Bölüm 29: Lie
Bölüm şarkısı:
—Eminem- Lose Yourself
—James Young- Moondust (bayılıyorum bu şarkıya ♡)☁☁☁ Taylor'dan...
Dün gece yağan yağmurun izleri olan kaldırımda yürürken etrafıma temkinli bakışlar atmadan yapamıyordum. Her an sanki biri karşıma çıkacak ve beni kaçıracakmış gibi ya da her an etrafımda flaşlar patlatacak ve biri beni takip edecekmiş gibi hissediyordum ve bu yüzden her ağaç arkasına, ara sokağa ve daha tahmin edip edemeyeceğiniz bir çok yere bakıyordum.
Çok mu abartıyordum bilmiyorum fakat korkum o kadar çoktu ki, havanın güneşli olmadığını bile bile güneş gözlüğü ve şapka takmıştım. Hiç makyaj yapmamıştım üstüne üstlük ve gerçekten de daha bir hafta önce daha normal olan hayatımı özlemiştim.
Şirketin kapısından girerken bana atılan garip bakışları önemsemiyordum ve hızlı hızlı sekreterin yanına doğru yürüyordum. Yanına ulaştığımda ise soluk soluğa sordum:
"Harry Styles odasında mı?"
"Evet."
Derin bir nefes alarak bir soru daha sordum. "Peki Edgar şirkete geldi mi?"
Bana garipçe bakarak "Hayır," dedi, "Ama sen bana bunları neden soruyorsun?"
"Bu seni ilgilendirmez bence," diyerek isim kartından adına baktım ve ekledim, "Michael."
Cevap vermesine müsaade etmeden arkamı dönüp Harry'nin odasına doğru adımlamaya başladım. Kapısının önünde durup kapıyı tıklattım ve gir komutunu vermesini bekledim. Kısa bir süre sonra gir dediğini duyunca kapıyı açıp içeri girdim. Kapıyı kapatırken ellerimin titremesine engel olamıyordum.
"Hoşgeldin Taylor. Ben de seni bekliyordum."
"Hoşbulduk." Diye mırıldanırken çoktan kendimi herhangi bir koltuğa atmıştım.
"Gelirken bir sorun yaşamamışsındır umarım?"
"Yok, yaşamadım."
Başını salladı. Ona bakıp nereden başlamam gerektiğini düşünürken gözlerinde yavaş yavaş kaybolduğumu hissettim. Sanki yeşil gözleri bir ormandı ve beni o ormanda kaybolmaya davet ediyordu. Ona çok yakındım fakat aynı zamanda uzaktım da. Hem ormanın içinde hem de kilometrelerce uzağındaki bir kasabadaydım. Bu acı vericiydi...
"Bir şeyler içmek ister misin?"
"Su olabilir." Dedim.
"Garip kombin." Derken güneş gözlüğüme ve şapkama bakıyor ve gülüyordu.
"Böyle giyinmeye mecbur hissettim." Dediğimde anlayışla gülümsedi ve kendi 'makam' koltuğundan kalkıp karşımdakini koltuğa oturdu.
"Taylor, biraz hızlı anlatman gerekecek yaşadıklarını. On beş dakika sonra bir toplantım var maalesef. Senin için sorun olur mu?"
"Yok, olmaz tabi ki. Ben o zaman başlayayım anlatmaya?"
Başını salladı.
"Dün Selena bize geldi. Onunla biraz konuştuktan sonra onu geçirdim ve ardından arkamı döndüğümde, salonun penceresinden gördüğüm kadarıyla siyahlar içinde bir adam çitlerden atladı. Ama onun öncesinde bir flaş sesi duydum ve o parlaklığı gördüm. Korkmuştum. İlk iş seni arayacaktım aslında ama Carla ve Ross geldi sonra. Akşam odama çekildiğimde de seni aradım işte."
"Evde bir sorun yarattı mı küçük kaçamağımız?" Dediğinde dudağımı ısırarak düşündüm, bu bizim küçük kaçamağımızdı, öyle değil mi? Bu benim durumumda biri için -yani sonuçta bir sevgilim var- yanlış olmalıyken, bana hiç ama hiç yanlış gelmiyordu. Tam tersine sanki benim hayatımın bir rutiniymiş gibi geliyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/82556670-288-k878048.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouble Ψ Wildest Dreams //DÜZENLENİYOR
FanfictionHer şey lisede başladı ve uzun bir zamanda da peşini bırakmadı.