#2#

603 71 64
                                    

السلام عليكم ورحمة الله وبركاته ♥

Yanaklarım elbisemin 50 tonu olmuştu. Herkes bana bakıyor, yaşlı teyzeler kirpiklerimin dibine kadar beni süzüyor, gelinin arkasında bekleyen bir sürü genç kız da haset bir şekilde bana bakıyordu.

Yo, yo, yo!

Hayır.

Lütfen bana gelin çiçeğini tuttuğum için evlenmem gerektiğini söylemeyin!

Annem yanıma binbir çeşit sırıtmaların içinden türünü belirleyemeyeceğim bir şekilde sırıtarak geldi, havaya girmiş olduğu, kulağımın içine ağzını yaklaştırıp fısıldamasından belliydi:

"Firdevs, hayurlu olsin uşağum."

"Ya anne, tövbeler tövbesii. Napıyosun yaa koskoca kadına yakışıyo mu hiç?"

Çiçeği ablamın kucağına tutuşturuverdim. Bana çevrilmiş olan yüzlerce pis ve haset bakışlı gözlerin eşliğinde düğün salonundan, pardon 'aşırı süslü düğün salonundan' koşarak çıkmaya çalışırken, topuklu ayakkabı engeline uğramış olmam, Sünger Bob'un kız olduğunu duyduğumdan sonraki üzüntümden daha da beterdi.

Topuklu ayakkabılarımı çıkarıp elime aldıktan sonra, geç kalmanın verdiği fırsat ile üzerimden daha çıkaramadığım feraceyle ve çantamdan çıkarıp ayağıma giydiğim siyah converselerim ile düğün salonundan koşarak çıktım.

Kapıda arkama dönüp baktığımda bir yığın akraba topluluğundan olan genç kızın arkamdan koşmuş olduğunu görünce tabana kuvvet daha da bi' hızlandım.

Önüme çıkan taksiye el uzattım-aynı filmlerdeki gibi- ve taksiyi durdurdum. Taksiye binince şoföre "abicim öndeki arabayı takip et"demeyi aklımdan geçirince bir sırıttım ve taksi şöforünün değişik bakışlarını mıknatıs gibi üstüme çektikten sonra gideceğim yeri tarif ettim.

Arabada telefonumu elime aldığımda bir sürü cevapsız çağrıyı görmem üzere, telefonumu kapattım. Eve vardığımızda anahtarımın olmadığını fark etmek gibi lanet olası bir olaya rastlamamak için daha apartmanın kapısında çantamı kontrol ettim.

'Çok şükür' anahtarımı yanıma almışım. Üstünde bir sürü elektronik gitar olan anahtarımla kapıyı bir çırpıda açtım ve feracemi çıkartıp askılığa astım. İşte yanınızda anahtar taşımak, böyle bir avantaj. Üstümdeki iğneleri çıkartıp aynanın önündeki iğneliğe koydum. Elbiseyi, şalı ve çantamdan çıkarttığım ayakkabıyı da yatağın üstüne fırlattım ve ponçik pijama takımlarımdan bir tanesini -tabii ki de pandalı -seçip üstüme geçirdim ve üşengeçliğin en büyük temel esasını yerine getirdim.

Ne mi? Tabiiki de yatağa doğru 3 adım falan atmak yerine yatağa yüzüstü bir uçuş vee ohh. İnsanın evi gibisi yok. Peh! Evlenmek de neymiş bee!!!

Bir kaç dakika orda öylece kaldım. Üşengeçlik midir, rahatlamak mıdır bilmiyorum ama oradan kalkmak istemiyordum. Kapıdan gelen anahtar sesleri benim ordan doğrulmama yetti de arttı. Kalkıp nereye saklanacağımı düşündüğüm halde beni her yerde bulabilen Lamia Hatun düşüncesi daha ağır bastı ve kalkıp yorganın altına girdim.

Odamın 'çat'diye açılan kapısı eşliğinde annemin ve ablamdan gelen 'rezil olma duygusu','komedi duygusu' ve 'heyecan duygusunun' harmanladığı seslerle annem ve ablam bana bakarak önce kızdılar, sonra şaşırdılar ve sonra da güldüler.

"A benim salak kizum, sen evlenmekten mi korkiyursun? De bakalum bağa"

"Yoo ben hurafelere inanmam kii"

Yalandan bir şekilde sırıttım ve saçma sapan bir şekilde el kol hareketleri yapmaya başladı.

"Oyy benim kizum gelun çiçeğunu tutmişş, evleneceemuş da"

"Pandalı pijamamdan sadece bir hurafe uğruna ayrılmak istemiyorum anne, üşengeç bir metalciyken, evinin kadını olmak da ne ya hu? "

Annemin acil servis ablama atmış olduğu 547 numaralı bakış ile ablam hemen devreye girdi:

"Ama kuzumm, gelin çiçeğini tutan evlenmek zorundaa"

"Tövbe Yarabbim yaa! Ya hu siz müslüman değil misiniz?"

İkisinden de aynı anda hatim sesleri yükselmeye başladı.

"Ee dinde hurafe var mı? Yok. O zaman evlenmiyorum."

"Kizum düğün sahibune ayıp yaa"

"Ya ne saçma sapan şeyler bunlar yaa çıkın odamdan dışarı çabuk!"

Eve kendi anahtarıyla girip huylarını benden alan canım kardeşim imdadıma yetişti. Galiba Ekber'in kaynayan kanından bu sefer faydalanacaktım.

"Ablaa, n'oluyo burdaa?"

"Ablacım beni zorla evlendirmeye çalışıyolar."

Ekber'in sanki bulldog sahibiymişim de onu onların üstğne salmışımcasına olan bakışı, ona olan hayranlığımı on kat daha arttırdı.

"Anne manyak mısınız siz ya? Kız ister evlenir, ister evlenmez."

"Sus len sen karişma eşşeğun sipasii"

Annemin Ekber'e olan eli maşalı davranışı üzerine Ekber, ellerini teslim olmuş gibi kaldırdı ve duvara sürünerek odanın kapısından çıkıp kendi odasına kaçtı. Süper ya, harika!

Tek başıma kalmıştım yine. Kendimi 9 yaşına bir türlü giremeyen Cedric değişiği gibi hissettikten sonra yatağıma sırtüstü kendimi bıraktım. Ablam ve annem umurumda değildi, annemin o cümlesine kadar..

"Firdevs, ben oni buni bilmem. Kalk giyun akşama görücü geliyu da!"

Bir bölümün daha sonuna geldik ♥
Beğeni ve eleştirilerinizi belirtmeyi unutmayın..

#ENGÜZELEEMANETSİNİZ ⊙

•Bayan Tiryaki• Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin