BÖLÜM 2: "AYNA"

335 22 1
                                    

          Rüzgâr saçlarımı savuruyor, ayaz yüzümü kavuruyor ve bedenim tüm bu olumsuz hava şartlarına meydan okurcasına dimdik duruyordu. Soğuğa karşı montlarına sıkı sıkı sarılmış, elleri ceplerinde etrafımdan geçen insanlar arada bana çarparak nerede bulunduğumu hatırlatıyorlardı.
          Derin bir nefes aldım, nefesimi verirken gözlerimin dolduğunu hissettim. Korku oradaydı, tedirginlik oradaydı, endişe, kaygı... hepsi yanı başımda toplanmıştı yine. Her an benimle birlikteydiler ama bana meydan okuyorlardı.

          Gözlerimi birkaç saniye yumdum. Gözyaşlarım kaybolurken başımı kaldırdım. Dakikalardır kaçıncı kez baktığımı bilmeden bir kez daha gözlerimin önünü çevreleyen okula baktım. Metin beni bıraktığından beri burada öylece dikiliyordum. Bütün bir gün de durabilirdim ne hava şartları ne de insanlar hiçbiri beni etkilemezdi. Ama biliyordum, bu okula öyle ya da böyle girecektim. Buradan dönüşüm yoktu, sadece girişimi uzatabilirdim. Elbette bunun, yanında getireceği kaosa da katlanmam gerekirdi. Ürperdim. Soğuktan değildi yaşanılması olası geleceği düşünmektendi.

          Stresli bir iç çektim. Etrafımı çevreleyen tüm duyguları da yanıma katarak kendimi okula doğru yürümeye zorladım. Önceki gün buraya geldiğimizde okulun sahibi, aynı zamanda müdürü sınıfıma kadar her yeri bana göstermişti. Birbirleriyle çoktan kaynaşmış insanların arasına girecektim. Normal bir ortama girmek bile benim için yeterince sancılıyken, birbirlerini yıllardır tanıyan insanların arasına girmek daha ürperticiydi.

          Kendimi rahatlatmak için derin bir nefes daha aldım. İçimden geçen binlerce hissi, zihnimden kayan binlerce düşünceyi etrafımı saran duygulara teslim etmiş, yürüyordum.

          Adımlarım beni önceki günden aşina olduğu ikinci kattaki sınıfın önüne getirdiğinde duraksadım. Sınıftan koridora yayılan gürültüden anladığım kadarıyla öğretmen henüz girmemişti. Kendime, orada da biraz zaman öldürmek için kısa bir süre izin verdim.

          Vücudumu titreyerek terk eden nefesim ardında titrek bir beden bırakıyordu. Elimin titremesi bir an bile durmuyordu. Oradaki zamanım dolmuştu. Parmaklarımı kapının kolunu kavramaya zorladım. Yutkundum ve kapının kolunu kavrayan parmaklarıma yüklendim. Kapı usulca açılırken sınıfta oluşan sessizlik olduğum yerde duraksamama neden oldu. Üzerime dönen tüm gözler sırtımdan başlayan bir ürpertiyi vücuduma yaymıştı. Titreyen bedenim buz gibi ürpertiyle kaskatı kesildi. Vücudumu oynatamıyordum, orada öylece kalakalmıştım. Tek kolumda taşıdığım sırt çantamı tutan parmaklarımı öylesine sıkmıştım ki parmak boğumlarım bembeyaz olmuştu.

"Kim bu?" Sessizliği bir erkek sesi dağıttı.
"Sen yeni misin?" Soruyu soran kız yanıma gelmişti. Boğazımı olabildiğince sessiz bir şekilde temizledikten sonra başımı onaylarcasına salladım.
"Evet." Ürkek bakışlarımı göz temasından kaçırmaya çalışıyordum. Kız, arkasında kalan sınıf arkadaşlarına doğru döndü.
"Arkadaşlar yeni öğrenciymiş." Dedikten sonra meraklı gözler üzerimden ayrıldı. Aralarında konuşmaya başladılar. Sınıfta oluşan yeni uğultunun konusunun ben olduğuma emindim.
"Ben Aslı." Arkadaşlarını kısaca bilgilendirdikten sonra yeniden bana dönmüştü. Uzattığı elini sıkarken, titreyen elimi fark ettirmemek için olabildiğince çaba sarf etmiştim.
"Nisan."
"Sınıfımıza hoş geldin Nisan." İri mavi gözleri yüzümü inceliyordu.
"Teşekkür ederim." Hissettiğim endişe sesime yansıyor, öylesine cansız ve güvensiz çıkıyordu ki böyle zamanlarda hiç konuşmamayı yeğlerdim. Çünkü eğer konuşmazsam içimdeki endişe de büyümemiş olurdu.
"Hadi gel, benim yanım boş. Oraya oturabilirsin." Samimi yaklaşımı karşısında gözlerimi kırpıştırarak yüzüne baktım. Ciddiydi. Onu takip etmemi isteyerek sıralar arasına doğru yürümeye başladı. Bir adım gerisinden ilerledim. Ortada duran üçüncü sıradaki boş yere oturdum. Sırt çantamı sandalyenin hemen yanına yere bıraktım. Montumu da çıkarıp sandalyenin arkasına asarken Aslı'nın meraklı bakışlarını üzerimde hissettim. Ancak onu görmezden gelerek kucağımda birleştirdiğim ellerimle oynamaya başladım.
"Gerilmene gerek yok." Parmaklarım bir an duraksadı ve zihnimi saran korkunun yansımadığını umduğum bakışlarımı Aslı'ya çevirdim. "Buraya çabuk alışırsın." İri gözlerine ulaşan tebessümü beni rahatlatmaya yetmeliydi ama yetmiyordu. Ona zoraki bir tebessümle karşılık verirken dudaklarımın titrediğini hissettim. Başka bir şey söylemeden bakışlarımı tekrar kucağımdaki ellerime çevirdim.
          Derin nefesler almaya başladım. Her aldığım nefeste zihnime geçmişten zehirli bir anı düşüyordu.

NİSAN YAĞMURLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin