0.4 İhanet

729 69 49
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Iııhh..."

İnleyerek gözlerini açtığında felaket bir acıyla sarsıldı. Kolları ve bacakları kesilmiş durumdaydı ve kesiklerin etrafını saran beyaz duman, uzuvlarının yavaşça yeniden uzadığını ve iyileştiğini gösteriyordu. Çektiği onca fiziksel acının yanında bu acıda aynıydı belki ama bu onun bu acıya alışabildiğini göstermezdi. Deve dönüşmek ne kadar acı veriyorsa şu anda da yine öyle canı yanıyordu.

Etrafta göz gezdirmeyi denedi ve upuzun boylu ve yapılı olan kişiyi gördü kısa sarı saçları ve bu görüntü ona çok tanıdık gelmişti. Reiner?!

"Reiner, neredeyiz biz? Yüzbaşı nerede? Karargaha geri mi dönüyor? Beni siz mi kurtardınız? Uzuvlarım neden yok?"

Bertolt Reiner'ın arkasından çıkıp Eren'e doğru yaklaştı. İkisinin üstünde de üniformaları yoktu.

"Ne kadar çok soru sordun Eren. Hangi birine cevap vereyim. En sondakiyle başlarsak, titana dönüşmeni engellemek için kestim uzuvlarını. Şu anda yenilenmekle yeterince güç harcadığın için titana dönüşemezsin."

"NE?!"

Eren şokla gözlerini açmış, sanki içinde bir şeylerin daha kopmasına şahit olmuş gibi hissetmişti. Son üç yıldır yediği içtiği ayrı gitmeyen dostları mı söylüyordu bunları? Omuz omuza savaştığı ve birbirlerine hayatlarına emanet edebilecek kadar güvendiği yoldaşları mıydı onlar gerçekten?

"Sen ne saçmalıyorsun Bertolt? Reiner, bir şey söylesene, burada neler oluyor anlatsanıza bana!"

Reiner kaçırdığı bakışlarını üstünde olduğu ağacın altlarında dolanan titanlara dikti. Uzunca yolları vardı ve neredeyse sekiz saat geçmişti bile, yakında hava kararacaktı. Sabaha ise Eren'in uzuvları yine iyileşmiş olurdu. Tekrar kesmek zorunda kalacaklardı.

"Ben zırhlı titanım ve o da devasa titan. Planlarınızdan haberimiz vardı bu yüzden biz direk sizin peşinizden geldik. Pusu kurduk ve sizin geri dönmenizi bekledik. Beklediğimiz yere yaklaştığınızda da harekete geçtik. Seni ilaçla bayılttıktan sonra yüzbaşıyı da aynı şekilde bayılttık. Saldırının nereden geldiğini bilmediği için karşı koyamadı. Eğer bir titana yem olmadıysa şu anda iyi olmalı. Onu orada bırakmıştık."

Eren öfkeyle soludu. Çenesi yeterince kasılmış dişlerini birbirine kenetlemişti. Kaşları öyle çatılmıştı ki gözlerinin içinde ateşler yakılmış alevler dans ediyordu. Öyle çok öfke barındırıyordu ki o gözler, hissettiği intikam arzusu somutlaşmış ve Reiner ile Bertolt'un etrafını sarmış gibiydi. Onları oldukları yere çivilemişti bu bakışlar. Hareket etmeye çalışsa da hiçbir şey yapamadı. Ne elleri vardı ne ayakları.

Ruh Göçü (Riren & Ereri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin