Suga geri çekildiğinde ben hala şok içinde hareket edemiyordum. Benim hareket edemememe tezat bir şekilde kalbim aşırı hızlı atıyordu. İlk öpücüğümü almıştı ve benim dileğim son öpücüğümü de almasıydı. Benim donakaldığımı görünce hafifçe güldü ve ellerini -kıpkırmızı olmuş- yanaklarıma koydu.
"Bir daha sigara içmeyeceksin. "Dedim fısıldayarak. Az önceki sinirli halinden eser yoktu. Gülümsedim. Bunu yapmam imkansızdı. Ben sigara bağımlısıydım. Ama onun için deneyecektim.
"Tamam. Deneyeceğim ve başaracağım. " dedim bana baktı ve gülümsedi.
"Hadi gel okumayı yarım bıraktığım günlüğünü beraber okuyalım. "Dedi elimden tutup sürüklerken.
Yukarı çıktık ve bana kızgın bakışlar atan ikiliye baktım.
"Tamam. Bir daha içmeyeceğim. Bakmayın bana öyle. " dedim ellerimi teslim olur gibi havaya kaldırdım.
"Seninle sonra konuşcam ben." Dedi Hyeri. Bu gergin ortamdan sıkılmıştım
"Siz ikiniz çok yakışıyorsunuz. Nikah ne zaman? " dedim. Bu ikisinin arasında ismi konulmamış hisler vardı. İkisi de bunu farkındaydı fakat kabullenmek ve ismini koymak istemiyorlardı. Ben de bundan faydalanarak konuyu dağıttım. Şimdi Jungkook öksürüyordu, Hyeri ise kızarmıştı. Onlara güldüm ve beni beklemeden günlüğümü okumaya başlayan Yoongi'nin yanına gittim. Hızlanan kalbimi umrsamadan yanına oturdum ve okuduğu yere baktım. Bu günlüğü sık sık okurdum. Ve her gün günlük yazardım. Kaybettiğim anıları hatırlamak ve daha fazla anı kaybetmemek için.
Çok mu çok mu çok sevgili Günlük, 9/4/2006
Bugün doğum günüm vardı. 9 yaşına girdim. Doğum günümde Sınıf arkadaşlarım da vardı ve yanımda Jong İn oturdu. Acayip mutluyum. Doğum günü pastamı kestikden sonra yanıma geldi ve bana hediyesini verdi ve bana sarıldı. BANA SARILDI. Çok heyecanlandım. Sonra hediyesini açtım bana günlük almıştı. Bende gülümsedim ve ona tekrar sarıldım. O da bana tekrar sarıldı. Sevinçten havalara uçabilir-
Daha fazlasını okumadan ve Yoongi'nin de okumasına izin vermeden günlüğü elinden çektim. Bana sinirle bakarken ben yere bakıyordum. Aptal kafam! Erkek arkadaşımın yanında çocukluk eğlencem İle anılarını okuyordum.
"Bugün sinirlerimi cidden zorluyorsun. "Dedi Yoongi. Sesi soğuk ya da öfkeli değildi ama suratı.... kendini sinirlenmemek için kastığı belliydi. Günlüğümü aldım. Onun hep bana yaptığı hareketi yaptım ve kolundan tutup sürüklemeye çalıştım. Yoongi'nin de yardımlarıyla onu sürüklemeye devam ettim. Onu sonunda çatıya çıkartınca durdum. Az önce yerin dilindeki bodrumdayken şimdi en yüksekte, çatıdaydık.
"Yoongi bak ne kadarını okudun bilmiyorum ama benim elinden çekme sebebim benim bu kitapdakilerin sadece bir kısmını bilmem. 2 ay önce falan tekrar okumuştum bu günlüğü. Ben, bn çok kötü bir şey yapmıştım onu görmeni istemiyorum. Eskiden yaptığım bir hata yüzünden senin bana kismini istemediğim için elinden çektim. "Dedim. Yoongi bana kaşlarını çatarak bakıyordu.
"Ne hatası? TANRI AŞKINA SENİN HAKKINDA BİLMEDİĞİM DAHA NELER VAR? NEDEN HEP BENDEN BIR ŞEYLER SAKLIYORSUN?!" Sessiz başladığı cümleyi bağırarak bitirdi. Bu bana 15 dk önceki kavgamızı hatırladım. Umarım kavga sonundaki olayı tekrar yaşamam. Düşündüğüm şeylere utanmak yerine konuşmaya başladım.
"Bu o kadar önemli bir şey değil ama yanlış anlayabilirsin. " dedim sessizce. Çatının kenarına yaklaştım ve ayaklarım boşluğa gelip sarkaracak şekilde oturdum. Yıldızları izlemeye başladım. Bana umut olduğunu hatırlatan 3 şey vardı; yıldızlar, Hyeri ve Yoongi. Bugünde çok güzeldi yıldızlar. Sanki onu gören herkesi kıskandırmak ister gibi.
"Zaten günlüğümü okuduğun için biliyorsundur. Ben küçükken Jong İn tarafından ezilirmişim. Sonra Jong İn'in beni sevdiğini öğrenmişim. Sonra Hyeri bana Jong İn'den intikam almamı söylemiş. Bende onaylamışım. İntikam planımızda benim onu seviyormuş gibi davranmammış. Hatta bunu üzerine iddiaya girmişiz. kaybeden kazananın istediği oyuncağı alacakmış. O yuzden öyle yazıyor."Dedim sessizce. -mış, -miş kendi yaşadığım anıları bilmeyecek kadar acizdim. Büyük ihtimalle ben konuşmaya başlamadan önce gitmişti. Göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Bugün yeterince dayanmıştım ağlamamaya. Gelen geçen kızıp bağırıyordu bana sebepsizce. Milletin stes topu olmuştum.
"Acaba 11. Yaşımı ne zaman unutcam ? Belki 2 ay sonra, belki 1 ay sonra, belki 1 hafta sonra. "Genişçe gülümsedim.
"Ama hırslıyım. Bu sefer 1 haftada unutcam. Tüm hayatımı ne kadar erken unutursam o kadar az acı çekerim. Her şeyi unutunca herkes gider zaten. "dedim. Bir Yıldız göz kırptı bana ordan. Kahkaha attım.
"Bu 'aynen' anlamına geliyor herhalde. " dedim. Ayağa kalktım. Aşağıya baktım. Burdan çok uzak ve güzel duruyordu. Gülümsedim. Galiba kimseyi unutmayacaktım.
"Acaba ben herkesi unutmadan önce kendimimi mi unutsam ?" dedim. Belime dolanan eller geri çekti beni. Bu Yoongi'ydi korkusundan tanımıştım. Kalbim hızlandı. Dediklerimi duymuştu galiba.
" Her hareketinle beni sinirlendirmeyi başarıyorsun. Bir süre beni arama ve iletişime geçme. Hatanı anla ondan sonra konuşalım. Sakinleşmem lazım. "Dedi Yoongi. İçim tarif edilemeyen bir korkuyla doldu. Kalbim korkuyla daha da hızlandı. Yoongi arkasını dönüp giderken arkasından koştum. Kolundan tuttum.
"Yoongi, gitme. Tamam suçluyum biliyorum ama yapma bunu. Bak zaten şurda fazla zamanımız kalmadı. Kız, bağır ama gitme." Dedim. Sesim ağladığım için titriyordu. Yoongi bana baktı. Gözlerinden bir sürü duygu geçerken tek yakalayabildiğim duygu öfkeydi.
"AĞLAMA. "diye bağırdı. Ağlamam hızlanırken tuttuğum kolunu bırakıp yere çöktüm. Hıçkırarak ağlıyordum. Sonunda sakinleştiğimde yüzümün her yeri gözyaşı olmuştu. Kuruyan gözyaşları yüzümü gerginleştirirken duvardan tutunarak ayağa kalktım. Bir umutla etrafıma baktım ama o yoktu. Gitmişti. Kendi etradımda dönerken hala içimde umudum vardı gitmediğine dair. Çatının her yerine baktım. Yoktu işte. Çatı katından inek için kullanılan merdivene yaklaştım. Ama gitmedim. Gitmişti işte neden arıyordum ki onu? Neden gittiği için ağlıyordum ki? Hiçkimseyi ve hiçbirşeyi umuramadan bağırdım.
"NEDEN EN İHTİYACIM OLDUĞU ANDA GİDİYORSUN Kİ? NEDEN BIR KERE BU KIZI DİNLEYELİM DEMİYOR. MADEM SEN GİTTİN. BENDE GİDİYORUM. BIR SÜRE DEMİŞTİN DEĞİL Mİ? UNUT BIR SÜREYİ. BIR DAHA HIÇ GÖRÜŞMEYELİM OLSUN BİTSİN. KALAN 2 UMUDUMLA YAŞARIM BEN. AMA SEN YAŞAMA, GEBER. EN BÜYÜK FANINI KAYBETTİN SEN BUGÜN. AMA ÜZÜLME EN BÜYÜK ANTİNİ KAZANDIN AYNI ZAMANDA. Ama merak etme en senin kadar acımasız değilim. Seni unutmayacağım herkesi unutsamda. " dedim. Son cümlelerimde fısıldadım.