Hesabına girip fotolarına göz gezdirdim biraz. Okulda daha bi yakışıklı durduğunun tanısına varıp hemen Tuğçe'yi aradım. Saat o kadar geç değildi. Hatta hiç değildi. Saate baktığıma ben 8 sanarken saat daha 6:30'du.
"efendim kedicik?"
"sincap hemen buraya gel! Yarın bizden geçeriz okula. Biraz gıybet yapıp yatarız." Ddim heyecanlı çıkan sesimle. Tuğçe'de tabi hemen kabul edip 15 dakika içinde bize geldi. Zaten evlerimiz biraz yakındı. Birlikte odama çıktık ve ben dolabımın en alt katındaki çekmecemi yatağımın üzerine boşalttım. Acil durumlar için çikolata alıp o çekmeceye atardım küçüklüğümden beri. Tuğçe ile birlikte onları yiyerek biraz konuştuk. Hatta genelde konu Berk ve Sübhan'dı. Ben Berk'in bana instadan istek attığını anlatıyodum. O Sübhan'dan bahsediyordu. Bazen de benle Berk'i ne kadar yakıştırdığını ve gidip ona açılmamı söylüyordu.
"kızım bak ben anladım. Sen belli etmemek istiyosun ama 1 haftadır onu görünce salak salak sırıtıyosun. Hoşlanıyosun sen bu çocuktan bence" diyip kahkaha atmaya başladı. Bende gülünecek bi durum olmadığını düşünüp Tuğçe'nin kafasına vurarak;
"sensin salak be!sanki sen Sübhan'ı beğenmedin. Hem asıl sen çok belli ediyosun ona aşuık olduğunu. Kızsın sen kız! Biraz naza çek!" dedim. Tuğçe bunu beklemediğini düşünürken beni şaşırtarak daha soğuk bir ifade ile;
"evet" yanıtını verdi. Bu kız böylesi durumlarda nasıl bu kadar saki durabiliyordu anlamış değilim doğrusu.
Çok kısa bir süreden sonra elimi dolu sandığım boş olan çikolata paketlerinin içine daldırdım. Tuğçe ani bir kararla Sübhan and Berk dedikodusunu bırakıp yeni sınıfımız hakkında konuşmaya devam ederken elime hiç dolu çikolata paketi gelmeyince gözüme Tuğçe'nin elindeki son çikolatalı gofreti kestirdim –evet çikolatalı gofret en sevdiğim çikolataların başını çekiyor diyebilirim tabi nutelladan sonra-. Tuğçe sanki benim bakışlarımın altında yatan 'ver o gofreti' uyarısını anlamış gibiydi. O kahve gözlerini kocaman açarak gofreti kendisine iyice çekti.
"sakın" diye bir uğultu çıkarınca "ver onu" diye bir yanıt vererek üstüne doğru yavaş yavaş ilerlemeye başladım. Benim her adımımda o daha da çok geriye gidiyordu. Sanırım böyle giderken düşmeyi hesaba katmamıştı. Son adımım onunda son adımı olmuştu. Elindeki çikolatalı gofreti vermek aklına gelmemiş gibi ona sıkıca sarılarak yatağım ile komidinimin arasına düşmüştü.
Acıyla bir ses çıkarmıştı. Canı çok yanmış olmalıydı. Yardım etmek için elimi uzattığımda elimi sımsıkı tuttu. Ben onu yukarıya çekmeyi beklerken tam tersi bir şekilde o beni aşağıya çekti. Yanına en az onun kadar sert düştüğümde bende acıyla bir küfür sallayıp yüz üstü düştüğüm yerden kafamı kaldırıp sızlayan burnumu tuttum. Kendimi zorda olsa sırt üstü çevirerek yavaşça uzandım, sağ tarafıma baktığımda gülmek yerine anırmayı tercih eden Tuğçe dağılmış saçlarının arasından bana bakıyordu. Ona ne kadar kızmak istesem de bu kızın gülüşü ömre bedeldi.
Ayağa kalkıp üstümü ve saçlarımı düzelttim, Tuğçe'ye yardım etmek için ne kadar tereddüt etsem de elimi ona doğru uzatırken gözlerimi de kapatmayı ihmal etmemiştim. Bu bir nevi düşmeden önce hazırlık gibi bir şeydi. Aradan 2-3 saniye geçtikten sonra gözlerimi açtım. Elim hala havadayken Tuğçe çoktan ayağa kalkmış kalan yarım çikolatanın hepsini o küçücük ağzına atmış çiğnemeye çalışıyordu. Aslında ona ne kadar gülmek istesem de aynı tepkiyi eyer o verirse ağzındakileri fışkırtmasından korktum. Bunu bile aklıma getirirken midem bulanmıştı. Yüzümü buruşturarak arkamı döndüm ve elimi boşa doğru sallayarak banyoya doğru yöneldim.
Banyodan çıktığımda ağzının etrafına çikolata bulaşmış Tuğçe'ye bakıp kocaman gülünce Tuğçe konuşmaya başladı.
"ne var ya! Gülmesene!" deyip oda koca bir kahkaha patlatıp yeni çıktığım banyoma yöneldi. Bende hala gülmeye devam ederken yatağımın üzerindeki boş çikolata paketlerini elime geçirdiğim koca poşetin içine tıktım.
Kapının kenarına poşeti bıraktıktan sonra yatağımdaki en sevdiğim köşe olan cam kenarına geçtim. Ben normalde gece baya geç yatardım, çünkü gecenin karanlığı çöktüğü zaman etraftan sadece köpek ve kedi seslerini duyardım. Buda bana baya huzur verirdi.
Tuğçe banyodan çıktığında elini yüzünü temiz görmemle tekrar bir gülümseme oturdu yüzüme. Çünkü gerçekten yastığımı ve yatağımı çok seviyordum ve onların çikolata olmasını göze alamazdım. Tuğçe yanıma gelip yatınca ikimizde kendimizi uykunun kollarına teslim ettik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzaktanda Severim
ChickLitLisenin ilk günlerinde çok ukala ve bi o kadarda cool gördükleri çocuklarla ilerleyen zamanlarda aralarında ne olucak. Aşk mı? Yoksa nefret mı?