-8-

1.1K 45 3
                                    

Kolumdaki ağrıyla gözlerimi hafifce araladım. Sağ kolumdaki alçıyı gördüğümde şok geçirmiştim. Kaşlarımı kaldırmamla sol taraftaki kaşıma ağrı girdiğinde sızlandım. Nerde olduğumu kestiremeyip etrafıma bakınırken elimin üzerine kafasını koyup uyuyan Mert'i gördüm. Şu an saçlarıyla oynamayı o kadar çok istiyordum ki. Onunla tanıştığımızdan beri benim onun saçlarıyla oynamamı çok severdi e tabi bu benim işime gelir oynardım. Küçüklükden alışkanlığımdı birilerinin saçlarıyla oynamak.

Sıkıntıdan sağ elimi oynatmaya çalıştığımda acı bir çığlık attım, parmaklarından başlayıp omzuma kadar ağrı girmişti. (Yazarınız bunlara alışkın, iki kolunuda kırdığından bunlar çoğunlukla oluyo:) ay neyse bölmüyorum ben.. Okuyun okuyun devam.)  Benim bağrışımla mertin yere düşmesi bir olmuştu. Gülsem mi, ağlasam mı bilememiştim fakat Mert'in o düşüşü çok güzeldi. Sandalyede geriye doğru düşmüş ayakları havada kalmıştı. Buna bir kahkaha patlatdığımda Mert kafasını tutarak ayağa kalktı.

"Bak bide gülüyo. Kızım napıyosun ya korkutdun. " Şu an karşımda o kadar tatlı duruyodu ki burnunu sıkasım vardı.

"Mert biraz eğilsene bana doğru. " Hafif hafif eğilmeye başladığında burnunu sıkmaya başladım. Çok seviyorum burnunu sıkmayı.

"Senin o gomeç burnunu yirim ben yaaa." Mert ellerini sedyeye koyup kendini geri itlemeye başladığında burnunu bırakmamla yeri yalaması bir oldu. Buna bir daha güzelerken Mert burnunu tutarak yine ayağa kalktı ve bana bakmaya başladı.

"Çok hosuna gidiyo dimi beni böyle maymun gibi ordan oraya savurmak. " sırıtarak kafamı salladım. O ara aklıma benim neden burda olduğum gelince soruyu ona yöneltdim. "Hatırlamıyor musun? "

"Neyi hatırlamam gerek? " Hızla odadan çıkan Mert'e sırıtarak baktım. Tabikide herşeyi hatırlıyordum ama onlar beni nasıl zorla evlendirtdiyseler bende onlara güzel bir oyun çekerdim.

İçeriye giren doktorla boş gözlerle bakmaya başladım. Gözlerime tutduğu ışıkla neye uğradığımı şaşırırken doktor bana sorular sormaya başlamıştı.

"Burası neresi?"

"Hastane olduğu kesin."

"Onu sormuyorum şehir olarak neresi."

"Öyle desenize, İstanbul."

"En son ne yaptınız?"

"En son Atakan, Hasret, Ben,  Defne ve Mert kafede oturup muhabbet ediyorduk." hafif kaşlarımı çatarak düşünür gibi yaptım. "Sonrası karanlık gözlerimi açtığımda burdaydım." doktor kafasını sallayıp Mert'e işaret ederek dışarı çıkmasını sağladı. Ben peşlerinden sırıtırken bir yandan da korkmaya başlamaşdım. Ya bir zaman sonra ortaya çıkarsa. Ne yapardım ben o zaman?  Mert affeder miydi beni? Zannetmiyordum ama onlar bana böyle bir şey yapmışsalar ben de onlara biraz çektirirdim. En azından bir müddet sürdürür sonra herşeyi hatırladım der işin içinden sıyrılırdım. ola bilirdi bu dimi?

Mert'in içeriye girmesiyle düşüncelerimden sıyrılıp kendimi Mert'e odakladım. Üzgün duruyordu. Sana çektirmek istemezdim Mert. Çok özür dilerim abiciğim.   

"Hadi giyin çıkış işlemlerini halletdim." ona gözlerimi devirerek baktım. Kolumda alçı olmasa bende giyine bilirim değil mi? 

"Bu alçıyla üstümü değiştiremem ki." etrafa bir iki kere göz gezdirip yüzünü bir iki kere sıvazladı.

"Ben mi giydireyim?" Gözlerimi olabildiğince açarak Mert'e baktım, şaka falan yapıyor galiba.

"Şahsen ben giyinemiyorum ama senin yaptığın şaka da çok güzeldi." Tek kaşını kaldırarak bana baktığında şaka yapmadığını anladım. "Sen daha demin şaka yapmıyordun değil mi?" Kafasını 'Evet' anlamında sağladığında el mahkum kafamı 'Tamam' anlamında sallayıp ona baktım odadaki başka bir odaya girdiğinde sedyeden yavaşça aşağıya kaydım. Şimdi beni Mert nasıl gidecekti? O da erkekti sonuçta bir kadını bakmadan nasıl giydirebilirdi?

Yalnız Masal Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin