdi de suçlu ben olmuştum. Hayır, Allah'ın ayısı beni gözleriyle taciz ediyordu ve suçlu cidden ben miydim?
"Ya ne yapmış olabilirim, tüm gün yapışık ikiz gibiyiz seninle. Bir şey yapsam görmez miydin ya?" Azra kafasıyla bana onay verdi. Onatla genellikle benden daha iyi anlaşırdı ve birbirlerini severlerdi. Ama Onat beni sinir ettiğinde Azra klasik sinirli bir bakışla Onat'ı başımdan kovalardı. Yine o klasik bakışla Onat'a baktığında Onat kafasını yerinden milim kıpırdatmadı.
"891 Dilah Kılıç ve 888 Azra Çağlayan. Dersimi neden sabote ettiğinizi öğrenebilir miyim?" Okuldaki en huysuz kimya hocası olan Emel Hoca bize bu soruyu yönelttiğinde Azrayla birbirimize bakıp kalmıştık.
"Sizi geçiyorum. 765 Onat Başaran ve 527 Umut Aslanoğlu, dersimi dinlemeye niyetiniz yok sanırım. Bu saygısızlığınız sözlü notlarınıza yansıyacak, emin olabilirsiniz." Emel Hoca adeta çemkirir gibi konuşurken Onat sonunda bakışlarını benden almıştı.
"Kusura bakmayın, hocam. İsterseniz yerlerimizi değişebilirsiniz," Onat cümlesine hızla devam ettiğinde tüm sınıf şaşkınlıkla onu izliyordu çünkü özür dileme erdemini gerçekleştirmişti. "Dilahla Azra da konuşuyor madem, Dilah'ın yanına gideyim. Azra da benim yerime gelsin."
Ağzım açık olanları izlerken, Emel Hoca'nın bu duruma onay vermesi sinirimi alt üst etmişti. Onat o dövecek gibi olan bakışlarıyla gelip dizimin dibinde oturursa beş dakika içinde suratımı dağıtabilirdi. Gerçi Onat bana veya herhangi bir kıza el kaldıracak biri değildi ama olsun yine de korkunç bir insan olduğunu biliyordum.
Azra da aynı benim gibi ağzı açık olanı biteni izliyordu. Biz cam kenarından üçüncü sırada onlar ise orta sıradaki dördüncü sırada oturuyorlardı. Birbirimizin konuştuklarını duyabilecek kadar yakındık. Ama genellikle derslerde uyukladıklarından pek bir şey konuşmuyorlardı. Azra'nın Umutla oturmak istediğini hiç sanmıyordum ve bu yüzden beni dövebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANGIN #wattys2023
ChickLit"Sinirli falan değilsin, Rüya. Sadece kalbin çok kırık," İri parmaklara sahip kemikli ellerinden biri saçlarımın arasına sızdığında yüksek seste seyreden ağlama krizimin sesi yavaşça alçalmaya, sessiz iç çekişlere dönmeye başlamıştı. Kolları belimde...