Selamünaleyküm dostlarım,
Yeni bir bölümle sizlere selam vermek harika bir duygu gerçekten.
18 Eylül'e bitireceğimi düşünüyordum ama sanırım bu imkânsız :(
Yine de fırsat bulabilirsem bir haftada iki bölüm yazarak finali yapacağım inşallah.
Daha fazla gereksiz konuşmayarak keyifli okumalar diliyorum.
edageyik
Buğra'nın söyledikleri genç kıza bir dizi elektrik verilmişcesine titretti. Genç adam onun " Hayır!" diyen titrek sesinin yanında ilk kez Duru'nun gözlerinde kendisine inanmayan bakışları gördü.
Bu durum bir hayli canını sıksa da şu an her şeyin bir bir ortaya çıkması çok daha önemliydi. İsterse kederini daha sonra da yaşayabilirdi.
" O, ben olamam. Mümkün değil." Genç kızın cılız sesi kendisine bile inanmadığını gösterecek cinstendi. Kendi sözlerine gizliden eklediği soru ekini mimikleriyle canlı hale getiriyordu.
Buğra bu kez daha güçlü bir şekilde tuttu genç kızın ellerini. Gerçeklikten ödün vermeyecek şekilde " Sendin Duru. Onun sen olduğunu biliyorum. Bu nasıl mümkün olur bilmiyorum ama o kız sendin. Eminim." dedi.
Adamın sesi şüpheye yer bırakmayacak nitelikteydi.
Genç kız yine de başıyla 'hayır'layarak direnmeye devam etti.
Buğra da aynı direncin eşiğinde bekledi öylece. Sonra aniden Duru'nun hıçkırıkları içeriyi doldurdu. Buğra ona sarılarak sıcaklığını verdiğinde genç kız da iyice ondan yana sokulmuştu. Gözyaşları adamın omzuna doğru iniyordu. Ve düşen her göz yaşı adam için birer kurşun gibi yağıyordu üzerine.
" Ben.. Ben ölmüş müyüm gerçekten?"
Titreyen sesiyle sorduğu soru Buğra'nın kalbinde deliklere yol açtı. Sanki o deliklerden dışarıya kan kaçağı vardı da Buğra nefes alamıyordu. En az Duru kadar canı yandı adamın. Dudakları ile düz bir çizgi haline getirdiği ağzını açmadı uzunca bir süre. Onun şimdiye kadar yaşama ümidiyle hayata tutunduğunu hiç fark etmemişti.
Şu an da yapabileceği tek teselliyi onun ağlamasına izin vermekte buldu. Genç kızın saçlarını okşarken ara sıra da öpüyordu onları.
Duru ağladıkça Buğra'nın da yüreği yanıyordu. Genç kızın başını kaldırıp onun yüzünü avuçları arasına aldı. Çam pürüsü yeşil gözlerine bakıp dudaklarını onun dudaklarıyla birleştirdi. İlk başta Duru'dan bir karşılık bulamasa da birkaç teşebbüs daha sonrası kendini Buğra'nın kollarına bırakıvermiş, öpüşleriyle acısını unutmaya başlayıvermişti. Ufak ufak verilen öpücükler daha uzun soluklu bir hale büründüğünde Buğra duramayacağından korktu.
Genç kızın kulağına " Öpüşlerimi hissediyor musun? Sen de beni deli gibi arzuluyor musun?" diye fısıldadı. Duru, adamın ağzından çıkan sözlerle kızardı. Onun mahrem konuşmaları genç kızı utandırmıştı ama Buğra bir kez daha sordu aynılarını.
Utançla başını onun boyun oyuntusuna gömüp kafasını salladı. Buğra onu daha sıkı sarıp yedek oksijen olarak çektiği uzun nefesini içine attı.
" Ben de seni arzuluyorum, hem de çok daha fazlasını. Seni öpünce yüreğim de bedenim de alevlere kafa tutacak kadar yanıyor. Bu ne demek biliyor musun? Bu, senin ölü olmadığının kanıtı demek. Eğer ölmüş olsaydın ne sen beni hissedebilirdin ne ben seni bu derece arzulayabilirdim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Gelin
Paranormal" Lanet olasıca hayalet misin nesin adam akıllı cevap versene." Buğra sinirle boş konakta bas bas bağırıyordu şimdi. O hayalet bozuntusu kendi kendine konuşmaktan vazgeçerse eğer ona yardım edecekti gerçekten ama bu koşullar altında ne yapabilirdi k...