Bölüm 8: Kıpırda(ma)!

40 8 40
                                    

Daha öncesinde de uykusuz kaldığım olmuştu. Lisedeki derslerimi geçebilmek ya da o çok istediğim bale okuluna girebilmek için gece gündüz çalışırken... Şimdi ise ajanların arasında 4 saatlik uykuyla tedirgin bir şekilde yürüyordum.

Dağıtımın yapılacağı salona girdiğimde büyük bir insan topluluğuyla karşılaştım. Yaşlarının benimle aynı olduğunu düşündüğüm onlarca kadın ve erkekle birlikte neler olacağını düşünerek salonda öylesine dolanıyordum. Sonrasında bir anons yapıldı. "Bütün çaylaklar sıraya geçsin!" Insanlarla birlikte hareket edip sıranın bir parçası olmaya çalıştım ve kalabalığın arasına karıştım.

"Ismi okunan kişi bir adım öne çıksın!" diye tekrar bir anons yapıldıktan sonra isimler alfabetik sıraya göre okunmaya başladı. Denildiği gibi her adı okunan kişi bir adım öne çıkıp eğitmeninin ismini ve eğitim göreceği salonu öğreniyordu. Sonrasında ise doğruca salona gidip eğitimine başlıyordu. Salonlar A ve B diye ayrılıyordu ve genelde zemin kattakiler veriliyordu. Sıralama N harfine geldiğinde kalbimin hızla atmaya başladığını hissettim. Gözlerim yukarıdaki balkonlardan bize bakanlara kaydı. Içlerinden birinin Travis olduğunu anlasam rahatlardım ama nedense tedirginliğim artıyordu. Korkuyordum.

"Nora Nova Dinora!" diye seslenildi. Yutkunarak öne doğru bir adım attım. "Ajan NJ'in eğitmenliğinde, salon -301!" dedindiğinde sağıma dönüp girdiğim kapıdan çıkmam gerekiyordu ama ben olduğum yerde kaskatı kesilmiştim. Az önce o -301 mi demişti? 301'i anlayabilirdim ama o eksi nerden çıkmıştı şimdi? Herkes zemi kata verilirken ben neden yerin dibine daha çok gidiyordum?

"Eksi mi?" diye sordum anlamayarak. Benimle birlikte arkamdaki çaylak topluluğundan küçük uğultular çıkmıştı. Onlarda şaşırmıştı ama neye şaşırdıklarını bilmiyordum. "Salon -301! Kıpırda Dinora!" diye emir veren sesle birlikte kendime gelip sağa döndüm ve yürümeye başladım. Benim yürümemle birlikte topluluktaki ses kesilmeye başladı ama tek bir kişinin sözünü duyabildim. "Çaylakların aşağı katlara inmesi yasakken neden onu oraya verdiler?"

+

Asansörden çıkıp önümde uzanan koridorda yürümeye başladım. Kulağımda hala o çocuğun sorusu yankı buluyordu.

Çaylakların aşağı katlara inmesi yasakken neden onu oraya verdiler?

Keşke sorunun cevabını biliyor olsaydım. En azından yürüdüğüm koridorda korkmuyor olurdum. Cidden neden vermişlerdi beni buraya? Zemin katlardan birinde çalışıyor olmam gerekiyordu benim. Travis'i de sabahtan beri görmemiştim. Tedirginliğim giderek artıyordu. Kapısının üzerinde -301 yazan odanın önünde geldiğimde yumruğumu yavaşça kapıya vurdum. Bir müddet içeri davet edilmek ya da kabul edilmek için bir ses bekledim ama olmadı. Belki duymamıştır diyerek kapıya bir kez daha vurdum fakat aynı şeyi yine yaşayınca içeri girdim.

Sadece dövüş ringlerinden oluşan büyük yere adımımı attığımda korkumun hissedilir derece vücudumu sardığını anladım. Yarı karanlık olan yeri aydınlatmaya çalışan florasan lambalar vardı ama çoğu kapalıydı. Ortam loştu ve bir takım sesler geliyordu. Seslerden korkunca etrafımı aramaya ve herhangi tehlike bir şey görürsem bağırmak için araştırma yapmaya başladım.

Az sonra karanlık yerdeki gölgelerin hareket ettiğini gördüğümde nefesim kesildi sandım. Çığlık atmak istedim ama gölgelerin birbirlerine uyumlu şekilde hareket edişlerini izlemekten başka bir şey yapamıyordum. Bana doğru ya da daha doğrusu ışıklara yaklaştıklarını gördüğümde nihayet bir adım gerileyip sırtımı kapıya yaslamıştım.

Ve sonra bütün korkularımın yersiz olduğunu anladım. Bir kadın ve bir adam dans ederek ışığa çıktıklarında derin bir nefes verip sakinleştim ve onları izlemeye devam ettim. Bir kez ışığın altında döndükten sonra paylaştıkları kulaklıkları çıkardılar. Kadın kıkırdamaya başladı. Adamsa güzel bir şekilde gülümsüyordu. Adam, kadını uzunca izledikten sonra aniden "Bu akşam seni yemeğe çıkarabilir miyim?"diye sordu. Kadının kıkırdaması aniden kesildi ve adama bakmaya başladı şaşkınca.

C L O S E//NickJonasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin