"Thurisaz-- Endless" 🎼
"Ezgiiii!! Hadi ama geç kalacağız." "Tamam indiiim. Beş dakika beklemişsin çok mu?" "Gerçekten mi? Sadece beş dakika mı.. Ahh!! Her neyse çabuk in." Okuldan gelir gelmez hızla hazırlanıp pastaneye geçmemiz gerekiyordu. Çünkü bugün kalabalık bir grubun kutlaması varmış. Ama sanırım Ezgi sayesinde işimizden olacaktık. "Hadi çıkalım geç kalacağız." diye söylenerek gelirken yanıma ona ters bir bakış atmayı ihmal etmedim. Koluma girip "Eliz bakma bana öyle. Ne yapsaydım pijamaylamı gelseydim?" dedi kendini masum bir görünüme sokarak. Ben de bu ifadesine kahkaha atarak "Tamam sorun yok. Hadi çıkalım artık" dedim. Tam arabayı çalıştıracağım sırada "Ezgi bu arada bir daha da öyle bakma çok çirkin oluyorsun." diyip yalandan yüzümü buruşturdum. "Ya Eliz. Of! Dalga mı geçiyorsun? Hem bence çok tatlı oluyorum." "Peki şaka yaptım. Alınma hemen." diyip kahkaha attım.
Pastaneye vardığımızda henüz beklediğimiz müşterilerin gelmediğini görünce rahatladım. Allahtan geç kalmadık. Adar bizden önce gelmişti bile. Ona selam verip hemen arka tarafa hazırlanmaya gittik. Biz hazırlanana kadar kutlama yapacak müşteriler gelmişti. "Bugün çok yorulacağız gibi görünüyor." dedi Ezgi. Ben de onu onaylayan bir ses çıkardım. İçeri geçtik hemen. Kutlama küçük bir kız çocuğunun doğum günü partisiydi.
Sıra pasta kesimine gelmişti. Biz tam pastayı götürecekken küçük kız "Babam gelmeden kesmeyelim annee" diye söylendi. "Kızım ama baban gecikebilir. İşleri çok yoğun hem bak arkadaşların, teyzen hepsi buradalar. Eminim baban burda olamasa da evde senle vakit geçirecektir." "Ya hayır!! Banane ben babam olmadan kesmem pastayı." Bizler de öyle anne ile kızın konuşmalarını izlerken içeriye bir adam girdi. Gözleri yorgunluk ve uykusuzluktan olsa gerek biraz kızarmış, üstünde takım elbise. Tam iş adamı profili vardı. Küçük kız " Babaam geldiiii!" diyip hemen koşarak babasına sarıldı. O kadar güzeldi ki sarılmaları birden aklıma babam geldi. Daha önce bana hiç böyle sarılmamıştı. Zaten bizim aramızda baba-kız ilişkisi yoktu ya. Ben dalmışken Adar "Eliz hadi pastayı bekliyorlar." dedi. Tam götüreceğim sırada telefonum çaldı. Adar'a pastayı götürmesi için işaret verdim. Elimden aldı pastayı. Telefonumu elime aldığımda 'Cansel arıyor' yazısını görünce şaşırdım. Adar ile ilgili olduğu aklıma gelince bekletmeden açtım. "Alo. Cansel?" "A-alo E-li-iz." Cansel'in sesini duyunca ağladığını anladım. E haliyle endişelendim. "Cansel canım noldu neden ağlıyorsun? Yoksa kötü bir şey mi oldu?" "Eliz kimi arayacağımı bilemedim. Aklıma ilk sen geldin. Konuşmaya ihtiyacım var." Cansel'in sesi gerçekten çok kötüydü. Onu bekletmeden "Tabii istediğin zaman arayabilirsin. Bak benle Ezgi pastanedeyiz istersen buraya gel. Çünkü şuan çıkamayız buradan." " Peki. Geliyorum." " Tamam canım bekliyorum. Çabuk gel ve dikkatli ol." diyip kapattım telefonu. Adar ile Ezgi yana geldiklerinde durumu onlara da bildirdim hemen. Adar çok endişelendi. "Lan ya bir şey olduysa. Bakın ben dayanamam. Nasıl ağlıyordu Eliz hiçbir şey söylemedi mi? Ay delireceğim şimdi!!" "Adarr. Yeter! Bir sakin ol. Biz de bilmiyoruz gelsin kız öğreneceğiz hep birlikte. Anlıyorum seni ama biraz soğuk kanlı olman gerekmez mi?" dedim kendimi tutamayarak. Ezgi de bizi öylece izliyordu. O da çok korkmuştu ama Adar kadar belli etmiyordu. "Of! Haklısın ama.. Anla beni de." "Tamam. Her neyse gelsin bi bakalım nolmuş." dememle içeriye Cansel girdi. Çok kötü görünüyordu. Gözleri ağlamaktan kızarmış ve şişmişti. Hemen yanına koştuk. "Cansel neyin var noldu sana böyle?" Bir masaya oturduk ve meraklı bakışlarımızı ona gönderdik. Cansel hepimize teker teker baktı ve "Anlatmadan önce bir bardak su alabilir miyim?" dedi. Benle Ezgi Adar'a baktık. "Ne? Niye öyle bakıyorsunuz? Ha anladım su. Tamam hanımlar hemen içecek bir şeyler getiriyorum. Siz rahatınıza bakın." diyip kalktı. Cansel bu çocuğu iyiye aptal aşığa çevirdi. "Kızlar ben bu gece eve gidemem. Şey acaba.. şey ya bu akşamlık sizde kalabilir miyim?" dedi Cansel. Elbette sorun olmazdı. Hatta ben ve Ezgi içinde değişiklik olurdu. Ama neden böyle bir şey istedi merak ettim. Ben düşüncelerimi aktarmadan evvel Ezgi lafa girip "Elbette kalabilirsin. Lafı bile olmaz. Ancak neden bizde kalmak istiyorsun?Bir sorun varsa anlat lütfen. Elimizden geleni yaparız." dedi benim söylemek istediklerimi söyleyerek. Tam konuşacağı sırada Adar geldi. Suyu Cansel'e uzattığı sırada aralarında bir bakışma geçti. Ben yalandan öksürerek "Ee Adar hani bizim içecekler?" Adar ensesini kaşıyarak "A şey ben unuttum ya sadece su alıp geldim kusura bakmayın kızlar." dedi mahçup bir şekilde. "Tamam sorun değil. Zaten geç oldu. Biz eve geçelim artık." dedi Ezgi. Ben de onu onayladım. "Ee ben sizi bırakayım o zaman." dedi Adar. Biz Adar'a imalı bir gülüş sergilerken gerek olmadığını söyleyerek vedalaşıp çıktık.
Şuan koltukta oturmuş ve Cansel'in bize yapacağı açıklamayı beklyoruz. "Cansel anlatacak mısın? Meraktan öleceğiz." derken ben Cansel "Abimle kavga ettim."dedi. "Abin mi? Senin abin mi var?" "Evet maalesef." dedi Cansel. "Sadece ufak bir abi-kardeş kavgası yüzünden bu halde olamazsın." dedi Ezgi. "Bu kavga zaten zannettiğiniz gibi bir kavga değil." diyince Cansel ben de "E anlatta bilelim be kızım." diye sitem edince anlatmaya başladı..
2 saat önce
Cansel;
Eve girdiğimde hiç hoş bir manzarayla karşılaşmadım. Etrafta kırılmış bardaklar, devrilmiş sehpalar, yerde içki şişeleri ve koltukta gelişigüzel uyuyan bir adet Arin. Evet alıştım onun hergün içerek gelmesine ama bu kez evi dağıtarak sınırları aşmıştı artık. Yanına gidip onu dürterek uyandırdım. "Heyy Arin uyan." Dürtmelerime ve bağrırışıma karşılık tek yaptığı şey arkasını dönüp tekrar uyumasıydı. Artık sinirlenmeye başladım. Daha fazla bağırarak "Ya sana diyorum. Beni duymuyor musun? Kalk ya şuranın haline bir bak!!!" Arin sinirli bir şekilde ayağa kalkarak bana bağırmaya başladı "Ne istiyorsun lan! Ne bağırıyorsun başımda." "Asıl sana noluyor? Şu haline bir bak. Yine içmişsin, yineee!! Ya gerçekten yaptıklarını içerek unutabileceğini mi zannediyorsun. İçmek işe yarıyor mu? Hı unutturuyor mu annemle babamın acısını? Onlara, bana çektirdiğin acıları unutabiliyor musun?" Artık sinirden ağlıyor ve Arin'e vuruyordum. "Söyleeee! Söylesene be adam. Unutuyor musun? Söyleeee!!" Bunun üzerine Arin "Cansel kendine gel! Ben hiçbir şeyi unutmuyorum. Annemi de babamı da unutmuyorum. Ben üzülmüyor muyum zannediyorsun?! Ben ister miydim böyle olsun lan! Ama oldu. Olanla ölmüşe çare yok. Benden nefret ediyorsun. Annemle babamın benim yüzümden öldüğünü zannediyorsun. Ama gerçeğin ne olduğunu bile bilmiyorken beni suçladın hep. Sana yaklaşmaya çalıştıkça tüm nefretini saldın üzerime. Ama göreceksin benim suçsuz olduğumu göreceksin küçük kardeşim." "Demek istemezdin böyle olmasını ha. Demek suçsuzsun haa. Neden inanayım sana? Annemle babam senin ve o pis grubunun girdiği kötü işler yüzünden ölmedi mi haa?
Senin başımıza açtığın işler yüzünden gözlerimin onünde öldü be onlarr. O zaman sen nerdeydin Arinnn nerdeee! Hala bana benim suçum yok mu diyorsun? Yalann. Onların ölüm nedeni sensinn seen!!" dememle birlikte yanağıma tokat yemem bir oldu. Ona bakarak "İşte sen böyle birisin. Sen korkağın önde gidenisin!" dedim ve hemen evden çıktım. Yoksa dayanamayacaktım. Ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yok. Bu yüzden Eliz'i aradım nedense aklıma tek o gelmişti...
Eliz'den devam;
Cansel'in anlattıkları karşısında şok olmuştuk Ezgi ile. "Ne yani şimdi abin annenle babanın ölümüne mi sebep oldu?" diye bir soru yöneltti Ezgi. O sırada Cansel'in telefonu çalmaya başladı. Arayan abisiydi. "Eliz telefonu sen aç lütfen. Ben konuşmak istemiyorum. Uyuduğumu falan söylersin lütfen." "I şey peki ama ya illaki senle konuşmak isterse" "Ya sen aç hadii." "Oh! Pekii. Alo?"
"Cansel nerdesin?" diye kükredi resmen Cansel'in abisi.
"Şey ben Cansel'in arkadaşıyım. Cansel uyuyor şu an. Merak etmene gerek yok. Yani burda güvende."
"Onun uyumadığını biliyorum. Hemen ver şu telefonu Cansel'e. Hem onun güvende olup olmadığına ben karar veririm. Bir başkası değil." Bu söylediklerine sinirlenmiştim. Ben onunla kibar bir şekilde konuşurken onun böyle kaba olması sinir bozucuydu. "Ben bir başkası değilim Cansel'in arkadaşıyım bu bir,ikincisi sana yalan söylemiyorum Cansel şuan uyuyor. Ayrıca biraz kibar olur-"
"Bana bak kızım sabrımı zorlama. Adresi ver hemen gelip kardeşimi alacağım."
"Ya sen,sen ne kadar off!! Vermiyorum adresi Cansel'i de bugün göremezsin."
"Ben sana adresi verir misin demedim. Ver dedim.!!"
Öyle bir bağırdı ki telefonu kulağımdan çekme isteği geldi. Ve snirlendim haliyle. "Vermiyorum ulan ver-mi-yo-ruumm! Ne yapacan şimdi ha? Bana bak adam beni dellendirme. Kız seni görmek istemiyor. En azından bugünlük. Aaa. Ayrıca benimle düzgün konuş ben senin herhangi bir yakının değilim."
"Lan bak ben gittikçe sinirleniyorum. Eğer seni bulursam..
"Ne yaparsın hı? Döver misin? Of git işine ya. Hem kardeşin güvende diyorum."
"Ben o adresi bulacağım ve sen bu söylediklerin yüzünden çok pişman olacaksın kızım çok!"
diyip telefonu yüzüme kapattı. Hıh. Salak. İyice sinirlerimi bozdu. Hem nasıl bulacaksa artık. Kızlara baktığımda pür dikkat bana bakıyorlardı."Ne bakmayın öyle. Cansel kusura bakma ama çok gıcık bir abin var ve oldukça sinir bozucu."
"Bilmez miyim. Ee yalnız kızlar abim adresi bulurum diyorsa bulur."
"Nasıl bulabilir ki?"
"Onu bilmiyorum ama umarım bu kez dediğim çıkmaz çünkü Arin birinin ona bu kadar karşı gelmesine katlanamayacak kadar sinirli ve huysuz biri."
"Huysuz olduğu belli.Neyse bulamaz bence. Ee sen de takma artık hadi film izleyelim mi?"
"Oluurr." Diye bağıran iki arkadaşıma bakıp gülümsedim " ee o zaman siz film seçin bende bir şeyler hazırlayıp geliyorum."
Mutfağa gidip yiyecek ayarladıktan sonra salona götürdüm. Tam oturup filmi başlatacakken kapının sesi kulaklarımızı doldurdu.
"Siz oturun ben bakarımm." diyip kalktım. Kapıyı açtığımda karşımda bir adet sinirli ve aynı zamanda ultra karizmatik birini beklemiyordum.✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴
Arkadaşlar bu hikaye bizim ilk hikayemiz olduğu için acemiliğimizi mazur görmenizi dileriz. Henüz beş bölüm yayımladık.Ancak gerekli kadar vote ve yorum alamıyoruz. Sizden ricamız lütfen okuduktan sonra vote verip, kısada olsa görüşlerinizi belirtmeniz.E haliyle severek okumanız da bizim için önemli. Hikayemizin devam etmesi için oy ve yorumlarınızı bekliyoruz. Anlayışla karşılayacağınızı umuyoruz. Bizi destekleyen herkese şükranlarımızı sunuyoruz..😊😍😍
✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN IŞIĞI
Teen FictionDaimi bir sevgidir ki insanoğlunun iradesini yücelten.. O, yıllar boyu tapacağına inanırmışçasına sevginin peşinden koştu. Hayır hayır,bu tam olarak sadece aşktan ibaret değil ; Dört duvarla çevrili sıcak bir odada o, annesi ve babasıyla beraber bir...