Multimedya: Meyra Aksoy
Merhabalar bu benim İkinci deneyimim. İlki çok fazla acemice yazıldığı için yayımdan kaldırdım. İnşallah bu ilki kadar acemice olmaz ve sevilir.Sizleri seviyorum.
Nefes nefese gözlerimi açtım. Yine nefesim kesilerek uyanmıştım Küçüklüğümden beri hep olurdu.. Nedenini bende bilmiyorum. Doktora gitmeye gerek duymamıştım. Önemsememiştim belki de. Babam bile umursamıyorken beni, benim umursamam çok ironi olurdu. Küçüklüğümden beri gün yüzü görmemiştim diyebilirim. Öyleydi de zaten. Annem beni doğururken ölmüş. Babam da bil hassa bu yüzden beni sevmiyor. Ben öldürmüşüm annemi. Bu konuda haklı da zaten. Annemi ben öldürdüm. Keşke ben ölü doğsaymışım da annem hayatta olsaymış. Ama maalesef hiç bir şey istediğimiz gibi olmuyor. Barbie bebeklerim, şirin şirin oyuncaklarım, evcilik malzemelerim hiç biri olmadı. Ben hep arkadaşlarımın oyuncaklarını oynardım. Eve girmek istemezdim çoğunlukla. Çünkü eve girip babamın bana dayak atmasını istemezdim. İçmediği sürece sorun yoktu. Ama içtiği zaman öyle bir döverdi ki kemiklerimin gerçekten kırıldığını hissederdim. Ayrıca babam her dövdüğünde kriz geçirirdim. Nefesim kesilirdi ve bir süre nefes alamazdım. Ama şu sıralar eskisi gibi kötü bir nefes sorunum yok.
Bu arada ben Meyra AKSOY. 18 yaşındayım ve lise son sınıf öğrencisiyim. Biz orta gelirli bir aileyiz. Babamın çalıştığını hatırlamıyorum ama bu değirmenin suyu nereden geliyor hiçbir fikrim yok. Yataktan kalkıp tuvalete gittim ve elimi yüzümü yıkayıp odama geri döndüm. Biz öyle zengin olmadığımız için ortak tuvaletimiz vardı. Maalesef kendime ait banyom ve tuvaletim yoktu. Giysi dolabımdan okul formamı alıp giydim. Özel okullarda ki gibi serbest giyinebilmeyi bende çok isterdim. Ama maalesef bizim okulun bazı kuralları vardı. Makyaj yapmam gerekirse öyle çok abartmadan yüzümü renklendirip doğal dalgalı olan turuncu saçlarımı taradım.
Aşağıya inip salona girdiğimde yine ve yine babamın sızmış olduğunu gördüm. Artık bu gibi durumlara alışıktım. Daha fazla bakmadan evden çıktım. Okula yürüyerek gidecektim. Sanki takip ediliyormuş hissine kapıldım. Arkama baktığımda kimse yoktu. Herhalde benim yanılmam diyerek es geçtim. Ama o his hala devam ediyordu. Okula gidene kadar sürekli arkama bakıp bakıp durmuştum. Yoksa bu korku beni bitirecekti. Kimsenin takip etmediğine kanaat getirerek okula girdim.Okula girdiğimde Cemre ve Ceylan'ın beni beklediğini gördüm. Cemre ve Ceylan bu hayattaki en değerlilerim. Küçüklük arkadaşlarım aynı zamanda. Şimdiye kadar hep yanımda oldular. Üçümüz her zaman birbirimizi koruduk. Ha birde Utku var. Fakat Utku 24 yaşında... O da bizimle birlikte büyüdü sayılır. Tabi biz 12-13 yaşlarındayken o 19 yaşındaydı. Ama bize her zaman abilik yaptı. Cemre haricinde tabi ki. Cemre ile Utku sevgililer. Arada ki yaş farkına aldanmadan sadece aşklarını yaşıyorlar ve bu o kadar imrenilesi bir şey ki. İnsan onlar gibi olmak istiyor. Bütün bunları düşünmeyi bırakıp kızların yanına yürümeye başladım.
"Günaydın." dedim yorgun sesim ile. Kızlar benim aksime çok enerjik ve neşeliydiler.
Cemre, "Günaydın."
Ceylan, "Günaydın."
Onların bu hallerine gülümsedim. Ama Ceylan ve ben sapız. Bir sevgilimiz yok. Halimden de memnunum. Fakat aynı şeyi Ceylan için söyleyemeyeceğim. Çünkü manitam yok diye ağlanıyor da kendisi.
Cemre, "Nerede kaldın?" diye sordu.
"Yürüyerek gelmek istedim." diyerek esnedim. Hem çok uykum vardı hem de çok yorgundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESARET
Teen FictionKızın suçu adamın ilgisini çekip kendine aşık etmesiydi. Ama bunu yaparken ne adamın farkındaydı, ne de başına bela aldığının. Adam için yaş önemli değildi. Ne olursa olsun MEYRA onun kadını olucaktı. MEYRA AKSOY artık MEYRA BATUR olucaktı. Onu gö...