Bölüm 8

44 3 0
                                    

Sabah uyandığımda hafif bir baş ağrım vardı. Bunun üzerine mutfağa indim ve dolaptan ağrı kesici hapı çıkardım. Bir bardak su doldurup hapı içtim. Bu baş ağrısının bana sorun olmasını istemiyordum.
Babam erkenden işe gitmişti. Ben de kahvaltıyı tek başıma yapmak zorunda kalmıştım.
Daha sonra televizyonu açtım ve koltuğa kuruldum. Biraz televizyonda gezindim fakat izleyecek hiçbir şey bulamamıştım.
O sırada kafama bir şey dank etti. Bunu nasıl unuttum bilmiyorum. Yarın okul vardı. Bu yüzden tabi ki de okul alışverişine gitmem gerekiyordu.
Merdivenlerden koşarak hatta uçarak odama çıktım. Hemen hazırlanmam lazımdı.
Siyah bir kot pantolon ve üstüne de beyaz bir tişört geçirdikten sonra saçlarımı taradım ve salık bıraktım. Dün her ne kadar partide yüzüme soğuk su çarpsam da yüzümde biraz makyaj kalmıştı. O kalan makyajı da temizledikten sonra telefonumu da yanıma aldım ve kendimi evin dışına atmayı başardım. Hızlı adımlarla otobüs durağının yolunu tuttum. Otobüs durağına vardıktan yaklaşık beş on dakika sonra otobüs geldi. Hemen otobüse atladım ve cam kenarında boş bir koltuk bulup oraya oturdum. Artık yaptığım tek şey camdan dışarıyı izlemekti...
                            
                           ♣♣♣

Mağazaya varmıştım nihayet. İçeri adımımı attım. Buradan bir çanta alacak daha sonra ise buranın yakınlarındaki bir kırtasiyeye uğrayıp kalem falan alacaktım. Bu bende neredeyse bir hastalık gibiydi. Bir sürü kalem alırdım her sene.  Ev kalem dolup taşıyordu ve babam sürekli bunu dillendiriyordu fakat bu hevesimden bir türlü vazgeçemiyordum.
Neyse, bunları düşünürken çantamı almış kasaya yöneliyordum ki bir çocukla karşılaştım. Bu çocuğu gözüm bir yerlerden ısırıyor gibiydi. Biraz düşündüğümde cevabı bulmuştum bile. Bu çocuğu dünkü partide bana çarpan öküzün yakınlarında görmüştüm. Eğleniyora benziyordu. Bu arada bana çarpan o çocuğun adını bilmediğimden kısaca "Öküz" diyebilirdim. Bir daha karşılaşmazsak ona öküz diye hitap etmeme gerek kalmazdı. Umarım.
Düşüncelerimden sıyrıldığımda garip pozisyonumu düzelttim. Elimde çanta ile çocuğa boş gözlerle bakıp durduğumdan birçok kez göz göze gelmiştik. Nihayet bir şekilde kendime engel olup çocuğa bakmamayı başardım. Kasaya gidip parayı ödedim ve çıktım.
Daha sonra yakınlardaki kırtasiyeye gidip bir sürü kalem ve daha gerekli olan bir sürü eşyayı aldım. Bu alışveriş pek uzun sürmedi çünkü önceden listeyi çıkarmıştım. Pek bir şey de almamıştım aslında. Sadece kalemler fazlaydı o kadar.
Kırtasiyeden çıktım. Tam eve doğru yol alıyordum ki birinin bana seslendiğini duydum. Arkamı döndüğümde bu kişinin Can olduğunu gördüm. Ne çok kişiyle karşılaşmıştım böyle. Aslında çok değildi. Bir o partideki çocuğu görmüştüm bir de Can'ı. Boşverin siz anladınız bence.
Can'la bir kafeye gittik. Oturduk ve bir şeyler söyledik. O arada kafama bir şey daha takılmıştı. Can'ın numarası bende yoktu. Bunu Can'a söylememle yüzünde hafif bir tebessüm belirdi ve numaralarımızı birbirimize verdik.
Daha sonra yiyecekler ve içecekler geldi. Hem yiyeceklerimizi yiyorduk hem de sohbet ediyorduk. Arada partide hiç iyi vakit geçiremediğimizi söylüyor ve benimle vakit geçirmek istediğini belirtiyordu. Ona hak verdiğimi söylüyordum ki ağzımdan bir şey kaçırdım.
  "O öküz de oradaydı zaten."
Aferin bana! İyi pot kırdım. Can partiyi düzenlemiş ve o öküzü de çağırmışsa yakın arkadaş olmalılardı. Umarım ki kimden bahsettiğimi anlamaz.
  "Ha, sen Ateş'ten bahsediyorsun herhalde. O da bana senden biraz bahsetmişti. Çarpışmanızdan falan."
Ne? O öküz gidip Can'a benden mi bahsetmiş? Pekala,sakin kalmaya çalışmalıyım. Daha doğrusu sakin kalmaya çalışmaya çalışmalıyım. Evet doğru cümle buydu.
"O şahıs sana benden mi bahsetti?"
"Evet,Su. Partide de seni görmüş. Ece'yle tartıştıktan sonraki halini görmüş olmalı ki merak edip bana sordu. Biraz da bana senden bahsetti o kadar. Bu arada merak etme Ece'yle tartıştığını söylemedim. Ece'yi tanıyor. Ece'yle iyi arkadaş olduğumuz için. Öyle işte."
Hmm. Bir nevi beni merak etmiş sayılır. Şimdi unutmuştur bile beni. Yaşantısına devam ediyordur.
Can'la konuşmaya devam ederken kafamda bir soru dönüp duruyordu.
Acaba gerçekten sadece tesadüf mü?
Onunla bu şekilde ard arda karşılaşmamız tesadüf değilse ne? İşte buna ben de cevap bulamıyordum...

Evet arkadaşlar bu bölümü çok geciktirdim biliyorum fakat sonunda geldim. Umarım sevmişsinizdir. Oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın lütfen. Böylece kendimi geliştirebilirim. Sizi seviyorum.💖

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 15, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tek Umudum SensinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin