6. Bölüm

46 40 13
                                    

Keyifli okumalar..

Perdenin arasından sızan güneş ışığı nedeniyle daha fazla dayanamayıp gözlerimi açtım.Gözlerimi açmamla alarmın çalması bir oldu. Alarm çalmadan önce uyanmak bana mutluluk verdi. Çünkü sabah alarmından nefret eden bir ben değilimdir herhalde.

Ancak birden aklıma dün olanlar gelince bu küçük mutluluğum sona erdi. O kahvenin en güzel tonu olan gözleri anımsayınca bir ürperti hissettim. Sanırım şu sıralar aklımdan gitmeyecek ve gündemimin baş köşesine oturtacağım bir olaydı.

Dün:

Meraklı gözlerle kapıdaki kişiye bakarken acaba bu insan kategorisine girmeyen varlığın bizim evimizde ne işinin olduğu soruları beynimde patlıyordu. Acaba adresi falan mı karıştırdı?

"Merhaba kime bakmıştınız?"
Sorumla beraber yüzündeki sinirli ifadeyi bozmadan alaycı bir gülüş sergiledi bana. İnanın bunu nasıl yaptı bende bilmiyorum.

"Ben Cansel'in abisiyim. Ya sen?"

Söylediği şeyle şaşırma kademesinin zirvesinde olduğumu söyleyebilirim.

"Sen? Benim telefonda konuştuğum kişi?"

"Ha demek benimle böyle konuşan çirkef sensin. Bende seni görmek için can atıyordum doğrusu."

Bu alaycı cümlesinden sonra burayı nasıl bulduğuna mı şaşırayım yoksa çirkef demesine mi sinirleneyim bilemedim. Hem çirkef ne ya!

"Ne çirkefi be! Ben miyim çirkef olan!?
Hem sen nasıl buldun burayı?"

"Ben sana bulurum demiştim. Belli ki benim lafım ciddiye alınmamış. Artı bana sesini yükseltme. Cansel'i çağır hemen."

Benim sesimi yükseltmem üzerine kızlar da duymuş olmalı ki hemen kapıya koştular.

"Eliz iyi misin? Ne oldu?"

Cansel kapıya yaklaştığında abisini gördü. Hiç şaşırmışa benzemiyordu. Sanki bekliyomuş gibi sakince ona yaklaştı.

"Arin niye geldin?

"Cansel hadi gidiyoruz. Konuşmamız gerek."

"Ben gelmiyorum. Git.

"Cansel sinirleniyorum hadi güzelim gel ve evde konuşalım."

"Arin gelmiyorum git. Bugün konuşmak ikimiz içinde iyi olmaz. Git yarın uğrarım eve."

"Cansel benim sözümden çıkmaman gerektiği hakkında konuştuğumuzu hatırlıyorum. Hadi!"

Cansel'in gitmek istemediğini bile bile onu zorla götüremez buradan. Bu muhabbet fazla uzamadan araya girme ihtiyacı duydum ve lafa girdim.

"Kardeşim duymuyor musun? Kız gelmek istemiyor. Ne diye ısrar ediyorsun?"

Benim lafım üzerine kafasını sabır dilercesine havaya kaldırdı. Ve hiç beklemediğim anda kolumdan tutarak duvara çarptı. Ve üstüme gelmeye başladı. Tabi çarpmanın verdiği acıyla tiz bir çığlık koptu dudaklarımdan. Benim ardımdan Ezgi lafa girerek

"Ya bıraksana kızı ne yaptığını zannediyorsun sen?! Hemen bırak yoksa..

"Yoksa ne? Polis mi çağırırsın? Ne yapabilirsin? Benim kardeşimi evinizde zorla tuttuğunuzu söylersem?"

GÜN IŞIĞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin