Chanyeol, bir ileri iki geri adımlarla sonunda okula varmıştı.Okul koridorlarında zombi misali yürüyerek, kendini daimi mekanı olan erkekler tuvaletine attı.Herkesin içinde mektubu dolaba koyamazdı.O yüzden zil çalıp herkes sınıfa girene kadar beklemeye karar verdi.Tuvaletteki kabinlerden birine girip, klozet kapağını indirdi ve üzerine oturarak beklemeye başladı.Dakikaların geçmesini sabırsızca beklerken, telefonunu cebinden çıkarıp ön kameradan kendine baktı.
Tam anlamıyla korkunçtu.Gece boyu heyecandan bir o yana bir bu yana dönmüştü ve gram uyuyamamıştı.Sabaha karşı hafif uykuya daldıktan sonra uyanmış, yüzünü bile yıkamadan gözlerindeki çapaklarla beraber evden çıkmıştı.Kabinden çıkıp, çantasından ilk okuldan beri taşımaya alışkın olduğu diş fırçası ve macununu çıkardı.Dişlerini fırçalayıp, yüzünü yıkadıktan sonra çalan zille on dakika daha bekleyip, ardından kafasını kapının aralığından koridora uzattı.Ortalıkta kimseler görünmüyordu.Çantasının saplarını daha sıkı kavrayıp, geniş adımlarla dolapların olduğu yere ilerledi.04 numaralı dolabın önüne gelince, önce sağına sonra soluna bakıp ardından çantadan kırmızı kalpli siyah zarfı çıkardı.Yüzündeki saf tebessüm ile bir kaç saniye zarfa baktıktan sonra bir öpücük kondurup, kapaktaki aralıktan zarfı içeri attı.
Ellerini kızarmış yanaklarına bastırıp, atmak istediği çığlığı yuttu ve sekerek sınıfına ilerlemeye başladı.Artık bitmişti.Bu saatten sonra geri dönüşü yoktu.Ya duyguları kabul görecekti, Baekkie'si ile mutlu olacaktı ya da reddedilip sonu olmayan bir depresyona girecekti.İkincisinin olmaması için içinden dua ederken, arkasından onu izleyen bir çift gözden habersizdi.
************
"Aptal Baekhyun, gerizekalı! Ne vardı gece yarılarına kadar oyun oynayacak? Al işte geç kaldın, zaten hoca sana takık yiyeceksin tonla azarı yine.Hayır kahvaltı da edemedim ki. Aç karnına hiç çekilmez o azar off off."
Baekhyun omzundan düşen çantasını bir kez daha kaldırıp, söylenmelerine son vererek okul binasına girdi.Eski dolabından bir koridor ötedeki yeni dolabına ilerleyecekken, dolaplarının önünde duran Chanyeol'ü farketti.Sanki yanlış bir şey yapmış gibi, duvarın arkasına iyice sinip izlemeye başlamışken Chanyeol'ün çantasından çıkardığı zarfı gördü.Chanyeol'ün zarfı öpüp artık Kyungsoo'ya ait olan dolaba atmasını ve genç kız tavırlarıyla oradan uzaklaşmasını donmuş bir şekilde izledi.Sınıfa gitmesi gerektiğini biliyordu ama ayakları yere yapışmış gibiydi.Tek adım atmaktan bile acizdi.Gözleri odağını kaybetmezken mırıldandı.
"Ne yani Kyungsoo'nun duyguları karşılıksız değil mi? Sen de mi onu seviyorsun Chanyeol?"
************
İlk ders bittiğinde Chanyeol zarfı sabahtan bırakmakta hata edip etmediğini sorgulamaya başlamıştı.Tüm gün Baekhyun'un yüzüne bakamazdı.En iyisi gün bitene kadar sınıfta saklanmaktı.
"Channie hadi kantine gidelim.Kahvaltı edemedim."
Kyungsoo suratına doğru eğilerek konuşurken Chanyeol geri çekilme dürtüsüne zorlukla karşı koydu.Hem Channie'de neyin nesiydi? O kadar samimi miydiler?
"Yok Kyungsoo, sen git ben tokum.Hem biraz uyurum uykumu alamadım gece."
"İyisin değil mi? Hasta mısın? İstersen yanında kalayım.Ha ister misin?"
Bir umutla sorduğunda red cevabını almıştı tekrar.
Kyungsoo düşen suratıyla kantine ilerlerken, birisi omzuna kolunu attı."Günaydın Soo.Bu sabah pek bir tatlı geldin gözüme.Saçını mı kestirdin ha?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE LETTERS / ChanBaek
Hayran KurguHayran Kurgu içinde #74 -050617- Park Chanyeol'ün yeni okulunda; Byun Baekhyun'u görmesi 3, Ona aşık olması ise 2 dakika sürmüştü. Toplam beş dakika içinde, Baekhyun Chanyeol'ün bütün hayatı olmuştu.