Bölüm 9: "Yine mi bu?"

667 27 2
                                    

Otobüs yolculuğumuz berbat geçiyordu. Lydia yanımda rahat duramıyordu. En sonunda yapacağını yaptı ve yanımdan kalkıp Michael ve Will'in yanına gidip bir şeyler söyledi ve Will ona kafasına salladı ve bana doğru yürümeye başladı. SİKTİR! Buraya gelmesin, lütfen her şeyi yaparım lütfeeen.

Ama tabiki dileğim kabul olmadı ve gelip yanıma çöktü.

"Hey kedi" dedi. Tek kaşımı kaldırdım:

"Sen kime kedi diyorsun? Kediye benzer bir halim mi var?"dedim. Suratını ekşitti:

"Bence gayet kediye benziyorsun" dedi. Elimi sallayarak:

"Hadi ordan" dedim. Beni takmadı ve kulaklığını takıp arkasına yaslandı. Gözlerini kapatmıştı ve kafasını koltuğa yaslamıştı. Çok huzurlu dinliyordu. Ne dinlediğini merak ettim. Onu kolundan dürttüm:

"Beraber dinleyebiliriz miyiz?"dedim. İlk defa ukalaca bir şey demeden kulaklığın tekini bana uzattı. Kulaklığı takınca ona çok yakın oturmak zorunda kaldım. Kolum ve kalçam baştan sona ona değiyordu. Ben irkilmiştim ama o hiçbir tepki vermemişti sadece gözleri kapalıyken gülümsemişti. Sözler çok hoştu: (medyadaki şarkı)

It's just a drop in the ocean

Bu okyanusta bir damla gibi

A change in the weather

Havada bir değişim gibi

I was praying that you and me might end up together

Senin ve benim sonumuzun birlikte olması için dua ediyordum

It's like wishing for rain as I stand in the desert

Bu sanki çölde beklerken yağmur yağmasını dilemek gibi

But I'm holding you closer than most 'cause you are my

Ama seni en yakınımda tutuyorum çünkü sen benim

Heaven doesn't seem far away anymore

Cennetimsin artık çok da uzak görünmeyen

Yolumuzun çoğu şarkı dinleyerek geçmişti. Şarkı zevkimizin benzemesi çok hoşuma gitmişti. İlk kez bir konuda hem fikir olmuştuk. Otobüs durduğunda kulaklığımı ona verdim ve teşekkür ettim. Kamp için toplandık ve herkes çadırını kurmaya başladı.

Ve kampta eğlence başladı. Farklı zarfları bulup yazan şeylere göre varış yerine ilk gitmeye çalışacaktık. Bilin bana kim düştü? Tabi benim sıçık şansımla WILL. Bu çocuk her zaman bana musallat olmayı nasıl başarıyor? İlk zarfa göre kuzey tarafına göre yönelmeye başladık. Ben önden hızlı adımlarla gidiyordum. Will arkamdan bağırmaya başladı.

"Yavaşlasan diyorum, burada ölüyorum" Gözlerimi devirdim.

"Mızmızlanmayı bırak, yürü"dedim. Ellerini iki yana açıp:

"Çok istiyorsan gelde yürüt"dedi. Bende omuz silkip:

"Sen bilirsin"dedim ve yürümeye devam ettim. Bir süre sonra bana doğru koşan ayak seslerini duydum.

"Seni yalnız bırakamam. Sonra kaybolursan benden bilirler"dedi, sırıttım.

"Tabi, tabi" Uzun süredir yürüyorduk ve bir sonraki zarfı bulamıyorduk. Will daha çok mızmızlanmaya başladı:

"Seni dinlememeliydim. Seni yüzünden kaybolduk"

Bay Baş BelasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin