3. Bölüm

31 6 0
                                    


"Kendi kendilerine yetinenler mutludurlar"

Multimedya; Aslının ağlıyorken ki fotosu

Bölüm şarkısı; Pera - Ağla




☆Keyifli Okumlar☆

Küçükken sevdiklerimin hiçbir zaman beni bırakmayacağını inanarak ve güvenerek büyümüştüm. Hatta izlediğim ve okuduğum kitaplardaki gibi ölümsüzlüğü bulup mutlu sonla bitmesini isterdim benim hikayeminde. Ama benim hikayemde acıdan, hüzünden, korkudan, yıkılmaktan ve çaresizlikten başka birşey yoktu. Hiçbir zaman mutlu olmamayı ant içmişim gibi yaşadığım olaylar artık fazla gelmeye başlamıştı. Kalbim kaldırmamaya başlamıştı. Şuan ki korkum ve umudum o yanan evde dedemin  olmamasıydı tek dileğim. Eyer dedem o evdeyse bu hayatta beni tek güldüren insanı kaybetmek yerle bir edecekti. Yıkıma uğrardım. İtfaye ve ambulans sesleri kulağıma geliyordu ama donmuş bir şekilde eve bakıyordum. Sanki mıknatıs gibi akıma yakalanmışımda kurtulamıyordum o akımdan. Sesler daha çok yoğun gelmeye başlayınca durduğum yerden harekete geçip boğazlarım yırtılırcasına bağırarak bahçeye girdim.

"Dede!! "

Benim bahçeye girmem ile mahalle sakinleri beni çıkarmaya çalıştıkları zaman sinirle ellerinden kurtulup yanan evin kapısına koştum. Evin kapısına attığım sert tekme ile yandığı için hemen yere düşmüştü. Evin içi dumandan gözükmüyordu. Evin içine daldığım zaman beni tanıyan mahalleliler arkamdan feryat ediyorlardı. Ama en çok kulağıma tanıdık gelen ses olmuştu. "Hayır aslı! " Arasın burda ne işi vardı? Yine beni mi takip etmişti yoksa?  Hayır aslı bunları düşünme sıran değil. Kendine gel ve dedeni bul. Hemen kendime gelip "Dede! Dede cevap ver bana! Dedeee! Nerdesin! " Boğazlarım yırtılana kadar bağırmıştım. Yukardan ses gelince hızla merdivenleri tırmanmaya başladım. Yukarda dört oda vardı ve hepsini sırayla açıp bakıyordum. Son odaya geldiğim zaman yerde zor nefes alan dedemi  görmem ile "Dede!!" diye bağırıp hemen kendimi yanına attım. Başının yanı kan akıyordu. Gözlerimden yaşlar ardı ardına akıyordu. Hemen dedemin kafasını kucağıma alıp ellerim ile yüzünü okşayarak konuşmaya başladım.

"Dede bak geldim -öksürük- kurtulucaz tamam mı? -öksürük- hadi dayan bak torunun için lütfen -öksürük- sakın beni bırakma -öksürük- ben sensiz yapamam ki be dedem -öksürük- Lütfen beni sensiz bırakma-hıçkırık-. "

En sonunda hıçkırırak ağlıyordum. Ben dedemsiz yapamazdım ki. Aşağıdan yine haykırışlar gelince daha çok ağlamaya başladım. Birinin   "Aslı nerdesin cevap ver! " dediğini duyunca umutla "yukardayım! Yardım edin! " diyerek bağırdım. Dedemin kafasını kucağıma çekip sarılarak ağlamaya başladım. Odanın kapısı sert bir şekilde açılıp içeri biri girmişti. Omzumda el hissedince arasın geldiğini gördüm. Şaşırmış bir şekilde bakarken sağlık görevlileri ve itfaiye görevleleri dedemi kucağımdan alıp sedyeye yatırmışlardı. Ayağa kalkıp kapıdan çıktıkları zaman hemen bende ayağa kalkıp peşlerinden gideceğim zaman gözlerimin kararması ile sendeledim. Dengemi sağlayamaya çalışırken aras beni tutup dengemi bulmamı sağlamıştı. Zehirli havayı soloduğum için gözlerimin kararması normaldi. Aras beni koltuğunun altına alarak odadan çıkıp merdivenlerden indik. Evin kapısından çıktığımız gibi dedimi ambulasa bindirdiklerini gördüğüm zaman arasın kolunun altından fırlayıp sedyenin yanına koştum. Hemen sedyenin yanına gelip dedemin elini tutup"dede nolur bırakma beni! Lütfen! Bırakma beni dede! Torununun sana ihtiyacı var lütfen!"Ağlayarak yalvarıyordum. Dedemi içeri aldıkları zaman hemen bende yanına bindim. Arkama döndüğüm zaman arasın ifadesiz yüzü ile karşılaşınca gözlerimden daha çok yaşlar akmaya başladı. Ne bekliyordum ki zaten? Benim için canını düşünmeden ateşin içine atlayıp kurtarmaya geldiğini mi düşünecektim! Hah!  O sadece vicdanını ve benim çağresiz halime acımıştı. Başka ne bekliyebilirdim ki? Başımı iki yana sallayıp dedemin hemen yanına oturdum. O sırada kapılar kapanıp hareket etmeye başlamıştık. Dedemin elini tutup bildiğim tüm duaları okumaya başladım. Ona birşey olursa ne yapardım ki? Her yere düşüşümde kim beni kaldıracaktı? Yada kim benle balık tutup sonra onu bir güzel ateşin üstünde pişirip annemin sevmemesi ile dalga geçicektik? Her bayram gelenek haline getirdiğimiz oturduğumuz mahallede upuzun masa kurup yemek yenicekti? Her çiftliğe gidişimde atıma bindiğim zaman bana eşlik edicek olan dedem yine yanımda olucakmıydı? Her ağladığımda beni mutlu etmek için sahil kenarına götürüp  bir kutulu dolusu tadelle alıcaktı? Hiçbir torununu ayrımcılık yapmayarak bol bol harçlık verip lunaparka gidicekti? Yardıma muhtaç insanların ihtiyaçlarını giderip mutlu edecektik? Ben bunları düşünürek ağlarken hastaneye geldiğimizin farkına varmamıştım bile. Kapaklar hemen açılıp dedemi dışarı çıkarmışlardı bile. Hemen bende aşağı inip peşlerinden ağlayarak koşuyordum. Acil kırmızı odaya aldıklarında duvara sert bir yumruk atıp karşı duvara sırtımı yaslayarak yavaşça aşağı kaydım. Çenem titriyordu ağlamaktan. Gözlerimi tavana dikip allaha yalvarıyordum. Bacaklarımı kendime çekip hıçkırırak ağlamaya başladım.

Siyahın Mavi IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin