Bu aralar çok yorgun hissediyorum kendimi.
Sanki omuzlarımda olan tonlarca acidan bir kaçını da ruhuma ekleme yapmışlar gibi.
Bu aralar ben ben değilmişim gibi.
Ne kadar da saçma bir cümle gibi duruyor değil mi ?
Lakin sana göre saçma olan bu cümlem kalbimdeki yaradan birkaçını anlatmaya çalışan başarısız bir öğrenci.
Yorgunluğumu anlatmaya çalışıyorum çevremdekilere ama anlamıyorlar sonra...Sonra vazgeçiyorum insanlara kendimi anlatmaya.
Zaman zaman üzerinde oynanan bir şans oyununa dönüyor hayatım.
Bense ortada ne olacağını bilmeden dışarıdan oynanan filmi izleyen bir seyirci gibi izliyorum neler olacağını.
Omuzlarimdaki ağırlık, kalbimdeki ayrılığa savaş açıyor en sonunda.
Bense bundan sonraki hayatının nasıl olacağını düşünen küçük bir çocuk gibi sessizce bekliyorum.
Adım atmaya mecali dahi olmayan birer bedevi gibi su arama çabalarına bürünüyorum umutsuzca.
Kısaca ölüyorum.
Günler, aylar belki de yıllar geçtikçe.
Ölmeden önce aklımda hiç susmayan sorularım beliriyor aniden.
"Neden?"
"Niye ben?"
"Yetmez mi bu kadar acı ?"
Hiçbir zaman cevabını bulamayacağım ama aklımdaki çığlıklarını susturamadigim sorularımı bir kavanoza tıkıp kapağını kapattığım gibi ucu bucağı olmayan maviliklere yolculuklara çıkarıyorum.
Ve son buluyor hayatım.
Sorulara, acılara, bırakışlara, terkedilişlere bir son vermek için adım atıyorum ve veda ediyorum hepsine.
Hoşçakal elvedalari sevmeyen minik kız çocuğu...
SENA TAN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMDAKİ ÇAĞRI
ChickLitBazen ruhların da çağrıları olur kalplere sunulan. Kimi zaman gözlerinizin körlüğü bu çağrıyı görmenize engel olur. Tıpkı gözleri görmeyen birisinin kimseye ihtiyacı olmadan yürümek için çabaladığı gibi bir çaba sarf etmeniz gerekir. İşte sizde bu ç...