Bazen çok korkarsın ve yaşadıklarını kimseye anlatamassın. Taki canına tak edene kadar. İşte bende başından geçen aşkı anlatan, ama bunları bana bu aşkı bitiren tarafından yani kardeşim kamelya tarafından anlatıldığı zaman öğrenmiştim.
Yaklaşık bir saattir ağlayarak olan biten her şeyi bana anlatmıştı ve bende arada bir kafa sallayarak onu dinlemiştim. Kamelya bi çocuğa aşık olmuş ve 1-2 hafta boyunca sadece çıkmışlar, sonrada çocuk kamelyayı aldatmış. Kamelyada bunu onları basarak öğrenmiş ve çocuğu terk etmiş.
"kamelya yeter artık ağlama o piçin arkasından. Siktir ey gitsin." dedim teselli edici bakışlarımı yollarken. Kamelyada sadece kafasını salladı ve ağlayarak kucağımda uyuyakaldı. Bende koyunları sayarak kendimi uykunun kollarına bıraktım.
.........................
Sabah annemin sesiyle mızmızlanan kamelya sayesinde uyanmıştım ve uyanıp banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkayıp dolabımdan o nefret ettiğim okul formalarımı giyindim. Sonrada aşağıya inip kamelya ile kahvaltı hazırlayan annemin yanına gittim. Yanağına sulu bi öpücük bıraktıktan sonra kamelyada gelip benim yanağımdan öptü ve kulağıma "teşekkür ederim abla. Bunlar aramızda kalsın olurmu?" diye fısıldadı. Bende göz kırpıp çoktan hazır olan kahvaltı masasına oturup kahvaltı ettim.
Okul için evden çıkarken annem beni durdurmuş bana beni çok sevdiğini söylemişti. Zaten bunu bildiğim için "bende seni Vahide Sultan" diye karşılık verdim.
Babamın benim için tuttuğu adam arabamın kapısını açmıştı ve kendisi de öne şöför koltuğuna oturmuştu.
"artık ben kendim gidip gelicem Mustafa amca. Çıkışta beni almaya gelme." deyip aynaya baktım. Oda aynadan bana bakıyordu merak eder gibi.
" ciddiyim çıkışta gelmene gerek yok Mustafa amca. Ben babama haber veririm."
"peki efendim" diye karşılık verdi. Bana 'efendim' demesinden hiç hoşnut değildim. Çünkü aramızda 20-25 yaş vardı. Neredeyse babam kadardı. Belki de daha büyük.
Okula geldiğimizde anahtarı Mustafa amcadan alıp çantamın ön gözüne attım. Telefonumu çıkarıp babama kısa bir mesaj attım.
Gönderilen; Bohem Prens
Baba artık okula kendim gidip gelicem. Mustafa amcayıda gönderdim. Akşam istersen konuşuruz. Öpüldün bohem prens!
Tamam biraz uzun olmuş olabilir ama kısa yazsaydım da kesin bana geri döner ve kısa mesajın hesabını sorardı. Babama 10 yaşımdan beri bohem prens derdim. Neden olduğunu pek bilmesemde galiba şu reklamlar yüzündendi. Kamelya da öyle derdi. Zaten birlikte bulmuştuk. Hatta 'o benim prensim' falan diye de 1 den fazla kavga edip küsmüştük.
Okula girdiğimde Yusuf benim yerimde oturmuş Tuğçe ile bir şeyler konuşuyordu. Yanlarına gittiğimde ikisi birden bana bakıp gülmeye başladı. Ne vardı sanki yüzümde? Her zamanki halim diye düşünürken bu düşüncelerimi onlarla da paylaşmak istedim.
" ne var yüzümde?" dedim sorgulayıcı bakışlarımı yollarken.
"yok bir şey tatlı kız. Bugün fazla tatlısın hayırdır? Kim için süslendin?" dedi Yusuf.
"her zaman ki halim. Süslenmedim." Dedim bende Tuğçe'ye bakarak.
"kızım saçmalama ya dalga geçiyoz senle. Saf!" deyip sırıtmaya başladı Tuğçe. Tamam biraz saf olabilirim ama tatlı kızımdır aslında. Yada ben kendimi kandırıyorum sadece.
"off uğraşamam sizle ya. Kalk Yusuf yerimden!"
"tamam tatlı kız kalktım kalktım kızma hemen" deyip yanağımdan yanağımdan makas aldı ve gitti. Neydi bunların derdi? Tuğçe de dünden ziyade bugün baya keyifli görünüyodu.
" noluyo sincap?" dedim Tuğçenin nurnunu sıkarak.
"sanada günaydın kedicik! Herneyse knk ben birinden hoşlanıyom lan!
"ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzaktanda Severim
Genç Kız EdebiyatıLisenin ilk günlerinde çok ukala ve bi o kadarda cool gördükleri çocuklarla ilerleyen zamanlarda aralarında ne olucak. Aşk mı? Yoksa nefret mı?