5. Bölüm

574 51 2
                                        


Merhaba!

Uzun zamana karşı uzun bir bölümle geldim yeniden.

Şükürler olsun kavuşturan Rabbimize! :)

Hepinize keyifli okumalar diliyorum.

Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen..

                             edageyik..

Buğra, onu ilk kez görmüşcesine geriye doğru kaçtı, sanki kaçabileceği bir yer varmış gibi.
Duru ise hiçbir şeyin farkında olmadan adamın kalkmasıyla boşalan sıcak yere kaydı. Kedi gibi iyice yerleşip uykusunu derinleştirmeye kaldığı yerden devam etti.
Yataktan inip pantolonunu giyen Buğra'nın gözü hala uyuyan Duru'daydı. O adı gibi duru bir güzelliğe sahipti. Fatma teyze anlatırken 'hiç çam yeşili göz rengi olur mu?' diye düşünmüş zihninde canlandırmaya çalışmıştı. Asla hayal edemeyeceği bir tonda göz rengine sahipti genç kız. Yemyeşil bir yaylanın kuzeye bakan yamacı gibiydi. Gölgeli bir tonu vardı yeşilinin.
"Burnu da minicik" dedi kısık sesle. Buğra kendi kendine konuşmaya başlayınca çok daha fazlasını yapıp kendine gülmeye başladı bu sefer. Kafasını iki yanında sallayan adam son kez Duru'ya bakıp aşağıya indi.

Konağa restore için resmen yerleşmiş gibiydi. Merdivenlerin bitiminden sola dönüp mutfak kapısını araladı. Hala kullanılabilir olan mermer tezgahın üzerinde dün getirttiği sallama çay paketleri ve su ısıtıcısı vardı.

Poşetin içinden çıkardığı pet bardağa çayını hazırlarken arkasında aylardır duyduğu ayak seslerini işitince gülümsedi. Bu sabah ne çok gülüyordu böyle? Geriye döndüğünde saçları karmakarışık, uykulu gözlerini açmakta zorlanan hatta bir gözü yarı açık, diğeri kapalı olan kıza baktı. Utanmazca ve görgüsüzce karşısında esnemiş, eliyle ağzını bile kapatmamıştı.

Esnemeyi bitirip şimdi de gerinmeye başlayan Duru'yu Buğra hayretler içerisinde izliyordu.

Gerginleşmiş bedenini gevşeten genç kız ise onun şaşkın bakışlarına aldırış etmeden " Çay mı o?" diye sordu. Buğra evet anlamında bir baş hareketi yapınca Duru hemen atılıp adamın elindeki pet bardağı kaptı. Dudaklarına sıcak çayı götürüp aldığı yudumu boğazından aşağıya gönderdiğinde "mmm.." diye mırıltılar çıkarmaya başladı. Kızın melodik sesi adamın aklına başka şeyleri getirse de üzerinde durmamaya çalışarak bardağını onun elleri arasından çekip aldı.

" Kendi çayını kendin yap. Bu benim!"

Duru tuhaf bakışlarla baktı bir süre, neden kızdığını anlamamıştı.

Neden kızdığını Buğra da anlamamıştı!

Gereksiz tartışmaları sevmezdi, o her zaman uzlaşmaktan yanaydı ve burada Duru'ya atarlanmasını gerektirecek hiçbir şey yoktu.

Ama maşallah Duru da kendisinden aşağı kalmıyordu!

"Aman be! Kalmadık senin çayına. Yaparım ben." Genç kız ısıtıcıya uzanıp kaynar suyu bardağa boşalttı. Tezgahın üzerinden sallama çayı alıp incelemeye başladı. Sarı ile yeşilin karmaşık ahengi kağıdın üzerinde duruyor, orta yerden bir ip sallanıyordu. Bunu nasıl demleyecekti ki? Evirdi çevirdi, olmadı.. Sormaya karar verdi.

" Bunu nasıl yaptın?"

Duru'nun masum yüzüne inen pişmanlık gölgeleri 'buradayım' diye bağırıyordu. Küçük, yumuşak dudaklarını bir araya toplayıp sorduğu bu soru Buğra'nın çarpılmasına yetecek kadar şehvet tasavvur etmesine neden oldu. Seslice yutkunup gıcık tutmuşcasına boğazını temizlendi önce. Asıl temizliğin şuan zihnine yapılması gerektiğini çok iyi biliyordu. Adımlarını Duru'ya yöneltip yanına geldi. İkisinin de gözleri birbirinde kilitlenmiş gibi takılı kaldılar. Duru içinde karıncalanmayla çırpınma arasında bir şeyler hissediyordu ama emin değildi. O hislerinin çoğunu kaybedeli uzun zaman olmuştu. Bu yüzden içinde yaşanan duygu akımının adını koymakta güçlük çekiyordu.

Hayalet GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin