ESARET

Ufak kesit

Bulut "Balayına hazır mısın?" diye sorup sessizliği böldüğünde kapattığım gözlerimi açtım. Balayı mı dedi o? Yüzümde bir gülümsemeyle hızla ona döndüm.

 "Balayı mı yapacağız?" diye sordum bende heyecanla. Gülerek kafa salladı.

Bulut "Tabi ki yapacağız. Sade bir nikahla oldu bitti ye getiremem. Elbette şaşalı bir düğünümüz olacak ama şimdi değil. Şu Aras pezevenginden ne zaman kurtuluruz? Ne zaman tahtalı köyü boylar? O zaman yapacağız. Zaten gebermesi yakın. Kendi ellerimle geberteceğim onu." dediğinde içimi bir endişe kapladı. O kadar ciddi ve bir o kadar korkunç bir sesle söylemişti ki ürkmüştüm. Onun böyle şeylere bulaşmasını istemiyordum. Aras'ı kendi haline bırakmak istiyordum. Zaten bulamayacaktı bizi. Şimdiye kadar bulamadıysa zaten daha bulamazdı. Hem Bulut vardı. Bulut beni korur. Ama ya Bulut'a zarar gelirse. O zaman ben ne yaparım? Böyle şeyleri hemen kafamdan atmam gerek. Korkuyla bir yere de varılmıyor.

 "O düşünceyi hemen aklından atıyorsun. Kimseyi öldürmüyorsun Bulut, ciddiyim. Bulut artık mutlu olacağız. Aras bizi bulamayacak. Şimdiye kadar bulamadı zaten. Burada olduğumuz kimin aklına gelir ki? Artık sadece Aras'ı da değil, hiç bir Allah'ın kulunu öldürmüyorsun. O işlerden de uzak duruyorsun. Anlaştık mı?" diye sorduğumda yüzünü bana çevirdi.

Bulut "Ben zaten artık o işlere bulaşmıyorum. Ama aynı şey değil. Aras pezevengi ölmezse kim bilir neler yapacak? Bulamayacak değil, eninde sonunda bulacak. Ya o beni öldürecek, ya da ben onu. Başka çıkı yolu yok anlamıyor musun? Seni vermem, seni asla ama asla ona vermem. Bunun için ölmem lazım. Bu da mümkün değil." diyerek güldü. Ama ben gülünecek bir şey görmüyordum. Bu adam beni öldürecek.

"Bulut sabrım taşmak üzere. Bir de gülüyorsun ya." diyerek sırtımı dönüp yattım. Kollarını yavaşça belime doladı. Boynumu yumuşak bir biçimde öptüğünde titredim.

Merabalar arkadaşlar. Yeni bölümü yazmaya başladım. Yakında gelir diye tahmin ediyorum. Sadece ufak ta olsa içinizin rahatlaması için bir kesit attım. Sizleri seviyorum ve kocaman öpüyorum.