date

979 81 36
                                    

"Ros!" çantamı kapının girişine fırlatıp, ardından kapıyı kapattım ve koşarak yukarıya çıktım. "Ros! Ne olduğunu tahmin bile edemezsin!" yüzümdeki kocaman gülümsemeyle odasına daldığımda elindeki cımbızı bırakmaya gerek bile duymayarak beni cevapladı.

"Okulda yapılan sınavda yine birinci oldun?"

"Hayır." ona garipçe baktım.

"O zamaaan," kaşını yolmaya devam ederken aynadan bana bakıyordu. "Aradığın kitabı sonunda kütüphanede buldun?"

"Hayır." onu yeniden olumsuz bir şekilde cevaplayarak yanına iliştiğim de bu evde sadece okulla ilgili konuları çok fazla konuştuğumu fark ettim.

"Okulla ilgili değil." tek kaşı yavaşça havalanırken ağır çekimde bana döndü. "Okulla ilgili değil mi?" kafamı olumlu anlamda salladığımda ellerimi tutarak beni de kendiyle birlikte kaldırdı ve yatağa sürükledi.

"Aman Tanrım, okulla ilgili olmayan bir konu hakkında benimle konuşacaksın," suratımı ellerinin arasına alıp kafasını yüzüme yaklaştırdıktan sonra gözlerini irileştirip devam etti. "İyisin değil mi?"

Ellerine vurup suratını suratımdan uzaklaştırmasını sağlarken söyleniyordum. "Kes şunu."

"Pekala, tamam. Neymiş söyle bakalım."

"Sana bahsettiğim çocuğu hatırlıyor musun?" beklentiyle gözlerinin içine baktığımda hafifçe kafasını iki yana salladı. "Muhtemelen, yaklaşık bir asır önce falan bahsetmiş olmandan dolayı hatırlamıyorumdur, çokta şey yapma." gülerek koluma vurduğunda gözlerimi devirdim.

"Düzgünce dinleyecek misin?"

Boğazını temizleyerek sırıtmayı kesti ve düz oturdu. "Evet, tamam üzgünüm."

"Tamam, yani, şey.. Calum'dan bahsediyorum. Lütfen hatırladığını söyle." bir süre düşündükten sonra kafasını suratıma çevirdi. "Ah, evet.. Parmaklarının gitar tellerine vurmaktan çok daha iyi şeyler yapabildiğini duymuştum. Eee, nolmuş ona?" kaşlarını çatarak bana baktığında ona sırıttım.

"Ah hayır," kafasını iki yana sallarken bir yandan da cıklıyordu. "Hayır, hayır, hayır ve kesinlikle bir kez daha hayır, o çocukla çıkmanı kesinlikle istemiyorum." bana ciddi bir şekilde bakıyordu.

"Tanrım, nasılda ön yargılı bir insan oldun,"

"Bu siktiğimin ön yargısı değil, Autumn sana yemin ediyorum Calum'la çıkmaktansa gidip o sapığınla oynaş çok daha iyi."

"Kimseyle oynaşmayacağım! Tanrım." ona kaşlarımı çatarak yada gözlerimi irileştirerek baktım. Her ikisi aynı anda nasıl oluyorsa artık. "Sadece sinemaya falan gideceğiz ve buluşmalarda yapılan diğer saçma şeyler işte."

"Yani onunla öpüşeceksin?"

"Ros!"

"Aman be." kollarını göğsünde birleştirip bana dik dik baktı. "Sadece buluşmanız boyunca kıyafetlerinin üzerinde ve herkesin ellerinin olması gerektiği yerde olduğuna dikkat et."

Ona gözlerimi devirdim. "Artık azgın birer liseli değiliz Ros, insanlar büyür."

"Huylu huyundan vazgeçmeeeezz." dedi tekrar makyaj masasının başına geçerken.

*

"Pekala tamam, orana bir kilit taktın mı?"

"Siktir git."

"Ona ellerini kendi üzerinde tutmasını söyle yada peşinize Elijah'ı göndereyim." sabah kalktığından beri Calum'la ilgili bu tür şakalar yapıp eğleniyordu ve bu, ben burada Calum'u beklerken bile sürüyordu. Evde ki tacizleri yetmezmiş gibi mesaj atarak bunu sürdürmesi beni çıldırtırken boynumda hissettiğim nefes korkup sıçramama neden oldu.

Violet || z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin