^30.Bölüm^

152 10 1
                                    

Bölüm Şarkısı; Pinhani- Dön Bak Dünyaya

Multimedia; Caner Altun

Hayatım sonu gelmeyen felaket senaryosu gibiydi. Her an bir yerden bilinmezlik çıkacak ve beni dehşete sürükleyecekti. Çok küçükken uzaylı kavramını öğrenip onların varlığına inanarak büyümüştüm ve kesinlikle büyümemeliydim. Onların varlığıyla yetinirken niye büyümüştüm? Büyüdükçe dehşet dozunu arttırdı ve artık gelen her darbe kaçınılmazdı. Bu kez dehşet Pusat köşesinden gelmişti, hiç beklemediğim bir köşe.. Onunla yıllarımı paylaşıp günlerimi harcamıştım meğerse harcadığım tek şey kendimmişim. Ne kadar tuhaftı değil mi? Bu kadarını da yapmaz dediğin insanın daha fazlasını yapması. Camı açıp içeriye hava girmesini sağladım da rahat bir nefes alabildim.

"Camı kapat." duymadım. Onu veya başka herhangi bir şeyi duymak istemediğim için duymadım. 

"O camı kapatmanı söyledim üçüncü bir uyarı olmaz." onu yine duymadım ve kafamı camdan dışarı çıkarıp daha rahat nefes alabilmemi sağladım. Soğuk hava tüm yüz hatlarımı titretse de bunu dert etmedim ve öyle durmaya devam ettim ta ki omzundan geriye çekilene kadar. Tüm sinirim ile ona döndüğümde umursamayarak camı kapattı.

"Bana karışmaktan vazgeç Çelik." bu kez beni duymayan o oldu. Tamam kabul ediyorum çok sinir bozucu bir durum oluyormuş. Kollarımı göğsümün altında birleştirip koltukta biraz daha aşağıya kaydım. Önümdeki düz yola bakıyor ve hiç konuşmuyordum gerçi o da konuşmuyordu. Sahi o ne zaman konuşuyordu ki? Neden yaptım bilmiyorum ama bir anlık sinirle koltukta doğruldum ve ondan tarafa döndüm. Bakışlarımı anında yakalarken tek kaşı havada ne yaptığımı sorguluyordu.

"Bu kadar gizemli olmamalısın." kaşları bu defa çatılırken derin bir of çektim.

"Hadi bana kendinden bahset." alaylı bir şekilde gülüp arabanın hızını arttırdı. Ne vardı bunda alay edilecek? 

"Diyelim ki kendimden bahsettim benim kazancım ne bundan?" bu erkekler çıkarsız bir şey yapamazlar mıydı? Pes etmedim.

"Ne istersen?" direksiyondaki diğer elini bırakıp tek eliyle işi idare ederken rahatlığından taviz vermedi. Boştaki eliyle gözümün önüne gelen saçımı alıp kulağımın arkasına sıkıştırdı. Bunu yaparken elinin tersiyle yanağımı okşamaktan geri kalmadı. Nefesimin hızı arttı, kalbim dört nalla koşmaya başladı. 

"Şeytanla anlaşma yapmamanı öneririm." sonra direksiyondaki hakimiyetine geri döndü. Susuz bir halde çölün ortasında kalırken önüme döndüm. Pekala dediği olsun şeytanla anlaşma yapmayacağım. Az önce yaşadığım şeyleri unutmaya çalışırken araba öne atıldı ve ani bir frenle durdu. Korkuyla yerime sinerken emniyet kemerimi taktığım için şükrettim. İçinde bulunduğumuz arabanın önünü kesen iki araç gördüğümde hızla Çelik'e döndüm. Sıktığı çenesiyle derince soluyor az sonra etrafa ateş saçacak gibi duruyordu. Kapının koluna yöneldiğinde bana emir vermekten geri kalmadı.

"Araba da kal." hayır bu defa olmazdı. Bu kez o çaresizliği yaşamayacaktım. Arabadan aynı anda indiğimizde koyulaşan bakışları beni ürkütse de direndim.

"Hayır Çelik bu defa değil." 

"Seni görmek ne güzel Yalçın." Çelik bana ateşini yönlendiremeden araya giren adama baktı. Adam muhtemelen kırkına dayanmak üzereydi buna rağmen dinçti. Çelik ile bakışlarımız birleştiğinde arkasında durmamı işaret etti, buna itiraz etmedim ve dediğini yaptım. Şimdi arabanın önünde ben Çelik'in arkasında bir kedi yavrusu gibi saklanmış olacakları izliyordum. 

"Babamın köpeği.. Kaç sene oldu?" babasının köpeği mi? Ne yani yolumuzu kesen babasının adamları mıydı? 

"Sen ihaneti seçtiğinden beri saymayı bıraktım Yalçın." Çelik'in alay dolu kahkahası tüm yolu inlettiğin de sakin olması için sırtına dokundum fakat bu onu daha da alevlendirdi. 

KÜLFET#Watty2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin