Kyungsoo sabahtan beri oynadığı ajancılık oyununu devam ettirerek, parmak uçlarında koridoru geçti.Hızlıca dolaplara ulaşarak 61 numaranın önünde durdu.Cebinden çıkardığı hafif buruşuk kağıdı Chanyeol'ün dolabına tıkıştırıp, kaçmak için hazırlandı.
"Ne yapıyorsun sen burada?"
Gelen sesle irkilip hızla arkasını döndü.Jongin ellerine beline koymuş kaşlarını çatmış şüpheyle kendisine bakıyordu.Kyungsoo ne yapacağını bilememişti.Yakalanacağı aklının ucundan geçmiyordu.
"Ne yapıyor olabilirim dolapların önünde?Kitap almaya geldim.Bu da mı suç artık?"
Jongin kaşlarından birini alayla kaldırarak yüzüne baktı.
"Eğer az önce kağıt tıkıştırdığın senin dolabın olsaydı normal olurdu.Hem senin dolabın bu koridorda değil.Baek ile değiştirdin yeme beni.Neydi o kağıt şimdi de yeni gelene aşk itiraflarına mı başladın?"
Jongin'in sesini yükseltmeye başlamasıyla, Kyungsoo telaşla ağzını kapattı ve kolundan sürükleyerek koridorda sakin bir köşeye çekti.
"Ne yapıyorsun Jongin? Milleti başımıza mı toplayacaksın?Amacın ne? Sana hesap mı vereceğim her şeyde?"
"KYUNGSOO!! GÖRMÜYOR MUSUN, YOKSA GÖRMEK Mİ İSTEMİYORSUN? SENİN İÇİN NASIL DELİ OLDUĞUMDAN HABERİN YOK MU? "
Bağırışıyla korkan Kyungsoo'yu gördüğünde sesini alçaltıp devam etti.
"Hep beni farketmeni bekledim.Yıllarca...Belki beni seversin diye senin için mükemmel olmaya çalıştım.Basketbol takımına katıldım boyum uzun olsun diye.Sen sevmiyorsun diye saç rengimi değiştirdim, kıyafetlerimi değiştirdim.Hoşlanmadığın arkadaşlarımla seni kaybetmemek için konuşmayı bıraktım.Ben hep seni seçtim, ama sen gidip bir haftalık bir çocuğa kaptırdın yine.Ne zaman farkedeceksin beni? Ya benim hiç şansım olmayacak mı Kyungsoo?"
Jongin'in ağlamaklı bir şekilde söyledikleri yüzünden Kyungsoo'nun boğazına bir yumru oturmuştu.Jongin'in kendisine ilgisini biliyordu ama basit bir hoşlantı sanmıştı.Bu kadar olabileceğini düşünmemişti.Kendini kötü hissetmeye başlamıştı.O Jongin'e hakettiği sevgiyi, aşkı veremezdi.Onun aklında sadece Chanyeol vardı.
"Kyungsoo...Bir şey söyle yalvarırım susma böyle.Sen sustukça daha çok korkuyorum."
Kyungsoo, yere delmek ister gibi diktiği bakışlarını kaldırıp Jongin'e baktı.
"Jongin, bunu şimdi konuşmasak olur mu? Biraz zaman ver bana düşünmem için."
Jongin derin bir nefes verdi.En azından hayır dememiş, kızmamıştı.Düşünecekti, yani bir umut vardı.Neşeyle yanıtladı.
"Tamam Soo iyice düşün sen.Bak, seni sevdiğimi unutma tamam mı? Bu gelip geçici bir heves değil.Öyle olsa üç yılda geçerdi değil mi? Şimdi ben gidiyorum sen de düşün."
Jongin hızlıca konuşup, koştur koştur ayrıldı yanından.Geride düşünceleri birbirine girmiş bir Kyungso bırakmıştı.
"Off Kyungsoo, ne diye düşüneceğim dedin ki? Şimdi umutlanacak çocuk."
Kafasına vurarak, paytak paytak yürüyerek sınıfa gitti.
************
Baekhyun, okula erkenden gelerek iyi yapıp yapmadığını düşünüyordu.Kahvesini alıp kafeteryada oturmuştu, fakat gözünü dikip kahveye bakmaktan başka bir şey yapmıyordu.
Kararını vermişti.Bugün ne olursa Chanyeol ile konuşacaktı.Aralarında sebebini bilmediği bir soğukluk seziyordu ve bundan hiç hoşlanmamıştı.Bugün bazı şeyleri kesinleştirecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE LETTERS / ChanBaek
FanficHayran Kurgu içinde #74 -050617- Park Chanyeol'ün yeni okulunda; Byun Baekhyun'u görmesi 3, Ona aşık olması ise 2 dakika sürmüştü. Toplam beş dakika içinde, Baekhyun Chanyeol'ün bütün hayatı olmuştu.