Hayalet Gelin

Bölüm 11

Hala Hayalet Gelin için bölüm bekleyenler var mı? En son Ekim 2017'de kalmıştık sanırım ☹ Final yapıp bitireceğim demiştim ama finali kendime yaptım sanırım ki bir türlü devam edemedim. Biraz yazdım biraz kaldı. İte kaka yazılmış bir bölüm değil kesinlikle :D ama gerçekten de zaman yetersizliği, gelmeyen ilham perileri suçlu hep 😊

Final olmadı ama uzunca bir bölüm oldu. Tek bölümlük hikayelerim kadar var diyebilirim bence. Neyse fazla lakırdı etmeden keyifli okumlar diliyorum :*

not: daha önce hikayemizdeki çengelli konak ile ilgili bir görsel koymuş muydum bilmiyorum ama medyada Kuleli Konak'ın resmi var . (Kastamonu)

                                                                                                          edageyik

Kamil, köyün delisinin söylediklerini saatlerdir düşünüyordu. Söylediğine göre ortada bir Azrail yani bir katil bir de kayıp ceset vardı. İyi de kimdi bu? Adam, dün geldiğini söylemişti acaba kaybın kim olduğu henüz belli değil miydi?

Bugün köy içinde dolaşırken köy halkına bazı sorular sorarak duruma bir açıklık getirmeye çalışsa da öğrenebildiği hiçbir şey yoktu. Bu durumda aklına gelen ya delinin söyledikleri boş sözlerdi ya çok eski bir olayı hatırında tutup duruyordu ya da en kötü ihtimalle gerçekten de dün biri öldürülmüş, deli adam da buna şahit olmuştu ama henüz köyde kimse bilmiyordu.

Kamil ne düşüneceğini şaşırmıştı. Aklı da oldukça karışmıştı. İki eliyle yüzünü sıvazlayıp kafa karışıklığını yok etmeye çalıştı ama sorunların biri bitmeden biri başlıyordu. Nedense tüm bu sıralamayı zaten hayatı boyunca yaşamıştı.

Bu kez da Buğra karşısına oturmuş ondan bir cevap bekliyordu. Bitkinlikle kafasını öne eğip "Başlayalım mı?" dedi. Buğra kafasını aşağı yukarı sallayarak bakışlarını Duru'ya çevirdi. O da büyük bir hevesle bekliyordu Kamil'in anlatacaklarını.

Buğra bu konuda kararsız olsa da Duru'yu ikna edememişti. Ne olup bittiğini onunla aynı anda öğrenmek istiyordu.

"Duru Selver, muhtemelen ölmüş abi. Bunu niçin araştırmamı istedin bilmiyorum ama kimlik hareketliliğinde on beş senedir hiçbir hareketlenme olmamış. Eskiye dair kayıtlarında da zaten pek görünmüyor. Bir de bulabildiğim başka bilgi ise, ki bu benim tahminim..." dedi ama yanı zamanda biliyorsun yanılmam diye bir bakış fırlatıp masanın üzerine doğru eğildi "O kızın şiddet gördüğü." Diyerek tamamladı sözlerini.

Buğra ufak bir göz hareketiyle Duru'nun yüzüne baktı. Onun gözlerinde ufak bir kırılganlık görse de bedeninin tümünde oldukça rahat bir tavır vardı. Muhtemelen hala geçmişi hatırlamadığındandı. Bu yüzden nasıl bir tepki vermesi gerektiğinden emin değildi.

Genç adam Kamil'in sözlerini başıyla onaylayarak "Biliyorum." Dedi. Kamil ondan yana dönüp "Nerden?" diye sordu. Bakışlarında şaşkınlıktan ziyade şüphe vardı.

"Nereden biliyorsun?" Bu kez sesi biraz daha sert çıkmıştı.

Bir ara kendini aniden sorguya çekilirmiş gibi hissetse de polis bir arkadaşa sahip olmanın belki de tek dezavantajıydı bu durum.

Kamil sorusunu yinelediği zaman Buğra sadece omzunu silkmekle yetindi. O açıkça söylemese de Kamil onun tavrından bu durumu köyde herkesin bildiğini tahmin ederek sessiz kaldı. Bir süre de aynı sessizlik içinde bekledikten sonra uzun zamandır aklını kurcalayan soruyu sordu Buğra.