-9-

1K 37 9
                                    

İyi okumalar.

Mert firene basıp arabayı aniden durdurduğunda etrafıma bakındım. Hiçbir şey olmamıştı. O zaman firenlerde sıkıntı yoktu. Kemerimi çözüp dışarı çıktım hızla çıkarken Mert'i de dışarı çıkartmıştım. Arabanın etrafında iki tur döndüm. Bir tur daha atarken Mert'in olduğu tarafta yani sürücü tarafının altında kırmızı ışığın yanıp sönmesiyle Mert'e baktım.

"Sürücü tarafının altında hiç kırmızı ışık yanıp sönüyo muydu?" kafasını hayır anlamında salladığında hızla geriye çıktım. Mert'in elinden tutmamla koşmam sonrada büyük bir patlama sesi bir olmuştu. Arkama baktığımda arabanın parçaları etrafa sıçramış yanıyordu.

"Bu. Nasıl? Sen nasıl bildin?"

Gözlerimden süzülen yaşlarla Mert'e baktım. Hızla gelip bana sarıldığında bu sefer aramızda kalan kolumun acısıyla onu geriye ittim. Bunu anlayınca yapaşca beni incitmeden tekrar sarıldı.

"Şttt. Sakin ol meleğim. Hiçbir şey olmadı. İyisin-" sözünü kesip devam ettim.

"İyiz. İyiz. Ya biz içindeyken patlasaydı. Ya bize bir şey olsaydı." ellerini saçlarımın arasına daldırıp beni kendine daha çok çekti.

"Biz iyiz. Şimdilik onu düşün meleğim. Bir şey olmadı. Birazdan gelip alırlar bizi. Tamam mı? Sakin ol ve ağlama. Biliyorsun senin ağlamanı sevmiyorum." kafamı tamam anlamında sallayıp geri çekildim. Göz yaşlarımı silip ona baktım. Hafif bir gülümseyip telefonunu aldı ve birilerni aradı.

♣♣♣

Mert'e sırnaşmış bir şekilde yol kenarında oturmuş arabanın gelmesini bekliyorduk. Patlayan araba yanmış hatta sönmüştü bile. Üşümeye başlayınca alçılı kolumu kıpırdatamadığımdan daha çok Mert'e sinmeye başlamış kedi gibi yanına kıvranmıştım.

"Üşüdün mü?" bu da sorumuydu. Donuyodum resmen.

"Birazcık." ayağa kalkıp üstündeki montu çıkartmaya başladığında onu durdurdum.

"Üşüyosun Arya, bırak giydiriyim sana." bu aptal çocuk niye her seferinde beni düşünmek zorunda ki?

"Bu sefer sen üşiyceksin şapşal. Gel yanıma." yanıma geldiğinde montunun önünü açıp ona sırnaştım ve montunu üstüme örtmesini sağladım. Şu an burası sıcacıktı ve üşümüyordum. Bu şekilde uzun süre dura bilirdim. Kolumun tekini Mert'e sarıp diğerini de karnıma daha çok bastırdım. O da kollarını bana sarıp kafamın üstüne çenesini koydu.

Akşam olmak üzereydi. Ne gelen vardı ne de giden. O kapıdaki korumalar bu kadar mı koruya biliyorlardı ağalarını? Hava soğudukça daha çok kedi gibi sırnaşıyodum Mert'e, o da daha çok sarıyordu beni. Bir aracın farlarının bir iki kere yanmasıyla yanımızda durması bir oldu. Arabadan inip yanımıza gelen korumaya dik dik baktım. Onun yüzünden donmuştum burda.

"Ağam iyi misiniz?" bi de soruyodu. Ani bir atak yapmamla Mert'in beni sıkıca tutup kendine çekmesi bir oldu. Her halde sinirlendiğimi ve ona dalmak istediğimi anlamıştı. Akkıllı kocam benim.

Kocam mı? Bakıyorumda benimsemişsin kocacığını.

Ay pardon iç sesim yaa. O yanlışlıklan şi oldu. Sorry...

Beni yavaşça arabaya doğru götürdü ve ön koltuğa oturtup gülümseyerek kapımı kapattı. O korumanın yanına gidince telefonumdan yeniden bildirim sesi yükseldi.

Bilinmeyen numara

Korkmuşa benziyorsun. Bencede korkmalısın. Siz arabanın içindeyken patlatamazdım, hele ki sen o arabadayken patlatmazdım. O bana canlı lazım ve tabikide ilk olarak işimi yapması lazım. Korkma sizi öldürmem.

Yalnız Masal Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin