"Geceye bir selamım var.Anladım olsun ki,bu aşka çare yok.Papatyanın tek yaprağına inandım.Oda sevmiyordu..."
Multimedya;Gökhan Ay
Göz kapaklarım açılmamak için inat ediyordu bana.Uyanmak istiyordum ama bir türlü olmuyordu.Bir an önce uyanıp hazırlanmam gerekiyor yoksa toplantıya geç kalacaktım ve buda benim atakan tarafından ölüm sebebim olurdu.Sağ tarafa doğru döndüğümde burnuma farklı keskin ağır bir parfüm kokusu aldım.Bu bizimkilerden birine ait değildi.Gözlerim hemen açılıp yatakta doğrulup etrafa baktım.Burası benim odam ve benim yatağım değildi.Saçlarımı ellerimle dağıtıp dün geceyi hatırlamayı çalıştım ama en son hatırladığım sessiz sessiz bir şekilde yıldızları izlediğim di .Oflayarak gerin geriye yatıp gözlerimi kapattım kapatmamla kafamın üstünde ampulün yanması ile yataktan kendimi atmam bir oldu.Gökhan!! Gece oda vardı yanımda yoksa onun odasımıydı? Ama benim ne işim var o zaman bu oda da.Hemen yerde ki ayakkabılarımı giyip kapıya doğru depar attım.Gökhan neredeydi o zaman?Kapıyı açmamla birlikte sert bir gövdeyle çarpışmam bir oldu.Burnumu tutarak kafamı kaldırmam ve bir çift yeşil gözle karşılaşmam olduğum yerde donmama sebep olmuştu.Gözlerimi kapatıp sakin bir şekilde geri açtım tam ağzımı açıp konuşacağım sırada selinin sesini duymam ile birlikte gözlerim neredeyse yerinden fırlayacak gibi açıldı.Kafamı gökhanın omzunun üzerinden uzatıp tam karşı kapıda durmuş şaşkın bakışlar atan kuzenimle karşılatım.Yağmurdan kaçarkene doluya tutulmak bu oluyor olsa gerek.Derin bir nefes alıp gökhanı itip hemen kuzenime doğru yürüyüp cebimden onun kapısının kartını çıkarıp kapıyı açtığım gibi selini içeri atıp kendimide fırlatıp kapıyı kapatıp yaslanmam bir oldu.Selin sinsi sinsi bakışlar atarken yatağıma doğru kendimi atıp gözlerimi kapatmam bir oldu.Selin çığlık atıp kendini yanıma atıp" hemen herşeyi en ince ayrıntısına kadar istiyorum.Ne işin vardı senin o odada aslı?" evet aslı açıkla bakalım o odada ne işin vardı. Ben daha kendim bile bilemezken o odada ne işim olduğunu seline nasıl açıklayacaktım acaba.Gözlerimi açıp cevap bekleyen kuzenime çevirip"Bilmiyorum" dedim ve yataktan hızla kalkıp koşarak banyoya girip kapıyı kitledim.Arkamdan o cırtlak sesiyle bağırdığını bütün otel sakinleri duymuştu.
