"Çirkin, bilmiş, ukala ve asosyal."

216 15 0
                                    

Amy'nin evindeydim. Onunla her hafta buluşurdum. Kendisi benim en yakın arkadaşımdı. 11 yaşındaydı, yani benden 4 yaş daha büyüktü. Ama küçük büyük ayırmadan herkesle eğlenebilen, hareketli, neşeli, şirin bir kişiliğe sahipti. Son zamanlarda ise biraz farklı davranıyordu.

               Odası çok büyük değildi. Maddi durumu iyi olmayan bir ailenin kızıydı kendisi. Dolayısıyla kaldığı ev daha küçük ve eskiydi. Yatağı camın kenarındaydı. Kapının girişinde solda bir dolap ve bitişiğinde küçük bir çalışma masası vardı. Ve hepsi ahşaptan yapılmaydı. Yatağına mavi bir yatak örtüsü serilmişti. Üzerinde en son doğum gününde ona aldığım ayıcığı duruyordu. Duvarlar ise kirli beyaz renginde boyanmıştı. Onun evine her geldiğimde bir insanın kişiliği ile zevklerinin nasıl bu kadar farklı olabileceğini düşünüyordum. Odası onun kişiliğinin aksine aşırı olgun ve sadeydi.

               Sanırım artık benim gitmem gerek dedim. Ayağa kalkıp kapıya yöneldim. O da beni takip eti. Ve dışarı çıkıp asansöre bindik. Aynadan üzerinde şeker yiyen bir kızın resminin bulunduğu yarım kollu elbisemi ve iki yandan ayrılmış altın rengi saçlarımı incelerken "İçimde bir his var, korkuyorum." Dedim. Yüzüme bakıp gülümsedi.

"Senin karanlıktan korktuğunu ikimiz de biliyoruz. Ondan dolayı olmalı endişelenme." Dedi üzerindeki mini eteğini çekiştirerek.

"Olabilir. Ama ben yine de korkuyorum." Dedim. Cevabı bana yetersiz gelmişti. Asansörden indim ve giriş kapısına yöneldim. Kapıya varınca durup dışarı baktım. Babam beni buradan saat 8'de almaya gelecekti. Amy yanıma yaklaşıp,

"Baban gelmemiş mi?" Dedi.

"Hayır. 8' de geleceğini söylemişti. Birazdan gelir. Ama geç kalmaz umarım."

 "Hıh. Bu kadar dakik olma. Emin ol sen de zamanında yetişme konusunda problemler yaşayacaksın. Bu normal bir şey. Kimse mükemmel değil. Baban seni bir kere de gecikerek karşılasa dünyanın sonu gelmez." Dedi. Bunu söylerken duvara yaslanmıştı. Bense kapının camından dışarıyı izliyordum.

"Hem ayrıca..." Diye sözüne devam edecekti ki telefonu çalmaya başladı. "Bir saniye bunu cidden yanıtlamam lazım. Lucy arıyor. Biliyorsun popüler olmam için onunla aramı iyi tutmam gerek. Daha fazla bu hayata devam etmek istemiyorum. Beni bir tek çöpe sokmadıkları kaldı. Bunu da yapmalarına izin vermeyeceğim. Kendimden küçüklerle takılıyorum diye beni çok aşağıladılar. Ama ben bunun çözümünü buldum. Lucy ve birkaç arkadaşlarıyla takılarak popüler olacağım ve beni ezenleri ezeceğim." Dedi. Sesi hem intikam alma isteğiyle dolu hem de heyecanlıydı. Bense sadece "Sorun değil." dedim. Gülümsedi ve telefonu açıp dedikodu yapmaya başladı. Sanırım Amy'i zor duruma sokuyordum. Belki de onunla daha fazla arkadaşlık yapmamalıydım. Bu onun için daha iyi olurdu. Kendi yaşıtlarımla takılıp hamurla oynamalıydım. Her ne kadar bu tarz şeyleri yapmayı 5 yaşımdayken bırakmış olsam da bir seferliğine başkalarına yararım dokunabilirdi.

Başımı kapının camına yasladım. Sanırım ben de dışlanıyordum. Eğer dışlanmasaydım Amy dışında yaşıtım birçok arkadaşım olurdu. Ama yoktu. İlginçti, bunu yeni fark etmiştim. Kendimi daha önce hiç Chris ve ya Haley gibi görmemiştim. Şimdi onları daha iyi anlıyordum. Yine de... Durdum ve Amy'nin konuşmasını dinlemeye başladım.

"Ne saçmalıyorsun. Verdiğin parti müthişti. Eve dönünce ağzımın sigara ve ya alkol kokmasından çok korktum. Bırak alkol kullanmamı partiye gittiğimden bile haberleri yoktu. Tabi ki de yalan söyledim. Onlara Birkaç günlüğüne Silvia'nın evinde kalacağımı söyledim." Dedi ve söylediklerini duyuyor muyum diye bana baktı. Gözlerimi kaçırdım. Biraz daha kısık bir sesle "Silvia mı? 7 yaşında. Evet, biraz fazla zeki bir kız. Aslında onunla arkadaşlık yapmayı ben de istemiyorum ama hem kıza acıyorum hem de onu bir sürü yalan için kullanıyorum. Evet. Mesela partine gelirken öyle söyledim. Kamp a gittiğimizde ve ya erkek arkadaşlarımla buluşurken hep Silviayla parka gideceğimizi söylüyorum. Yani onu kullanıyorum. Daha önce hiç yakalanmadım. Sadece bir keresinde annem bize yiyecek bir şeyler getirmek için parka gelmiş. Bizi bulamayınca da şüphelenmiş. Ama ona Silvia'nın dondurma istediğini ve güzel bir dondurma yemek için arka sokaktaki dondurmacıya gittiğimizi söyledim. Hayır, bu zekâsına rağmen bunları fark edemedi. Bunu çoktan tahmin etmiş olması gerekirdi. Aslında onunla geçirdiğim onca zamandan sonra onun sadece kendini zeki zanneden bir ukaladan başkasın olmadığını anladım. Çirkin, bilmiş, ukala ve asosyal. Aslında inek de denebilir. Ne? Barker mi arıyor? Tamam görüşürüz. Sonra ara beni." Diye konuşmasını bitirdikten sonra telefonu kapattı. 

Ruh DüğümleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin