Sonunda annelik görevini yerine getiremeyen annemden ayrıldım. Gerçi bana bir "hoşçakal" bile demeden çekip gitti ama olsun. Zaten hiç bir zaman iyi anlaşamamıştık.
Babam ile LosAngeles Hava Limanı'nda uçağımıza doğru yürüyorduk. Dönüp ona baktım. Annemle bir hafta önce ayrılmalarına rağmen yüzünde hiç bir duygu belirtisi yoktu. Benim ona baktığımı fark edince gülümseyip elini omzuma attı. Bende ona gülümsedim. Uçağa vardığımızda yerime yerleştim. Bir süre sonra uçak kalktı zaten. Bulutları izlemeye başladım. Ara ara babama bakıyordum. Herhangi bir üzüntü duygusu aramaya çalışıp duruyordum fakat bulamıyordum. Büyük ihtimalle annemin onu aldattığını önceden biliyordu. Bu yüzden üzülmüyordu. Benim üzülmemem için de saklamıştı benden belkide. Onu herşeyden çok sevdiğime bir kez daha emin oldum.
Babam zengin bir adam. Zaten Amerika'da, İstanbul'daki şirketinin bir şubesi var. Bu yüzden Amerika'da yaşıyorduk. Annemle de Amerika'da tanışmışlar. Annemin, babamın parası için onunla evlenmediğine eminim. Annem yarı Amerikan yarı Alman. Bana da hem İngilizce'yi hem de Almanca'yı öğretmişti. Babam ile de Türkçe konuşuyordum. Babama son bir kez baktım. Uyuyordu. Daha çok yolumuz vardı. Bende gözlerimi kapattım.
"Kızım uyan haydi. Geldik" Babamın sesiyle gözlerimi araladım. Uçak durmuştu. "Tamam." deyip gitarımı elime aldım ve toparlanmaya başladım.
Uçaktan inmiştik. Bavullarımızı bekliyorduk. İstanbul'a daha önce hiç gelmemiştim. Çok heyecanlıydım doğrusu. Resmen babamla ikimiz yeni bir hayat kuruyorduk. Uzun bekleyişlerin sonunda bavullarımız gelmişti. Hemen alıp havaalanından çıkmaya başladık. Dışarı çıktığımızda büyük bir araba bizi bekliyordu. Babam şoföre bavullarımızı verdi ve oturmam için arka koltuğu işaret etti. Yerime geçtim. Araba hareket etmeye başlamıştı. Bu sırada ben de camdan bakıyordum fakat hava karardığı için pek bir şey göremiyordum. Evimiz havaalanına uzak olmalıydı ki uzun bir yolculuktan sonra ancak varabilmiştik. Evin önünde durduğumuzda arabadan hızlıca indim ve babamı beklemeye başladım. Bagajdan gitarımı aldım ve babamla birlikte eve doğru yürümeye başladık. Evin kapısına geldiğimizde babam kapıyı çaldı. Biraz bekledikten sonra kapıyı hizmetçi kadın açmıştı. İçeri girdik. Girer girmez babam bana evi tanıtmaya başladı. Burayı sevmiştim doğrusu. Hemde çok.
Evin çok sıcak bir havası vardı. Mutfaktan yemek kokuları geliyordu. Annem ve babamın ayrılığından dolayı içimde bir burukluk olsa da mutluydum. Onların kavgalarından zaten ayrılacaklarını çıkarabiliyordum.
Hızlı adımlarla odama çıktım. Ev çok büyük değildi. Bu yüzden çabucak odamı bulabildim. Bavulumu yerleştirmeye başlamıştım ki babam aşağıdan "Yemek hazır." diye bağırdı. Bavul yerleştirme işini sonraya bırakıp yemeğe indim.
Yemekte babam nereleri gezmem gerektiğini anlatıyordu. Okulların açılmasına daha 3 gün vardı. Bende bu 3 gün içinde babamın önerdiği yerleri gezmeyi düşündüm. Yemekten sonra odama gidip gitarımı kılıfından çıkardım. Biraz pratik yapsam çok iyi olacaktı.
Ne zaman gitar çalmaya başlasam o berbat kavgaları anımsıyordum. Çünkü ne zaman annem ile babam kavga etmeye başlasalar onların seslerini duymamak için odamda gitar çalmaya başlardım ve bazen de sessiz sessiz şarkı söylerdim. Şarkı söylediğimi kimse bilmezdi. Ailem bile. Zaten çok yakın arkadaşım da yoktu. Kimse bileklerinde kesik izleri olan biriyle arkadaş olmak istemezdi değil mi?
Evet kendimi öldürmeye çalışmak gibi bir gerizekalılık yapmıştım. Daha doğrusu öldürmeye çalışmak mı yoksa ailemin dikkatini çekmeye çalışmak mı tam emin olamıyordum. Sanırım ikinci şıktı. Onların kavgalarından o kadar sıkılmıştım ki bir an gözüm dönmüştü. O zor günlerimde babam hep yanımda olmuştu. Annem ise... Onu boşverin. Zaten benimle hiç ilgilenmiyordu.
Ben kendimi kaptırmış gitar çalarken babamın beni izlediğini parçayı bitirdikten sonraki alkışlama sesine kadar farketmemiştim. "Sesin çok güzel." Bİr taraftan alkışlayıp bir taraftan da bunu söylüyordu. Bir dakika ya sesim mi? Olamaz. