BOOK TWO : The Idiot

95 11 2
                                    


Aslan, kırmızı başlıklı kız ile birlikte ormanın daha derin yerlerine ilerlemeye devam etti. Her bir adım onları çok daha bilinmeyen yerlere götürüyordu. Anna içinde şüphe barındıran düşünceleriyle birlikte Lion'u takip etmeye devam etti. Arkaya dönüp baktığında pelerinin uçlarında kırmızı koyu lekeler olduğunu farketti.

Zavallı büyükannesinin pelerinine bulaşmış iğrenç kanı olmalıydı bu. 

''Bu kadar derinlerde olduğuna gerçekten inanıyor musun?'' Anna dayanamayarak sordu. Aslanın sessizliği huzurunu bozmaya başlamıştı. Sorusuna cevap bulamayacağını düşündüğü sırada ''Evet. Umalım da hayal kırıklığına uğramayayım.''

Tüm günü ikisi birlikte bilinmeyen ormanın içinde gezinmekle geçirdiler. 

Sonuna geldiklerinde Aslan duraksadı. ''Sen de duydun mu?''

Anna kafasını kaldırıp ağaçların arasına baktıysa da bir şey göremedi. ''Hayır.''

Aslanın tüm vücudu kaskatı kesilmişti. Gözlerini ileriye doğru dikti ve yolun ilerisini görmeye çalıştı. Üzerinde buradan fazlasıyla zıt duran takım elbisesinin yaka manşetlerine bakan Anna'da aynı şekilde ileriyi izlemeye başladı.

Sonra Aslanın kafasının hemen üstünde bir balta uçtu.

''Bu ne lan?''

''Hadi be, ıskaladım.'' Arkalarında kalan kayaların dibinden atlayarak ortaya çıkan avcıyla karşı karşıya geldiklerinde Aslanın gözleri parladı. ''Bir insan daha. Ne işin var burada?''

Avcı gülümseyerek belindeki şişesine uzandı. ''Bir kız ve bir kediyi arıyorum. Sanırım doğru yere geldim.'' Şişeyi başına dikerken elini ileri uzattı ve ağacın tekine saplanan baltası gerisin geri ona doğru döndü. ''Bir hak daha istiyorum.''

Aslan kıza doğru baktıktan sonra tekrar avcıya döndü. ''Kitap onda.'' 

Anna, aslanın fısıltıya çalan sesini duymasıyla gözü eskimiş kitaba dikildi. Avcının sırtında asılıydı. Buradan çıkışı bir adamın sırtında asılıydı. Harika!

''Kuşlarım!'' Aslan kollarını açarak avcıya doğru yürüdü. ''Bu sefil yaratığın gözlerini oyun. Bir daha bana karşı hedef almak ne demekmiş tekrar düşünsün.'' Ağaçların üstünde dalları sallayan şiddetli bir rüzgar başladı. Yeri inletecek seste bir uğultuyla gökyüzü kapanıyordu. Anna hiç beklemeden ağaçların gerisine saklandı ve yanından yürümeye başladı. Kan kırmızısı pelerini yerde sürünüyordu. 

''Beni üç-beş kuşla korkutabileceğini mi sanıyorsun, aslan?'' Avcı hiç oralı olmamış gibi gülümsemeye devam etti. ''Bunu sakın unutma. '' Baltasını havaya kaldırdı. ''Burada avcı olan benim. Sen değil.'' Ve hızla baltasını aslana fırlattı. 

Avcıya doğru alçalışa geçmiş kuşlar gerisin geri dönerek aslanın önüne siper oldular. Beyaz kuşların minik bedenleri koca baltayı ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar engelleyemediler. 

Hepsi öldü.

Ama Aslanı kurtarmışlardı. 

''Halkım...kuşlarım...'' Aslanın gözleri altın gibi parladı. ''Bunu ödeyeceksin.'' 

Avcı baygın gözleriyle ve iştahı kabarmış şekilde tekrar baltasını geri çağırdı. ''Evet. Tabii.'' 

Ve tam o sırada Anna avcının arkasından onu iterek büyük kayanın altına yuvarlanmasını sağladı. Sırtında uzandığı kitabı kemer kopçalarından sertçe tutmuştu ve şuan kitap tüm fısıltılarıyla elindeydi.

''Kırmızı.'' Aslan büyülenmiş bir şekilde kıza bakıyordu. ''Kitabı aldın.''

Anna inanamayarak elindeki kitaba bakıyordu. Beyninin içine yerleşen fısıltılar sürekli değişim içindeydi.

Avcı, kızı kurtardı.

Avcı,büyükanneyi yiyen kurdu öldürdü.

Anna neredeyse kitabı elinden düşürüyordu. Sürekli bir şeyler söyleyen sesler durmadan ona avcıyı anlatmaya çalışıyordu. 

''Kırmızı başlıklı kız. Anna.'' Aslan gülümsemeye başlamıştı. ''Korkmuş görünüyorsun. Buraya gel.'' uzattığı elinde kuş tüyleri ve kan izleri vardı. O eli tutmak istiyordu. 

Ama uzaklardan gelen bir uluma tüm her şeyi yıktı.

Kurt.

Kurt kızı bulucak.

Kurt kıza ulaşacak.

Sonu mutlu bitmeyecek.

Anna tekrar yükselmeye başlayan seslerle sessiz bir çığlık atarak ne tarafa döndüğünü bilmeden koşmaya başladı.

''ANNA! BEKLE!'' Aslan arkasına bile bakmayan kızın ardında şok geçirmiş bir şekilde olduğu yerde kala kalmıştı. ''APTAL!'' Kızın peşinden koşmak üzereyken durdu ve ayağa kalkmaya hazırlanan avcıya doğru göz attı. Sonra derin bir nefes alarak toprağa tükürdü. ''Yılanlarım. Bu adamı...yok edin. Geriye kemiğini bile bırakmayın.'' Sonra kitabını alıp kaçan küçük kızın peşinden koşmaya başladı. 


Anna için Aslanın sesi çoktan uğultuların arkasında kalmıştı. Geriye sadece kitabın içinden duyduğu fısıltılar ve sanki hemen arkasında olan bir kurtun kulağına doğru gelen nefesi vardı. 

Durmadı. 

Topukları kanayana kadar koştu. 


BEDTIME STORIESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin