Bölüm 16
Bölüm şarkısı: Haunted-Taylor Swift
————————————————
"Geri dönme, şimdi kötüyüm..."
Odamda, dört duvarın arasında, onun arayıp özür dilemesini umarak oturuyordum. Sırtımı duvara yaslamıştım ve ayaklarımı ise önüme uzatmış, gözlerimi ise kapatmıştım. Bu bekleyiş, asla aramayacağını bildiğim halde, kendimi acımasızca kandırmakla eş değerdi...
O, söylememesi gereken sözler kullandığından beri, kalbim sanki bir saat misali tekliyor, ve gözlerim de ona eşlik ederek gözyaşı damlalarını tenimle buluşturuyordu...
Vücudum bile artık direnmeyi bırakmıştı...
Neredeydi o, eski Taylor yok artık diyen ben? Belki de o sözler sadece kendime gaz verme çabasıydı ve aslında kendimi kandırıyordum...
Onun eskiden benim dudaklarımı öpen koyu pembe dudaklarından çıkan duygusuz ya da durun, alaycı kelimeler, benim kalbimi binbir parçaya ayırmaya yetmiş, gözyaşlarımın gün yüzüne çıkmasına sebep olmuştu.
"Sen ve ben kırılgan bir hatta yürüyoruz..."
Ağlamak hiçbir şeye de yaramıyordu.
Tek içimi dökmeme yardımcı oluyordu fakat aynı anda strese sokarak başımın ağrımasına neden oluyordu. Yani ağlamak bile karşılıksız iyilik yapmıyordu.
Bu elbette daha da kötü bir durumdu. Sonuçta ağlayarak manevi acımızı hafifletmeye çalışarak, aslında fiziksel acımızı yaratıyorduk. Bu çok...saçmaydı?
Aslında bilmem gerekirdi, ağlamak hiçbir şeye çözüm değildi. Sonuçta ben ağlayınca birkaç gün öncesine gidecek ve onun sözlerini söylememesini sağlayamayacaktım. Kalbimin acısı da pek hafiflemiyordu. Yani her türlü acı çekeceksem, ne diye ağlayayım ki? Bu yüzden ağlamıyordum. Çünkü hiçbir boka yaramıyordu.
Sadece gözlerimi kapatmış, öylece siyah boşluğa bakıyordum. Gözlerimi açsam yine karanlığa bakacaktım, sonuçta saat akşam ondu ve ben ışıkları açmamıştım... Sadece, sessizliğe kendimi bırakmıştım.
Ama yine de, şimdi özür dilemek için arayan Harry yüzünden telefon zilinin çalması da fena olmazdı...
Elim telefona gitti ve rehberden Abigail'i buldum. Onu aramak iistiyordum onunla konuşmak ve içimi dökmek...Ama sonra vazgeçtim. Gigi'yi aramaya karar verdim. Abigail meşgul bir kızdı. Hah.
"Alo, Gigi?"
"Ah, Taylor! Aramana sevindim. Tam da aklımdan sen geçiyordun."
Gülümsedim. Eh, en azından birileri beni düşünüyordu...
"Uhm...Konuşma ihtiyacı hissettim..."
"Pekala, yarım saat sonra Bluebird Cafe'de buluşalım."
Telefonu kapattık. Kendimi odadan çıkarmalıydım. Bu kadar zayıf olamazdım...
Harry Styles
Aptal, aptal, aptal...
Benim aptal kafam.
Ya da Taylor'ın dediği gibi, Mankafa ben!
Hayır, ne vardı yani şu kesilesi dilimi tutsam?
Onu kırmasam, onunla tam küçük bir umut belki barışabilecekken, yine her şeyi berbat etmesem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouble Ψ Wildest Dreams //DÜZENLENİYOR
FanfictionHer şey lisede başladı ve uzun bir zamanda da peşini bırakmadı.