Kahvaltıya indiğimizde bu işin peşini bırakmayacağını söyleyip duruyordu ve gökhandan uzak durmam konusunda uyarıp başımın etini yiyordu.Kahvaltı masası her zamanki gibi seline atakanın tatlı aşk atışmaları yanı sıra alinin ikizi ile uğraşmasıyla hareketliydi.Masada sessiz olan tek arasla bendim.Arada göz göze gelmemiz dışında ikimide duvar gibi soğuktuk.Bu durumu fark eden ali "hayırdır kuzen çok sessizsin bir sorun mu var?" sanki içimi hissetmiş gibi sormuştu bunu.Kafamı tabağımdan kaldırıp aliye doğru çevirdiğimde merdivenlerden inen gökhanı görünce donup kaldım.Göz göze gelmiştik ve bana tuhaf bir şekilde bakıyordu.Niye böyle bakıp duruyordu ki.Ayrıca daha neden dün gece onun odasında uyuduğumu öğrenememiştim.Ali kafasını arkaya doğru çevirip kime baktığımı görünce gözlerindeki kuşkulu ifade ile "bir şey mi yaptı sana yoksa canını sıkacak bir şey söyledi" arasta gözlerini dikmiş bana söyleyeceğim cümleleri bekliyordu.Kafamı tabağıma indirip elime çatalı alıp"hayır bir sorun yok uykusuzum sadece o kadar" hemen ağzıma domates atıp yemek yemeğe başladım.Selinin bana baktığını hissedebiliyorum.Çünkü aliye söylememesi konusunda uyarıp(tehtit) bu konuyu sessizce hallediceğimi söylemiştim.
Toplantı olan odada hepimiz oturmuş bir an önce başlamasını bekliyorduk.İçimde en stresli olanımız tabikide atakandı iki dk bir durup çikolata yiyip duruyor.Bu haline sırıtarak izliyordum.Mutlu olduğunda korktuğu zaman stres yaptığı zaman illa ki yemek yerdi yemezse içi rahat etmezdi."bileğinde ki yeni galiba" kulağımın arkasındaki sesle yüzümde ki sırıtış donup kalmıştı.Burnuma hemen vanilya kokusu dolmuştu bile.Arasın neyden bahsettiğini anlamamıştım.Bileğime baktığımda ay sembollü çok hoş bir bileklik vardı.Böyle bir bilekliğim yoktu benim ve sabahtan beri nasıl fark etmemiştim acaba.Gözlerimi kahverengi gözlerle birleştirip "evet yeni hediye geldi bir sakıncası mı var"dedim dik dik gözlerine bakara.Hafif bir şekilde sırıtıp mırıltılı bir şekilde"hediye" yaptı daha sonra buz gibi bakıp"pahalı şeyler takmayı sevmezdin bakıyorumda artık takıyorsun veren kişi özel galiba" gözlerimi devirip "bu seni hiç ilgilendirmez" kahkaha atıp"tabi ilgilendirmez ben kimim ki beni ilgilendirsin" sinirle gözlerimi açıp kapatıp hışımla yan tarafıma dönüp sinirle" amacın ne aras bir öylesin bir böyle napmaya çalışıyorsun. Bir ilgili korumacı davranıyorsun bir soğuk umursamaz yabancı derdin ne senin!!" arasın gözlerindeki öfke bu odayı yok edecek cinstendi."aptalsın aslı aptal hiçbir zaman anlamadın bu saatten sonrada anlamazsın zaten."Sinirle ayağa kalkıp ellerimi havaya kaldırarak."neyi anlamıyorum ben neyi allahın cezası söylede bileyim artık!!"dedim. Arasın gözlerin git gide koyulaşmıştı sinirden. Ağzını açıp kapattı. Söyleyip söylememek arasında kalmış gibiydi. Aramızda ki sessizlik çığ gibi büyürken bu sessizliği bozan kapının açılıp kapanma sesiydi. Arkamı döndüğümde Gökhan'ın bize anlamsız gözlerle baktığını gördüm. Yanında iki tane daha erkek vardı ve üçü de jilet gibi giyinmişlerdi. İki kişinin elinde dosyalar vardı. Ne yani toplantı yapacağımız kişiler onlar mıydı? Şaşkın bir şekilde onlara bakarken Atakan hemen lafa girip bütün bakışları kendi üzerine toplamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Mavi Işığı
Teen FictionYıllarca öz ailesinin varlığından haberi olmayan. Onu büyüten insanları öz ailesi bilen ve bunca yıl yalanlarla yaşayan bir kız?Her şeyi toz pembe yerine mavi olarak gören hayatı bol kahkahalı maceralı ve kendine güveni tam olarak anı yaşayan bir kı...