Mutlaka çoğumuz bir çok kez kandırılma duygusunu tatmışızdır. Tabi ki kandırılan kişiler kadarda kandıran kişi olacağına göre, kandıranlarında hatırı sayılır bir çoğunluğu vardır.
Kimilerimiz bu kandırma olayını çok basit bir olay olarak görüp, gülüp geçerken kimilerimiz için ise çok önemli durumdan ibarettir. Bir insan yalan ile veya hal ve hareketlerle karşıdakine kanabilir. Kandırmaca evde, okulda, iş yerinde günlük hayatımızda ufak ufak hayatımıza girer ve büyür. Tatlı yalanlar, ufak tefek şakaların yanı sıra fitnelik, ölüm, inanç meseleleri ve hatta büyük savaşlarda dahi kandırmaca oyunları kullanılır.
Lakin insan kötü veya iyi bir olaya ilk önce kendisini inandırmak zorunda olduğundan ve karşısında ki kişiyi kandırabileceği düşüncesine iyice kapılıp o noktaya odaklandığında kendi kendisini kandırdığının farkına bile varmaz. Daha savunduğu fikri anlamadan, araştırmadan yanlış da olsa kendisi inandığı öyle sandığı için karşısında ki insanlara da yansıtması o şekilde olacaktır. Bu kişi ufak bir iş yerindeki biri olabileceği gibi, dünyanın en güçlü devletinin başkanı da olabilir. Sırf kendisi savunduğu bir fikir uğrunda milyonlarca kişiyi de peşinden sürükler ve belki de kandırılan kişiler o kişiye inandıkları, kandıkları için ülkelerini, ailelerini, bütün her şeylerini kaybederler ve o kişi kandıran kişi en kolay kandırdığı en ilk kandırdığı kişinin kendisi olduğunu beklide hayatı boyunca öğrenemeyecektir. 2007
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEMELER #wattsy2017
SpiritualBazı zamanlar zindan gibi bir gönlü açmak için tek anahtardır, tatlı bir tebessüm. Some times it's the only key to opening a dungeon-like heart, a sweet smile.