Bölüm 14: "Sen büyüleyicisin"

622 23 6
                                    

Kaçma olayından sonra başımız ciddi anlamda belaya girmişti. Boş günlerimizde bir gözetmen eşliğide çöpleri topluyorduk. Bunun dışında odamızdan çıkmamız yasaktı. Ben odamda tıkılı kaldığım günleri kitap okuyarak telafi etmiştim. Will ise cezamız boyunca suskundu, tek kelime etmiyordu. Arada bana sataşması için onu teşvik etsemde benimle ilgilenmiyordu. Her yere ölü gibi bakıyordu. Kimya dersinde bile aramızda değildi. Sanki bambaşka bir dünyadaydı.

Zamanımın çoğunu Dave'le geçirmeye başladım. Zekiydi, akıllıydı. Sınavlarımız yaklaşıyordu bu yüzden bana kimya konusunda yardım etmesini istedim. Seve seve yardım edeceğini söyledi. Her dakika birlikteydik. Ama ben hep konudan koparak Will'in halini düşünüyordum. Acaba neden bu şekildeydi?

Dave'in odasının önündeydik. Çalışmamış yeni bitmişti, bende onu odasına kadar geçirmeyi teklif etmiştim. Bunun erkeklere göre bir davranış olduğunu söylerek söylenmişti ama ona aldırmadım. Aslında bu kanada gelmem yasaktı ama kimin umrunda?

"Yarın görüşürüz"dedim. Oda ben daha ne olduğunu anlamadan beni yanağımdan öptü ve gülümseyerek "İyi geceler"dedi. Kapıyı kapayıp içeri girmişti ama ben hala kapının önünde yanağımı tutuyordum.

Sonra birden ağlama sesine eşlik eden yumruklama sesi duydum. Sesin geldiği yere doğru ayaklarımı sürümeye başladım. Kapı aralıktı, Will ağlıyordu. Bir yandan da kanayan elini tutuyordu. Korkarak içeri girdim ve arkamdan kapıyı kapattım:

"Will neyin var?"dedim. Kafasını kaldırmadan konuştu.

"Bir şeyim yok, defol"dedi. Onu dinlemeden yanına gittim.

"Eline bakmama izin ver, dikiş gerekebilir"dedim. İlk kez gözlerime baktı. Bu gözlerde her şey vardı keder, acı, nefret, öfke. Korkmuştum. Benim, herkesin bildiği Will bu değildi. Her şeyi dalgaya alan, dünyada hiçbir şey umrunda değilmiş gibi davranan Will değildi. Uzun zamandır tanıdığım Will değildi. Ve ben neler olduğunu kendimi gırtlaklayacak kadar merak ediyordum.Bana bağırmaya başladı.

"Siktir git tamam mı? Elimi dikmek hiçbir şeyi düzeltmeyecek. Bir bok düzelmeyecek. Ben hala aynı bokluğun içinde yaşıyor olacağım"dedi.  Ona acıyordum ama bundan hoşlanmadım.

"Bana acıyarak bakma, defol git. Hiç birinize ihtiyacım yok. Yeterince yalnızım gelipte benimle yalnızlığımı paylaşmana gerek yok"dedi. Kafamı yana yatırdım:.

"Sadece sana yardım etmek istiyorum"dedim.  Ayağa kalktı.

"Ben senin yardımını istemiyorum"dedi ağlamaklı bir sesle. Gözlerinin içine baktım.

"Ama ben yardım etmek istiyorum"dedim.  Gözlerini bana dikti:

"Sen bana yardım edemezsin"dedi. Bakışlarımı eline yönlendirdim.

"Eline bakmana izin ver"dedim. Elini bana uzattığında şoka uğradım. Elinde büyük bir yarık vardı ve her tarafı kandı. İlk olarak temizlenmesi gerekiyordu.

"Buralarda acil durumlar için bir şey var mı?"dedim. Konuşmadan başıyla gösterdi ve bende alıp yanına geri döndüm. Onu yatağa oturttum. Pamuğa biraz tentürdüyot döktüm  ve yarasını temizlemeye başladım. İrkildiyse bile belli etmedi. Zaten hiçbir şey hissedemiyormuş gibi bakıyordu. Gözlerinden korkuyorum, çok boş bakıyordu. Zar zor duyulan bir sesle konuştu.

"Neler olduğunu öğrenmek ister misin?"dedi, ben işime devam ederken. Boş gözlerine baktım.

"Öğrenmek için burdayım"dedim. Derin bir nefes aldı.

"Kardeşim lösemi hastası. Günlerdir yoğun bakımında. Hayatı bipleyen makineler bağlı ama kahrolası babam onu görmeme izin vermiyor"dedi. Şoka uğramıştım. Neden izin vermiyordu? Bu nasıl bir canilikti? Oğlunun ne kadar çok acı çektiğini göremiyor muydu? Sözlerine devam etti:

"Çünkü ben kahrolası üvey kardeşimi becerdim. Ve babam bizi iş üstündeyken yakaladı. Kuşkulandığını tahmin etmiştim ama bizi yakalamak olaya son noktayı koydu ve benide buraya sürgün etti. Babam benimle buraya geldiğimden beri konuşmuyor. "dedi. Ve ben söylediklerine inanamadım. İnanmak istemedim ama yangına körükle gittim.

"Ne yani üvey kardeşinle düzüştüğün için burdasın ve hala kızları düzüyorsun"dedim. Bana sinirle baktı.

"Geçeceğini sanmıştım. Her şeyi bu şekilde unutabileceğimi. Ama unutamayacağımı anladım, aydınlatma için teşekkürler"dedi. Ona gözlerimi devirdim, sinirlenmiştim. Ama ikimizde sinirli olması ortam için iyi değildi, sakinleşmem gerekiyordu. Acil yardım kutusundan iğneyi aldım ve elini dikmeye hazırlandım. Elini hemen geri çekti.

"Hey sen ne yapıyorsun?"dedi. Ona her şey ortada der gibi baktım.

"Elini dikmeye çalışıyorum"dedim.Tek kaşını kaldırdı.

"İlk kez mi yapıyorsun? Ben denek miyim?"dedi. Ona gözlerimi devirdim ve eline uzandım.

"Saçmalama tabiki daha önce diktim"dedim. "Yazları veterinerde çalışıyorum"dedim. Bana kaşını kaldırarak baktı.

"Bu bana hayvan demenin başka bir yolu mu?"dedi. Ona tekrar gözlerimi devirdim.

"Ver şu elini"dedim. Kısa bir süre düşündü ve sonra elini verdi. Eliyle işimi bitirdiğimde bana büyülenmiş gibi bakıyordu.

"Sen büyüleyicisin"dedi. Yapmacık bir şekilde elimi kalbime koydum.

"İlk kez bana güzel bir şey diyorsun, sanırım kalbim duracak"dedim. Bana ciddi bir ifadeyle baktı:

"Ben ciddiyim"dedi.

Bay Baş BelasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin