4. Bölüm

551 59 4
                                    

Merhaba sevgili dostlar..

Geciken bölüm için çok çok özür diliyorum. Mazeret sayılamayacak kadar yoğun geçen günlerden sonra, biliyorum çok uzun bir aradan sonra, nihayet bir bölüm yazabildim.

Sizi daha fazla lafa tutmak istemiyorum, o yüzden bol keyifli okumalar dilerim. Umarım beğenirsiniz..

                        edageyik

Dünyanın duracağı bir an varsa gerçekten o da şu an olmalıydı Buğra için. Sadece dünya değil kendisi de donmuş bir şekilde düşüşünün verdiği absürt otur yatar pozisyonda gözlerini bile kırpmadan karşısındaki kıza bakıyordu. Ufak çaplı bir zaman kaybından sonra kendine gelip tutulan dilini oynatmaya karar verdi.

"S..Sen de kimsin?" genç kız abartılı bir şekilde yuvarlak gözlerini büyütüp " Beni tanımadığını söyleme lütfen!" dedi. Genç kızın kendisiyle alaylı alaylı konuşması Buğra'yı rahatsız etse de onun dediklerinden sonra bazı şeyler kafasına dank edince şaşkınca,

" Duru.. Sen Duru musun?" diye sordu. Duru onaylayan tebessümünü genç adama sunarken bir eliyle de elmasını yemeyi ihmal etmiyordu. Buğra ise hala olayın şokunu üzerinden atamamış, ağzı bir karış açılmış şekilde ona bakıyordu.

Çok aralamadan " Konağın sahibinin kızı sensin yani?" diye sordu. Emin olmak istiyordu.

"Öyle."

"Peki.. Yani.. O zaman sen?"

Buğra'nın olayları anlama çabası ve hali genç kızı oldukça eğlendirmişe benziyordu ki Duru daha fazla kendini tutamayıp dudakları ardına sakladığı kahkahasını koyuverdi. Duru'nun ince sesi konağın içinde yankılanırken genç adamın hayret dolu bakışları saniyeler içerisinde kızgın bir hale büründü. Duru gülmesine ara vermeden omzunun üzerinden göğsünün üzerine doğru akan altın sarısı saçlarını elinin tekiyle arkaya attı.

" Acınacak halime gülüyorum, çarpılacağım senin yüzünden. Tövbe ya Rabbim, tövbe!" dedi genç kız.

Artık Buğra sinirlerine hakim olamayacağını düşünüyordu. Duru onun bu sinirli halini görünce gülmeyi kesti ve durumu daha basit bir ifadeyle anlatmak istedi ona.

" Hem ölüyüm hem diri. Ne yaşayabiliyorum ne de yok olabiliyorum senin anlayacağın. Sıkıştım kaldım iki alem arasında, nedeni ne, günahım ne hiç bilmiyorum.."

Duru anlattıkça durgunlaşıyor, konuştukça sesi çatallaşıyordu. Onun söyledikleri Buğra'yı da etkisi altına almıştı hemen. Zaten bir süredir aklında bu hikaye ve şuan karşısında gördüğü sarışın kız vardı. Onun ölmüş olmasını ise beklenmedikti. Fatma teyzenin dediklerini şimdi daha iyi anlıyordu.

" Nasıl oldu peki bu?"

Buğra'nın sorusuyla kendine gelen Duru "Bilmiyorum." dedi üzgünce. Hala yerde oturmakta olan adamı dikkatlice süzdü. Açık kahve rengi saçları alnının etrafına dağılmış, aynı renk gözleri kendisine karmakarışık bakıyordu. Ne aradığını bilmiyordu Duru o bakışlarda ama genç adamın güven veren gözlerini üzerinde hissettiğinin de farkındaydı. Duru, yutkunmaktan alamadı kendini. Ufak bir hareketle boğazını temizleyip konuşmaya karar verdi.

" Bana yardım eder misin?"

Onun sorusu Buğra'yı da kendine getirmiş olacak ki sanki başından beri bunu bekliyormuşcasına bir çırpıda ayağa kalktı ve az önce düşmüş olduğu koltuğun kenarına, tam Duru'nun karşısına oturdu. Gerçekliğini kontrol edermişcesine uzun uzun baktı ona. Nihayet kendi içindeki çelişkileri karara bağlayıp Duru'nun sorusuna tek yanağındaki gamzeyi belli edecek şekilde gülümseyerek cevap verdi.

Hayalet GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin