^32.Bölüm^

148 11 0
                                    

Bölüm Şarkısı; Sezan Aksu - İhanetten Geri Kalan

"Babaanne ben ne zaman büyüyeceğim?"  küçük kız açtığı koca gözleriyle karşısındaki yaşlı kadına merakla bakıyor vereceği cevabın heyecanını yaşıyordu. Yaşlı kadın torununun narin saçlarını aynı narinlikle okşayıp güldü.

"Eğer bir şeyler kaybetmişsen büyümüşsündür." küçük kız hiçbir şey anlamıyordu, ne kaybedecekti ki?

"Babaanne tokamı kaybettim büyüdüm mü?"  yaşlı kadın yine güldü.

"Kaybettiğin şey eğer geri gelmezse büyürsün Ayfer, şimdi biraz kek yemeye ne dersin?" küçük kız kek lafını duyduğunda aklında ne kayıplar vardı ne de büyümek. Sadece o anı yaşadı, o anda mutluluğu hissetti. 

Farkında değildi, o çoktan büyümüştü.

Bedenimdeki tüm tüyler şaha kalktığında karnıma giren sayısız sancıyla yüzümü buruşturdum. Üzerimdeki hafif çarşafı hissediyor ama ona daha sıkı sarılamıyordum. Sanki günlerce tuğla taşımış ve hiç dinlenmemiş gibiydim peki bu his neydi? Göz kapaklarımı aralayıp dünyayla karşılaştığımda gözüme ilk çarpan şey yerdeki iç çamaşırlarım oldu. İyi de ben çıplak yatmazdım ki! Aceleyle etrafı gözlerimle taradığımda kendi odamda değil, tanımadığım bir odadaydım. Tüm ağrılarımı unutup yatakta doğrulduğumda yanımda yatan bedeni o an fark edebildim. Tek kolu çarşafın dışında kalan bedenin üstünde hiçbir şey yoktu, tıpkı benim gibi. Korkuyla saçlarımı karıştırıp ne yapacağımı sorguluyordum. Bir yatakta çıplaktım ve yanımda tanımadığım bir adam vardı. 

Çıplaktım.

Yanımda adam var ve o da çıplak. 

Göreceğim şeyden korksam da çarşafı kaldırıp tüm gerçeklerle yüz yüze geldim. Beyaz çarşafa bulanmış kan lekesi bekaretimin çoktan kayıplara karıştığının göstergeseydi. Her şeye tamam ama buna hayır. Böyle hayal etmemiştim, ben bunu böyle hayal etmemiştim. Göz yaşlarım akmak için direnirken yataktan hızlı bir şekilde kalkıp yerdeki kıyafetleri elime aldım. Odanın içindeki ikinci kapıyı gördüğümde banyo olmasını dileyerek ilerledim. Bu sırada da ağrılarım benden ayrılmıyor kendini her yürüyüşüm de belli ediyordu. Kapıyı açıp banyoyla karşılaştığımda durmadan ilerleyip ardımdan kapıyı kilitledim. Banyo.. Açıkçası banyo banyoluktan çıkmıştı. Mesela ilifler yerde sürünüyor şampuanlar yere dökülmüş ve bitmişti. Bunların sebebi ben miydim? Aklımı kaçıracaktım, kesinlikle! Daha fazla oyalanmadan kıyafetlerimi üzerime geçirip yüzümü soğuk bir suyla yıkadım. Kilitlediğim kapıyı açıp dışarı çıktığımda adamın hala uyuduğunu gördüm, bu iyiydi. İyi olmayan şey ise ayakkabılarımın onun tarafında olmasıydı. Parmak ucunda yürüyerek ona yaklaştığımda yüzünün yarısını görebiliyordum. Şimdi onu değil bu evden kaçmayı düşünmeliydim, evet. Botlarımı eğilip elime aldım tam kalkacakken o tanıdık simayla karşılaştım. Kaşları dümdüz, yüzü duygudan bir haber bir şekilde karşımda duruyordu. Nefesi nefesime nüksettiğinde kendime gelip geri çekildim.

Ben Çelik ile birlikte olmuştum.

*

"Babaanne evde misin?" bekaretimi yitirdiğim evden çıkıp direk olarak buraya gelmiştim fakat beklediğim şey kesinlikle açık bir kapı değildi. Kapısı kapalı olan odasının önünde durduğumda içeriden hiç ses gelmiyordu. Başına bir şey mi gelmişti ya da yine kayıp mı olmuştu? Bunların cevabını bulmam için odaya girmem gerekiyordu. Kapıyı tıklattım birkaç saniye sonra ses gelmediğinde içeriye girdim. Beton zemin ayaklarımın altından kayıp gidecek gibi olduğunda yanımda gardropa tutundum. Devrilmiş taburenin hemen birkaç santim üzerinde sallan bir çift ayak ve o ayaklara ait bir beden. Avizeye asılmış ip babaannemin boynunu iyice sarmıştı ve onun kesinlikle nefesini kesmişti. Hıçkırarak öne atıldığımda bacaklarını tutup kaldırmaya çalıştım ama her deneyişimde kollarım güçsüz kalıyordu. Ağlamam kesilmiyor hatta şiddetini her geçen saniye daha da arttırıyordu. Son kez dedim, son kez onu o lanet ipten kurtaracağım. 

KÜLFET#Watty2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin