*Herkese yeniden merhabalar, bu hikayeyi daha önce okuyanlardansanız geri döndüğünüz için teşekkürler, ve yeni başlayacak arkadaşlar; size de teşekkür ederim. Kendi hayatlarınızdan ayırdığınız bu zamanın benim için ne denli kıymetli olduğunu bilmenizi isterim.
Shingeki No Kiyojin ile tanışmam yıllar önce oldu. Animesini izledikten sonra yetinmeyip türkçe olan mangasını onunla da yetinmeyip çevrilmemiş ingilizcelerini yalayıp yutmuştum. Bu hikaye beni derinden etkileyen bir hikaye oldu her zaman. Bana şunu dedirtirdi hep; "Ölüm bir nefes kadar yakınımız da ve özgürlük; işte o uğruna ölebileceğimiz kutsallık." Watty ile tanışmamın ardından iki tapılası kahramanımın özgün hikayeleri ile de tanıştım. Ve kendi kendime şöyle düşündüm. "Bende onlara hayat vermek istiyorum." Bu hikayenin çıkış noktası tam olarak budur^^
Levi ve Eren'i sevdiğim kadar onların maceralarını, mücadalelerini de seviyor, içinde yaşadıkları dünyanın kurucusuna hayranlık besliyorum. Bu yüzden onları günümüzde yazmak istesem bile onların kişiliğini oluşturan yaşamlarının bir parçası olan hikayeyi bir köşeye fırlatamazdım. Bu yüzden aklıma gelen bu fikirle ortaya bu kurguyu çıkardım.
Dilerim keyifle okur ve yorumlarınızı benden eksik etmezsiniz. Bir şey daha; hikayenin ikinci sezonu çıkmış olmalı fakat ben henüz izlemedim. Mangada güncelde olmama rağmen ne kadarını gördüğünüzü ya da asıl hikayeye dair ne kadar ilerlediğinizi bilmiyorum. Olaylara değişik bir bakış açısı getirsem de spoi niteliği taşıyacak ayrıntılara da yer vermiştim. Bilginize sunarım. Keyifli okumalar^^
"Sonuç itibariyle pek bir şey öğrenemesek de bu dişi titanı yakaladığımız gerçeğini değiştirmez. Bunu da bir başarı olarak görmeliyiz ve geriye kalan zırhlı titan ile devasa titanı yakalamak için harekete geçmeliyiz. Dün yaşananlardan sonra bu biraz erken olabilir ama Eren, kendini bunun için hazır hissediyor musun? Bu akşam harekete geçebilecek kadar iyi misin?"
Masada ki tüm gözler Eren'e döndüğünde onun cevabını bekliyorlardı.
"Evet, efendim!" O inanılmaz derinlikte parlayan ve hedefinden şaşmaz gözlerle cevap verdi Eren.
"Güzel, Hanji sen bu iki titanın Keşif Birliğinde olduğunu düşünüyorsun değil mi? O zaman bunu kanıtlamak için bu güzel bir fırsat olacak. Gizli operasyon adı altında sadece belirlediğimiz kişilere haber vereceğiz ve oturup onların yemi yutmasını bekleyeceğiz."
"Komutan Erwin, neden yeni bir plan için bu kadar acele ediyoruz? Açıkçası Eren'in iyi olduğuna inanmıyorum. Titan formundan çıktığından beri hafif ateşi var."
Mikasa'nın konuşması üzerine Eren oturduğu sandalyeden ona kızgın bakışlarını yöneltmişti. Kendisi ile ilgili her şeye bu kadar dahil olması onu sinir ediyordu artık. Durup kendisini düşünecek bir durum değildi bu, sonunda o lanet olası titanları yakalamaya bu kadar yaklaşmışken. Durup dinlenmektense gerekirse ölene kadar devam ederdi o ilerlemeye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Göçü (Riren & Ereri)
FanfictionEren Jaeger ailesini küçük yaşta kaybetmiş, tek başına yaşayan bir üniversite öğrencisidir. On yaşındayken görmeye başladığı rüyalar büyüdükçe hayatını daha çok işgal etmeye başladığında artık yaşananların üstesinden gelmek için çok geçtir. Çünkü f...