Bölüm şarkısı multimedyada.⤴
Keyifli okumalar...
################################
Kanepede, kitabın etkisine kapılmışken kapının hunharca çalınması ve bütün büyünün altüst olmasıyla üşengeç hâlimde kapıya ilerledim.Kapıda kimse yoktu,merdivenin altına doğru bakınca orada da kimse görünmüyordu.Bilinçaltıma nasıl yerleştiyse artık aklıma ilk olarak Cansel'in abisi Arin geldi.Yine o sıkıcı düşüncelere kendimi kaptırmışken Ezgi'nin arkadan beni dürtmesiyle irkildim.Ki arkamı dönünce kapının çalma sebebi tokmağın arasında duruyordu..Evet elektrik faturası.
Bugün Ezgi ile kendimize izin verdik ve dışarıda biraz kafa dağıtmak istedik.Adar ve Cansel'i de ayarlayıp biraraya getirsek mi diye düşünürken araya telefon sesi girdi ;
"Cansel arıyor.."
"Alo,Canselcim nasılsın? ""Ben iyiyim Eliz,asıl siz nasılsınız?Dün yaşananlardan sonra telefon açmaktan bile o kadar çekindim ki...Ne deseniz haklısınız,çok üzgünüm çok!"
"Senin üzülmen gereken birşey yok hayatım,biz unuttuk gitti."
"Ne diyeyim ki.."
"Mesela şuan beraber birşeyler yapmak için fikrini alabilirim,ne dersin ha ?"
"Ya Eliz..Sen gerçekten dostsun!"
"Canım benim,yarım saate kadar hazır ol."
"Peki.Öpüyorum.."
Bu kadar çabuk ayarlayacağımızı tahmin edememiştik aslında.Adar'la buluşmak da pek zor olacak gibi değildi zaten..
Bir saat içerisinde hepimiz bir arada toplanmışken,asıl güzel olan Cansel'in bu duruma pek bir tepki göstermeyip ayak uydurmasıydı hâliyle.
Son günlerde kafa karıştırıcı anılarımızı bir köşeye bırakıp,rutin hâlimizde birgün de olsa takılmamız hepimizi rahatlatmıştı.Kaldırımın çizgilerine basmadan yürümeyi çocukluktan beri çok severim.Bu yüzden her kaldırımda yürüyüşümde çizgilere basmadan yürümeye çalışırım. Bu çok saçma gelebilir sizlere ama beni çok mutlu ediyor. Çocukluk hallerimi hatırlayıp bir nebze de olsa tebessüme boğuluyorum. Ve bunu yaparken kendi içimde bir oyun oynuyorum. Eğer kaldırımın sonuna kadar hiç yanmazsam kedimi çikolatayla ödüllendiriyorum. Çok saçma biliyorum ama kendi kendimi mutlu etmeye ihtiyacım var.
Yavaşça kafamı gökyüzüne kaldırdım. Kara bulutlar gökyüzünü esir almış, her an yağmur yağabilirdi. Bundan hiç hoşlanmadım çünkü yağmurlu havaları sevmem.
Annem'in öldüğünü öğrendiğimde hava yağmurluydu. O günden sonra sanki her yağmur yağdığında kötü bir olay yaşayacakmışım gibi bir hissiyata kapılıyorum. Ve sürekli dua ediyorum 'lütfen Allah'ım kötü bir şey olmasın.'
Yağmur yağmaya hatta şiddetlenmeye başlamıştı. Hemen eve gitmeyi umdum. Henüz yolu yarılamamıştım bile. Keşke Ezgi'yi dinleyip taksiye binseydim. Eve nasıl varacağımı düşünürken birden üzerime sıçrayan suyla çığlık attım.
Bir araba geçerken üzerime su sıçratmıştı. Kahretsin! Her yerim çamur oldu. Ne yapacağım şimdi diye düşünürken kendimi tutamayıp arabanın arkasından bağırdım.
"Yavaş be yavaş! Atlılar mı kovalıyor seni be!"
E haliyle şoför duymadı beni ama sanırım çevredeki insanların bakışlarına maruz kaldım. Hemen Adar'ı aramalıydım yoksa bu halde gidemezdim. Üstelik üşümeye başlamıştım. Telefonumu çıkardım ancak şarjım bitmişti.
"Hayır ya hayır! Off Allah'ım neden ben ya neden? Ne yapicam şimdi ben?!"
Yaşadığım aksilik nedeniyle sinirlerim bozuldu ve gözlerimin dolmasına engel olamadım. Sinirlenince ağlayan insanlardanım bende. En iyisi bir durakta otobüs beklemek diye düşündüm. Hemen koşar adımlarla durağa gittim. Kimse yoktu burda. Acaba otobüs saatini mi kaçırdım? En iyisi beklemek. Belki gelir bir tane daha. Ve duraktaki banka oturdum, beklemeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜN IŞIĞI
Teen FictionDaimi bir sevgidir ki insanoğlunun iradesini yücelten.. O, yıllar boyu tapacağına inanırmışçasına sevginin peşinden koştu. Hayır hayır,bu tam olarak sadece aşktan ibaret değil ; Dört duvarla çevrili sıcak bir odada o, annesi ve babasıyla beraber bir...