10. Bölüm

605 62 68
                                    


Merhaba :)

Belki uzun zamandır bölüm atamadım ama neredeyse iki bölümlük bir parça ile karşınızdayım...

Keyifli okumalar diliyorum :)


" Eğer böyle yaparsak her şeyin ortaya çıkacağına mı inanıyorsun gerçekten?" dedi Buğra. Duru, yol boyunca Birgül'ü kocasından kurtarma planı yapıyordu. Bu bazen eline odunu alıp Mehmet'i dövmek bazen de onu evin içindeki eşyalarla oynayıp korkutmak gibi boş ama eğlenceli fikirlerdi.

Onun her bir fikrine kahkahayla karşılık verse de Buğra içten içe Birgül'e bir şekilde yardım etmesi gerektiğini biliyordu. Tabi ki tüm bunları Duru'nun tasarılarıyla yapmak mümkün değildi. Öyle bir şey yapmalıydılar ki Mehmet'in gerçek yüzünü herkes görürken o kalkıp itiraz bile edemesindi.

Duru'ya sorduğu soru ile kapının önünde durakladılar kısa bir an. O sırada Tahsin Sancar da Buğra'yı gözlüyordu.

Adam oldukça şaşkındı, dahası karşısında kendi kendisine konuşan delirmiş bir Buğra görüyordu. Hem ne demişti o az önce?

" Eğer böyle yaparsak her şeyin ortaya çıkacağına mı inanıyorsun gerçekten?"

Bu deli adam neden bahsediyordu öyle? Tahsin Sancar kaşlarını çattıkça gözlerindeki sertlik de bir yumru gibi fırlamıştı dışarıya. İçindeki kabaran alevlerin kendisi bile farkında değildi. Hadsiz diyerek tanımladığı bu genç oğlan bu gidişle onun sonu olacaktı, bu yüzden en kısa zamanda bir şeyler yapmalıydı.

Buğra'nın tuhaf hareketlerle konaktan içeriye girdiğinin görür görmez kendisi de gizlendiği yerden hızlı adımlarla çıktı. Arabasına ilerleyip son kez ışıkların aydınlattığı konağın içine bakıp direksiyonu İstanbul istikametine sürdü.

Buğra konağın yakınından geçen arabayla bir an camdan dışarı baktıysa da üzerinde durmadı çok. O sıra da Duru bir süredir kendini huzursuz hissediyordu. Kollarını göğsü üzerinde bağlamış, hayali bir noktaya bakıyor gibiydi. Zaten Birgül için de ne yapabileceklerine dair onlarca fikir yürütmelerine rağmen bir sonuca ulaşamamışlardı. Bu durum onun daha çok huzursuzlanmasına sebep oluyordu.

Saatine bakıp yeterince geç olduğunu görünce Duru'nun koluna dokunarak onun dikkatini çekti. genç kız önce anlamsızca baksa da Buğra'nın yüzüne daha sonra ona uzatmış olduğunu eli görünce tüm gerginliği kayboldu. Gülümseyişi yanaklarıyla bütünleşince çam ormanlarında da güneş doğmuştu o an.

Elini, geniş ve davetkâr avucun içine bırakıp teslim etti kendini ona. Buğra elini sıcacık bir biçimde saran eli sımsıkı tutarak üst kata yöneldi. Artık uyumaları gerekiyordu.

Duru kendisini garip hissediyordu, tarif edemediği bir huzur ile utanç arasında gelip gidiyordu. Eskiden utanma duygusunu bilmezdi, duygu yoksunuydu. Sanki bir zamanlar bir rüzgâr esmiş ve onun duygularını da alıp götürmüştü yanına kattıklarıyla birlikte. Ama son günlerde o rüzgâr kendinden parçaları ona teslim etmek istiyordu anlaşılan.

Buğra yatağın sol tarafına kaydı, yorganın bir ucunu aralayıp yukarı kaldırıp Duru için yer açtığında genç kız tam olarak da bunları düşünüyordu. O yatağa girip erkeğin sıcaklığına sarılmayı her şeyden çok istiyorsa da utanıyordu. Yaptığının yanlı olduğunu düşünüyordu.

" Hadi." Diyen ses ile başını kaldırıp çam pürüsü gözlerini genç adamın kahvelerine dikti. " Ben.. Ben başka odada."

Durunun gereksiz konuşma çabalarını ayağa kalkıp kızı iyiyce yanına çekmekle son verdi Buğra. Evet, Duru oldukça gereksiz konuşuyordu. Kendi kollarının arası duruyorken elbette onu hiçbir yere bırakmazdı.

Hayalet GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin