Chanyeol, Jongin'in onu çağırdığını farkettiğinde oldukça şaşırmıştı.Kendisinden nefret ettiğini biliyordu.Aptal değildi ve Jongin'in tanıştıklarından beri yolladığı füze bakışlarının, dostluk göstergesi olacak hali yoktu.Sessizce Jongin'i takip ederek arka bahçeye çıktı.Erkekler tuvaletine gitmiş olmamalarına şaşkındı.Sonuçta orası kendisinin en trajik ve zavallı hallerine şahit olmuştu.Eh, Jongin'in suratında da onu birazdan yumruklayacakmış gibi bir ifade vardı zaten.Birkaç adım sonra esmer olanın aniden durup kendisine dönmesiyle gözlerini sıkıca yumup, gelecek olan sert yumruğu bekledi.Kısa sürelik sessizliğin ardından beklenen hamle gelmeyince, gözlerini bu sefer yavaşça açtı.Jongin kendisine olabilecek en düz ifadeyle bakıyordu.
"Ne yapıyorsun?"
"Beni yumruklamayacak mısın?"
"Neden seni yumruklayayayım? Bunu hakedecek bir şey mi yaptın?"
"Bilmem.Hani pek de Romeo-Juliet değiliz ya"
"Zaten senden Romeo da Juliet de olmaz.Ama Shrek'teki eşek konusunda anlaşabiliriz.Hatta biliyor musun ne var? Haklısın, eğer birazdan soracağım sorulara vereceğin cevaplar hoşuma gitmezse seni yumruklayacağım."
"Ne soracağına bağlı."
"Kyungsoo'yu seviyorum."
"Bu soru değildi."
"Kyungsoo'yu seviyorum dedim."
"Yani? Ne yapabilirim.Tebrikler Jonginciğim, harika bir haber.Müthiş bir çift olursunuz.Jack ve fasulye"
"Kes cıvıklığı!Onun için savaşmayacak mısın?"
Söylediği şeyle, Chanyeol bir süre Jongin'in suratına baktı.
Tanrım, ciddiydi!
İstemdışı dudaklarının titremeye başlamasıyla bir krizin yakın olduğunu farketti.Sonrasını ise koyverdi.
.
.
.
.
.
Jongin kolundaki saate bakıp ofladı.Karşısındaki gerizekalı moron, yaklaşık on beş dakikadır söylediği şeye gülüyordu.En sonunda sıkılınca, gitmenin en iyisi olduğuna karar verdi.
Aptal dev yerde iki büklüm bir şekilde hala gülüyordu.Kırmızıdan mora doğru geçiş yapmaya başlamıştı suratı."Evet evet, devam et ve öl."
Göz devirip, yerdekinin yanından geçerken, diğeri paçasından tutup durdurdu.
"T-ta-tamam, *huff* ta-mam.Ay çok güldüm.Tamam dur gitme, konuşalım."
Chanyeol gözlerinden akan yaşları silerken güçlükle ayağa kalktı.Jongin de artık ciddi bir şekilde konuşmaya karar vererek, kollarını göğsünde bağlayıp ona döndü.
"Kyungsoo'yu seviyorum.Hem de yıllardır, karşılık beklemeden.Şimdi senin gibi üç günlük birinin onu elimden almasını, elim kolum bağlı bir şekilde izleyemem."
"Jongin, benimle dalga mı geçiyorsun?Benim kimseyi kimseden almak gibi bir niyetim yok.Hele ki bu Kyungsoo ise.Hem o kadar Baekhyun'a mektup yazıp itiraf ettikten sonra nasıl bunu diyebilirsin ki?"
Jongin duyduklarıyla gözlerini neredeyse tenis topu büyüklüğünde açmıştı.
"Ne mektubu? Ne Baekhyun'u?"
"Ne yani size de mi söylemedi.Vay be!"
"Bir dakika, ben anlamadım.Baştan anlatsana sen şu olayı."
Chanyeol derin bir nefes alarak, iki günde olan her şeyi bir çırpıda anlattı.
O anlattıkça Jongin ayakta durmakta zorluk çekmeye başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE LETTERS / ChanBaek
FanfictionHayran Kurgu içinde #74 -050617- Park Chanyeol'ün yeni okulunda; Byun Baekhyun'u görmesi 3, Ona aşık olması ise 2 dakika sürmüştü. Toplam beş dakika içinde, Baekhyun Chanyeol'ün bütün hayatı olmuştu.