Bir halt yedik ama hayırlısı...
Baekhyun,
Bu şekilde başlamam doğru mu bilmiyorum.Aslında bir mektup nasıl yazılır onu da bilmiyorum.Bütün gece düşündüm, yazdım, sildim, yırttım.Ama hiçbiri sana olan hislerimi anlatacak kadar değerli değildi.Ben de bunun yerine sadece senin mükemmelliğinden bahsetmeye karar verdim.Gerçi bildiğim binlerce kelime içinden sana karşılık bir tanesi var mıdır ki? Onu da bilmiyorum.Sanırım ben hiçbir şey bilmeyen aptalın tekiyim.Yine de beni bu şekilde kabul edeceğini umuyorum.Neyse nerede kalmıştım? Hah! Sanırım mükemmelliğinden bahsedecektim.Bu da gece düşündüğüm şeylerden biriydi, ikimiz için kurduğum hayallerin molasında.Sende en çok neyi sevdiğimi sordum kendime.Muhtelemen "gülüşümdür"diye düşündün değil mi? Evet desem daha mı romantik olurdu?
Üzgünüm Baekhyun, gülüşüne de ayrı bir aşığım ama sende en çok sevdiğim saçların oldu.Gülüşünden özür diledim bütün gece küsmesin bana diye.Neden diye soracak olursan, saçların gözlerimin değdiği tanıdığı ilk parçandı.Bu yüzden sanırım vazgeçişim.Diyeceksin şimdi aptal mı bu çocuk kim sevdiğinin gülüşünden vazgeçer.Ben de böyle seviyorum işte. Aptalca, beceriksizce...
İkinci sırada tahmin ettiğin gibi gülüşün var.Hani gülerken üst dudağın yok oluyor inci tanesi gibi dişlerin göz önüne seriliyor ya, o zaman sanki üşürken annem ayaklarımın altına sıcak su torbası koymuş gibi oluyor. Komik miydi? Güldün değil mi? Ben de onu istiyordum.Belki cesaret edip seni bir köşeden izlersem diye. Ama etrafta çok kişi varken gülme. Onlar da aşık olsun istemem.Sonra al başına belayı.
Gelelim üçüncüsüne, gülüşünün yanında minik bir misafir var. Böyle arsız arsız duruyor. Bazen tam üzerini öpesim geliyor ama bazen de kıskanıyorum onu.Minik benin bile beni saatlerce gülümsetebiliyor gerisini sen düşün.
Dördüncüsü gözlerin, o ufak gözlerinle birinin hayatını güzelleştirdiğini bilseydin, bu kadar alçakgönüllü olur muydun acaba?
Hele de o haylaz bakışların yok mu? Senin karşında ne zaman tıkansam hep öyle bakarsın bana.Sanki daha da utandırmak ister gibi.
Daha da sayardım Baekhyun ama o zaman kırtasiyedeki bütün renkli kağıtları almam gerekirdi sanırım.Hem zaten sen okumayı pek sevmezsin çabuk sıkıldığını söylemiştin.Baekhyun, ben seni bütün aptallığıma ve beceriksizliğime rağmen severken, umarım sen de beni seversin bir gün.
-Chanyeol
Kyunsoo'nun elleri titrerken bir damla yaş, parmaklarının arasında sıkıca tuttuğu kağıda dökülüp siyah mürekkebi dağıttı.Tıpkı kendi hayalleri gibi...
Ne yapacağını kendi bile kestiremiyordu.Bir yanı dolaplara kafasını vura vura ağlamak isterken, diğer yandan kantine geri koşup Baekhyun'u o Chanyeol'ün çok sevdiği saçlarından asılarak sürüklemek istiyordu.
İkisini de yapmadı.Elindeki kağıdı buruşturup cebine attı.Gözyaşlarını sakince sildi be yavaş adımlarla sınıfa ilerledi.
Diyeceksiniz şimdi bu kız ne yazdı böyle. Ben de bilmiyorum. Hayatım boyunca bir kere aşk mektubu yazdım 😋 O da beşinci sınıftaydı. Ben de Baek'in fotoğraflarına bakarken hissettiklerimi oldukça kısa bir şekilde yazdım. Aslında kaptırıp burun deliklerine kadar yazıyordum ( evet Baek'in burun deliklerine fetişim var.) ama kendimi durdurdum ve böyle bir şeyler çıktı işte.Olaylar bundan sonra başlayacak, yani şimdiye kadarkiler geçiş gibi bir şeydi. ( evet 5 bölüm geçiş bölümüydü ne olmuş yani.)
Bu arada bölümü videodaki şarkı ile yazdım.Favorim olur kendisi siz de dinleyin tavsiye ederim. Scorpions dinleyelim dinletelim ♡♡♡♡ iyi geceler okuyan ve oylayan herkese ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE LETTERS / ChanBaek
FanficHayran Kurgu içinde #74 -050617- Park Chanyeol'ün yeni okulunda; Byun Baekhyun'u görmesi 3, Ona aşık olması ise 2 dakika sürmüştü. Toplam beş dakika içinde, Baekhyun Chanyeol'ün bütün hayatı olmuştu.