BOOK TWO : The Red's End.

125 19 3
                                    


Kırmızı başlıklı kız duraksadı. Etrafında kitap dışında ses eden yoktu. Bir ırmağın dibindeydi. İleride kuzgunların onu izlediğini hissediyormuşcasına bir hisse kapıldı. Yorulmuştu ve sadece biraz duraksamak istedi. Kurttan bir seste yoktu. 

Çimlerin üzerine oturdu ve kitaba dokundu. Sanki dışına ısı yayıyor gibiydi. Kapağını açtı ve sayfaları hızla çevrildi. Parmaklarının dokunduğu yerlerde ışıltılar kaybolup geri geliyordu. 

Ve kitap durdu. 

Sayfada iki tarafıda kaplayan bir resim vardı. Gözleri çevresine sabitlenmiş bir kızın resmiydi. Kıpkırmızı bir pelerini ve elinde güzel bir sepetin içinde çiçekleriyle ormanın içinde yürüyor gibiydi. 

Bu Anna'nın resmiydi.

Sayfaya dokundu.

Yalancı. Hasta. Kurban.

Ölümü yüzlerce kez elinde tatmış bir kız.

Kaçışı yok. 

İhanetinin bedelini ödeyecek.

Kitabın içinden sanki onu anlatıyormuş gibi bir ses geldi. Titreyerek sayfayı çevirdi. Kendisini görmek istemiyordu. Ama başka birisini gördü.

O'nu.

Aslanı.

Ülkesine ölümü getiren.

Sevgi dediği şeyin itaatsizliğine boyun eğmeyen.

Sırtı dönük herkesi kurşuna dizen.

Sonunda sürgün edildi uzak diyarlara.

Güvenilmeyen bir bedende buldu kendini. 

Başka bir halkı esir etti elleri.

Artık dönüşü yok tekrar o görkemi. 

Söndü artık eski kralın hükümeti. 

Anna yutkunmakta zorlandı. Duyduğu aslan kral böyle birisi olamazdı. Aslan'ın iyi bir kral olduğunu düşünmüştü.

''Anna. Buradasın demek.'' Aslanın sesi ileriden ve yakınından geldiğinde yüreği hop etti. Kitabı topladığı gibi ayağa kalktı ve aslanın karşısına geçti. ''Şu kitabı verde seni dünyana geri gönderelim.''

''Yalan söylüyorsun.''

Aslan bir süre duraksadıktan sonra iç çekti. ''Evet yalan söylüyorum. Neyse, uzatma da ver şu siktiğimin kitabını. ''

Anna faltaşı gibi açılmış gözleriyle aslana bakmaktan kendini alı koyamadı. 

''Öyle şoka uğramış gibi davranmana gerek yok güzelim. Kitapta benim masalıma baktığını biliyorum.''

''Sen bir hainsin.''

Aslan güldü. Gülümsemesi çok çirkin ve bir o kadar da soğuk duruyordu. Bir maske gibi. ''Ya tabi. Sanki sen farklısın. ''

''Farklı. O bana asla ihanet etmez. '' İkisinin muhabbetinin arasına giren kurt gayet rahat bir şekilde Anna'nın etrafında dolandı. ''Selam. Beni özledin mi?''

Anna kurta ilk defa bu kadar yakından bakıyordu. Siyah gözleri kömür kadar karanlıktı ve sırıtışı aslanınkinden bile korkutucuydu. 

''Sana da selam Wolfred. Lütfen şu lanet evinize geri döner misiniz?''

Kurt, Aslana yan gözüyle baktıktan sonra Anna'ya geri döndü. ''Dediğini duydun mu? Bizim evimiz. '' Sonra Anna'nın bir tutam saçını eline alıp incelemeye başladı. ''Seni kovalamayı özledim. Kaçışını izlemeyi. Sonra tuzaklarımdan birine yakalandığında çığlık atışını.'' Genizden gelen bir tıslamayla daha yakınına sokuldu. ''Sonra evime doğru sürüklemeyi. Yerde o bıraktığın izler var ya...Onlara büyük bir zaafım var. ''

Anna ne dediğini anlamıyordu.  Aslan ile ikisinin arasında gözlerini gezdirdi. Aslan sıkılmış gibi oflayarak beklemeye devam ediyordu. 

''Ve bunların dışında, neyden çok fazla keyif alıyorum biliyor musun?'' Kurt gözlerini Anna'nınkilere dikti. ''Bundan zevk alışını. Her seferinde, seni yakalıyorum ve sonunda bana yalvaracak kadar kendinden geçiyorsun. Ve işimiz bittiğinde, ertesi gün yine her boku unutuyorsun. '' Aslana sinirle döndü. ''Ne okuyacağını biliyorsun. Sakın tek bir kelimeyi bile atlama. Bu sefer unutmasını istemiyorum.'' Anna'nın başındaki pelerinini indirip gülümsedi. ''Hem de hiçbir şeyi. ''


Kurt ve Kız bir dünyaya aittiler. 

Kimsenin bilmediği bir dünyaya.

Kurt hiçbir şeyi unutmadı. Ne ilki ne sonu.

Ama Kız her şeyi unuttu. 

Lanetleri yüzyıllar sürdü.

Birbirlerini sevdiler.

Birbirlerinden nefret ettiler.

Ve birbirlerini defalarca öldürdüler.

Nihayetinde ebediyette bir hata oldu.

Başka bir ormanın yolu bulundu.

Kurt başka bir dünyaya düştü. 

Aslan bu dünyada büyüdü.

Yaptılar bir anlaşma.

Buldular uzlaşma.

Çağırdılar kızı başka bir karanlık ormana.

Kız kaçtı her masalın sonunda.

Kurt kovaladı hiç sıkılmadan, amansızca.

Onlar başka bir sonsuzlukta.

Başka bir ormanda.

Sonsuza dek mutlu.




Aslan elindeki kitabı kapatıp rahat bir iç çekti. ''Sonunda. Her şey bitti. '' Ağaçlara bakarak gülümsedi. ''Artık bu orman bana ait.''Ve kafasının arka tarafında sert bir şey hissetti.Sonra da yere düştü. 

Ölümü bu kadar hızlı ve zavallıca olmuştu.

Avcı elindeki baltayı ağır ağır sallarken aslanın elinden düşürdüğü kitabı kaldırdı. ''O şerefsiz ödememi yapmayı unuttu.'' Kitabı belindeki çantaya atarak yavaş adımlarla ormanın içinden bir yol aramaya başladı. 


Avcının yolu uzaktı, evet.

Ama başka hikaye çok yakındı.



BEDTIME STORIESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin