Sanatçı Ruhu

155 42 1
                                    


SANATÇI RUHU

“Kocaman gönül ormanında gezinen ak kanatlı bir ahu,
  Düşünceleri bazen koşturur bazen uçurur sanatçı ruhu”

“Belki çocukken veya hayatın herhangi bir merhalesinde, insana aniden bir yetenek gelir ve onu sanatçı yapar.”

Acaba bu denli kolay mıdır sanatçı olmak. İnsan isteyip te sanatçı olabilir mi? Elbette sanatçı sanatını isteyerek arzulayarak severek yapar. Lakin asıl önemli olan sanat kabiliyetinin temel taşlarının nereden geldiğidir. İnsan ben sanatçı olacağım diyerek sanatçı elbette olamaz. Bir yeteneğe ilgi duyduğu için kendini zorlamak kişiyi o yolda sadece birkaç adım ileriye veya belli bir yere kadar getirip orada bırakır ve oradan daha ileriye gitmek mümkün değildir.

Birey herhangi bir sanat dalı ile uğraşıp yıllarını vererek binlerce eser çıkarsa dahi, o kişide sanat ruhu eksik ise eğer, dünyaca ünlü bir sanatçı olduğunu sandığımız kişi aslında bir aldatma ve yanıltma ustası olabilir. Ürettiklerine iyice bakılacak olursa eğer bu durum anlaşılacaktır. Lakin kişi kendisini dahi kandırmakta ise ve kendini büyük bir sanatçı olarak görüyorsa yapılacak tek şey zamandır.

Tarihte yaşamış eserleri günümüze kadar gelmiş veya gelememiş büyük sanatçılar, sanatı kendileri istememiş, aksine sanat onları tercih ederek onlarla bütünleşmiştir. Sanat ruhu yalın bir insanı farklı bir boyuta sokup orada ilerleterek dünyaya ve her şeye başka bir gözle bakmasını öğretir. Bir eserin yapım aşamasında kişi o sanat ruhunun çizdiği yoldan ilerler ve eseri gelecek nesillere bırakır.

Lakin sanat ruhu istediği bir vakitte sanatçıdan ayrılarak başka bir kişiye geçebilir. Bırakılan kişi ise o güne kadar büyük bir zevkle uğraştığı sanat dalından soğumaya başlar veya o andan itibaren yaptığı eserler sanat niteliği taşımaktan ziyade saçma sapan olmaya başlar. Lakin herkes önce ki eserlerinden yola çıkarak o kişinin yaptıklarından sanat aramaktadırlar. Ancak gerçekten üst derecede sanatı inceleyebilen kişiler eserin sanat taşıyıp taşımadığını görebilirler.

Bir sanatçı hayatını kaybettiğinde  de sanat ruhu serbest kalır ve kendi yapısına uygun bir karakter aramaya başlar. Seçimi yapacağı kişinin hal ve hareketlerini, akıl yapısını uygunluğunu tartarak kendisine uygun olup olmadığını ölçer. Ta ki kendisine uygun bir kişi bulana kadar arayış içinde olur. Kendisine uygun bir kişi bulduğunda onun bir parçası olur ve o kişinin kendisini keşfetmesini bekler.

Bir çok sanat ruhu art arda veya aynı anda bir kişide toplanabilir ve çoğu sanat dalı bir bir yerleştiği bireyleri bırakarak en uygun kişiyi seçebilirler. Bu durumda o kişi birçok sanat ruhunu bünyesinde topladığından o asrın hatta o bin yılın en mükemmel sanatçısı yapabilir. Kişi o bin yılın en iyi sanatçısı olduğundan elini attığı her sanat dalında çok güzel eserler çıkarır. O kişi uyumlu kişidir ve sanat onunla bütünleşmiştir. Artık o sanat, sanat ise o olmuştur.

İnsan öldüğünde nasıl bedeni toprağa karışıp ta bir çiçeğin, bir ağacın köklerinde,  dallarında, meyvelerinde yaşıyorsa, sanatçıda yaptığı eserlerde bir hayatı ölümsüzleşmiştir. Sanat ruhunun da yeni bir mesken bulma zamanı artık gelmiştir.

DENEMELER #wattsy2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin