"Biliyor musun, Charlie?" dedi Jasper, bacağını kaşıyarak. "İnsanların Ay'a bakıp da hala her şeyin merkezi olduklarını düşünmelerini anlayamıyorum. Bazen burada oturup her şeyi izlerken, evrendeki en küçük toz zerresiymişim gibi hissediyorum. Bir hiçmişim gibi. İnsan kendini yalnız hissediyor ama bu aynı zamanda da mutlu ediyor."
-
"Uyu.." diye mırıldandım, bir süre duraksadıktan sonra devam ettim, "sevgilim.." kelimelerim tükendiği an usulca düşmek üzere olan göz kapaklarına baktım, göz kapaklarının yukarı doğru kıvrılıp bana bir şeyler anlatmasını bekledim. Sevgilim dediğim için bir tepki vermesini istedim, bir umutla nefesimi heyecanlı bir şekilde tuttum. Ama onun göz kapakları sanki bana inat bir deniz dalgası gibi aşağı süzüldü ve kollarımdayken kendisini uykuya teslim etti.
Titreyen çenemi aldırmadan dişlerime baskı yaptım, ağlamamalıydım. Zaten 'umut' dediğimiz şey değil miydi bize deli cesaretiyle dünyayı yaktıran, tüm dünyayla birlikte duygularımızı, mutluluklarımızı, beklentilerimizi, kalbimizi yakan?
Ben..sadece böyle olmasını beklemiyordum, ona aylarımı vermişken, bu böyle olmamalıydı. Kirpiklerini dahi öptüğüm adam kollarımda uyuyordu; fakat o bu kadar yakınmdayken, onu bir o kadar da uzağımda hissediyordum.
Chanyeol, ilk başlarda böyle değildi. O gün kan kokan elleri ellerime değdiği an, onu yerden kaldırmıştım. Ellerini tutan, düzelmesi için çabalayan bendim. O hayata tutunmak istemişti, tutunacağı dal ise ben olmuştum. O ıssız yerden giderken sadece etrafına saçılan kalp kırıklarını bırakmıştım, benimle olmasını istiyordum ve onu yeni hayatına sürüklerken kötü olan hiçbir şeyi yanımızda bulundurmayacaktım.
Tüm yol boyunca konuşmasını bekledim, kendini anlatmasını; neyi sevdiğini, nelerden hoşlanmadığını, üzgünken neler yaptığını, kitap okumayı sevip sevmediğini..ama beklentilerim beni fazlasıyla hayal kırıklığına uğratmıştı çünkü o bana ismini bile söylememişti.
Uzun bir yürüyüşün ardından bir parkın oraya geldik, kimsecikler yoktu: Issızdı, yeni açmaya başlamış kiraz ağaçları serpilmişti her köşeye, dikdörtgen yapılı kestane rengi, uzun bacaklı, iki kişilik banklardan birisine oturmak için cılız kolunu parmaklarımla sıkıca kavradım ve onu sürükleyerek banklardan en yakın olanına oturduk.
Tüm yol boyunca çattığı kaşları bir an bile yerinden oynamamıştı, öyle düşünceli bir şekilde kiraz ağaçlrını izlerken ben ise bir aptal gibi heyecanla konuşmaya başladım, "Ben Baekhyun, sana zaten ismimi söylemiştim değil mi?" Yaptığım şey karşısında utançla ellerim ensemde gezindi, bir insan ilk andan beri kendini nasıl rezil edebilirdi anlamıyordum... "Ah, kusura bakma fazla unutkanım. Şimdi seni neden buraya getirdiğimi merak ediyorsundur, ama etme. Çünkü bir sebebi yok, öylesine geldik işte. Çok saçmalıyorum değil mi..." En sonda kendimi frenleyip susmayı başardığımda yaptığım şeyi fark ettim, korkuyla ona dönüp bana hakaret etmesini falan bekledim ama o ise sadece dişlerini göstererek içten bir şekilde sırıttı.
Tek dileğim o an kalbimin bağıra bağıra 'ben aşık oldum' diye haykıran sesini duymamasıydı. Bir insan nasıl böyle güzel gülebilirdi ve güldüğünde kalbimi parçalayacak kadar hızlanmasına sebep olurdu, aklım almıyordu. Sanki tüm dünya başıma toplanmış gibiydi, bedenim, kalbim, beynim, hiçbir şey hissedemiyordum. Adeta tek bir gülüşü beni uyuşturmuştu.
Utançla kafamı öne eğdim, ve hala kanla kaplanmış olan ellerine baktım. Ona öylesine inanıyordum ki aklımdan tek kötü bir düşünce bile geçmemişti o gün. "Islak mendil ister misin?" diye sordum gülümseyerek.
Konuşmadı. Sadece benim gibi gülümseyerek kafasını salladı.
Cebimdeki ıslak mendili büyük bir çabadan sonra zorlukla çıkarttım ve bana bir deliymişim gibi bakmamasını umdum. Çıkardığım mendili ona uzattım, teşekkür eder gibi gözlerimin en ücra köşelerinde gezdirdi gözlerini ve kafasını öne çevirip elleriyle uğraşmaya başladı.
Umarım bir hata olarak görmüyorsundur beni, diye düşündüm içimden. Çünkü ben sana aşık oldum, diye haykırmak istedim bağıra bağıra. Ama bu imkansızdı. O an sadece onun için bir başbelası veya hata olmamayı umdum.
Düşünceli gözlerle hata olmamayı umarken, en büyük hatamı orada yaptığımı çok sonradan, gerçekler yüzüme bir babanın tokadı gibi sertçe çarptığında öğrendim.
Medyaya fırlattığım müziklerle okuyun, biraz garip bir bölüm oldu ama kurguyu yavaş yavaş açığa çıkartmaya çalışıyorum. Okuduğunuz için bolca teşekkürler.✿
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Golha :: ChanBaek
Hayran KurguÇünkü ona olan sevgim sonsuzdu, onun sessizliği kadar.