Normalde sosyal medya ağlarını çılgınlar gibi kullanan ben Skype üzerinden pek iletişime geçmezdim. İşler nasıl yürüyor onu da bilmem ama Skype denince daha çok "görüntülü" konuşma kastedilir o kadarını biliyordum. O mesajına anında cevap yazıp adresimi vermek ve artık daha kolay konuşabilmek için 10 parmağımı klavyenin üzerine konumlandırdım ama kafamdaki 'tırsak' şüphe balonlarını tek tek şişirmeye başladı ve bir anda başımın üzerinde kırk sekiz tane soru balonu oluştu.
Samimiyetinden emin olmak adına;
"Benimki biraz sıkıntılı bence siz hesabınızı verin ben ekleyeyim sizi" dedim.
Aferin çok mantıklı bir hareketti. Saniyeler içinde gelen cevapta yazan adrese tıkladım hakikaten de oydu. Fazla naz aşık usandırır o yüzden hemen ekledim onu ve anında;
"Müsait misin" diye önce yazılı mesaj gönderdi.
Ben de yelkenlerimi suya indirmiş ve onu affetmiştim samimiyetle yanıtladım her sorusunu. Tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış demişler. Adam bundan bi-haber gayet olağan şekilde konuşuyordu benimle. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Uykusunun geldiğini ifade eden bir gülücük yolladı. Saate baktım bizde akşam 9'du. Kore 8 saat ilerde olduğuna göre onun için sabah olmak üzereydi. Yazık kıyamam tüm gece benim için uyanık kalmıştı. Hemen iyi bir gece dileyip uykuya yolladım onu. Onu yolladım da ya ben? Ben uyuyabilecek miydim acaba?
Rüya gibi gelen hayal gibi geçecek olan bir yeni güne daha merhaba.
----
Aradan iki hafta kadar bir şey geçmiş olması lazım biz baya baya muhabbet eder olduk. Sabah uyanıp 'günaydın' diyordum; o da öğlen olduğu için programını yürütüyor olmasına rağmen bana cevap vermeyi unutmuyordu. Running Man yayınlandı ve ben de kankamın zamanlayarak hazırladığı videoyu çevirdim. Sitemize yükledik tüm Airenler severek izledi. Aldığı tepkileri bilsin diye her şeyi ona anlattım. Çok mutlu oluyordu. Gülüyordu. Gülünce o gamzesi çıkmasa olmaz tabii ki!
Ha bu arada söylemeyi unuttum. Biz görüntülü konuşmaya başladık artık. Her akşam yarım saat - bir saat o şekilde iletişim kurar olduk.
Evet, farkındayım çok hızlı ilerliyoruz ama ne ben ne o ~ ikimiz de kendimizi tutamıyoruz. Ve hissettiğimiz o uzaktaki dostunla muhabbet özlemi mi dersiniz yoksa gurbetteki sevgiliye duyulan özlem mi henüz adını koyamadım bizi sürekli görüşmek istemeye zorluyordu. Biz de bu içimizden gelen isteğe karşı gelmeyip her fırsatta görüntülü konuşmaya çalışıyorduk.
----
Yılbaşı geldi geçti beyefendi etkinliklerle meşguldü ve birkaç eğlence mekanına gitti, beni erteledi iki gün gibi bir süre. İçim içimi yedi meraktan öldüm nerede ne yapıyor diye. (Muhtemelen içiyordur arkadaşlarıyla) Ama bir şey diyemiyordum. En son mesajı ben atmıştım. Ondan yanıt gelmesini beklemem lazım di mi? Kız evi naz evi. Erkeğin çok üstüne düşmemek lazım kendisi koşarak gelecektir. (Pek tecrübeliyimdir ya sanki)
Ama haklı çıktım, diğer gün yazdı bana;
"Programım çok dolu hiç müsait olamıyorum. Meşguliyetim azaldığında arayacağım konuşalım. Özledim seni" dedi.
Bu sözler bana bir ömür yeter. Beni özleyen kişi Lee Seung Ki. Bundan öte mutluluk olabilir mi?
Haftalardır görüştüğümüz halde ben kızlara konuyu hep üstten anlatıyordum, ayrıntı vermiyordum. Ancak bir vaktini bulup onlara da samimiyetimizi anlatmak istiyorum. Bu en doğal hakları. Baldız olacaklar haberleri yok garibanların. Bu yüzden hemen herkesi arayıp buluşma ayarladım.
----
Bugün 3 Ocak 2014.
Arkadaşlarla toplandık bu gece birlikte vakit geçireceğiz özledik birbirimizi. Tabu oynadık, patlayana kadar abur cubur yedik, sohbet muhabbet derken anlattım onlara her şeyi. Mesajları görmeseler onlar da inanmayacaktı ama somut deliller var elimde. İşi hiç riske atar mıyım? Hepsini tek tek kaydediyordum mesajlarını, gülücüklerini, fotoğraflarını, her şeyini...
Yatma vakti geldi saat sabahın 3'ü. Yani tarih artık 4 Ocak. İnternet paketim bittiği için arkadaşın telefonunu aldım magazin haberlerine bakayım belki Lsg'mi görürüm dedim.
Nitekim de gördüm. Keşke hiç görmeseydim. Keşke bir ömür internete giremeseydim de o haberi görmeseydim. An itibariyle aldatılıp terkedilen bir kadın nasıl bir başına kalmış hissediyorsa ben de öyle hissediyordum.
- Devam Edecek -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Airen Hikayesi - LSG✔
Hayran Kurgu"Bizimki Öylesine Bir Şeydi İşte..." Başrol kızımız, bir program kapsamında ülke ülke gezerken Türkiye'ye de uğrayan Lee Seung Ki ile tesadüfen olmasa da büyük bir şans sonucu tanışmıştır. Tanıştıktan sonra başından geçenler şanstan çok daha fazlası...