Normalden biraz daha geç geldi biliyorum ama nedense hiç aklıma bir şey gelmiyordu. Sıfır böyle yani! Bir ara kitabı silip hesabı kapatmak ve sonra da okul bitene kadar uyumak falan geldi aklıma fakat yemedi. Oof, of. Özür dilerim şu saçma bölümler için. İnsanın morali bozuk olunca, neşeli bir şeyler yazası gelmiyor. Neyse görüşürüz.
Bölüm şarkısı: Katy Perry - The One That Got Away
"Çocukluk arkadaşın mı?" Diyor Alper, Nisan'a gülümserken. Nisan başını sallıyor, fakat tereddüt ederek bunu yaptığını her halinden anlıyorum. Anlamam mı ben!
"Kanka, sevgili yaptığını söylememiştin," diyorum imalı imalı gülümserken, devam ediyorum cümleme, "yakışıyorsunuz! Hayırlı olsun."
Nisan bana öldürücü bakışlar fırlatırken hemen Alper'in kolundan çıkıyor ve bana doğru yürüyor. "Ya, biz seninle şey konuşacaktık."
"Ne konuşacaktık?"
Alper'e dönüyor ve yapmacık bir şekilde gülümsüyor. "Şeyy, gel söyleyeyim. Biz geliriz şimdi."
Ben alayla gülerken, Berkay bana alttan alttan bakıp gülüyor. Şerefsiz, göstereceğim ben ona bunlar gidince.
Nisan beni ağaçlara doğru çekiyor ve sıktığı kolumu hızla iğrenç bir şeye dokunmuş gibi bırakıyor.
"Benden bu kadar mı nefret ediyorsun ya?" Diyorum ona bir şey hatırlatmak istermiş gibi (bkz:7.Bölüm) imalı bakarken.
"Saçmalama be! Ne nefret edecekmişim ben senden?" Diyor kaşlarını çatıp bana bakarken.
Başımı sallıyorum ve ona biraz daha yaklaşıyorum. "Neden geldin sen? İyiydi buralar böyle, bir cadı olmadan."
"Haa, sensin cadı!" Diyor koluma yumruğunu geçirirken.
"Hadi güzelim, git sevgilin bekliyor." Diyorum ve Alper'i gösteriyorum gözlerimle. O ise koluma bir yumruk daha atıyor.
"Bak, Deniz. Arkadaş olabiliriz değil mi? Yani.." diyor ve ben de sözünü kesiyorum.
"Aynen, şimdi git başımdan." Diyerek arkamı dönüp hızlı hızlı alt geçidin merdivenlerini inip eve doğru yürüyorum.
***
'' Ben mesela, uçarım mesela, yerlere göklere sığamıyorum, ben ben mesela, uçarım mesela, yine de senden kopamıyorum''
Gözlerimi telefonumun zil sesine açarken sinirli sinirli yatağımdan kalkıyorum ve telefonumu alıp açıyorum. Bitchboy Berko arıyor, yani telefonda öyle kayıtlı.
"Ne lan?"
"Kuğu adam, hayırdır, neden gittin?" Diyor bir yandan gülerken.
"Uykum vardı, neredesin?"
"Busenur, ben ve biricik sevgilin İrem seni kapıda bekliyoruz."
Gözlerimi deviriyorum, "Ne işiniz var ya? Gelmiyom, siktirin gidin."
"Sevgilin burada diyorum Deniz." Diyor sinirli sinirli.
Tekrar gözlerimi deviriyorum, "Ee, napak ölek mi?" diyorum ve bir yandan da dünden kalma cipsleri ağzıma tıkmamla tükürüyorum. Annem buraları görürse ebeme atlar, düşüncesiyle de masanın üzerinden mendil alıp silmeye başlıyorum.
"Çıkmasaydın o zaman!"
"Neden çıktığımı biliyorsun, ve bunda da bayağı başarılı olduk." Diyorum derin bir nefes verip yerden kalkarken. Mendili çöpe atıyorum ve daha sonra annemin sesini duyuyorum.
"Deniz, arkadaşların burada!"
"Ne şerefsizsin lan." Diyorum sinirle ve o pis pis gülerken telefonumu kapatıp aşağı iniyorum.
"Tamam anne, tamam!"
Annemse bir şey demiyor ve televizyon izlemeye devam ediyor. Dışarı çıktığımda Berkay, İrem ve Busenur beni beklemekten ağaç olmuşlar gibi bakıyorlar.
Busenur saçlarını tepeden toplamış ve mavi bir elbise giymiş. İrem ise kot şortunun üstüne Los Angeles yazan tişörtünü giyip, saçlarını salmış.
"Neden bu saatte geldiniz ki?" Diyorum sinirli çıkan sesime aldırmadan.
"Seni özledim!" Diyor İrem bana doğru gelip sarılırken. Ve ardından da bok gibi bir şans ile Nisancık ile Alpercik giriyor. Yav sabah sabah, olmuyor hiç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisan Kızı
Novela JuvenilBeni her zaman bıkmadan, usanmadan dinleyen anneme... O Deniz. Deniz Demirsu. Sıradan ve normal bir hayatı var, ama hayatındaki tek kusuru ilkokuldan beri tanıdığı kendinden bir yaş küçük arkadaşı olan Nisan'ın ona fazlasıyla aşık olması. O, ne kada...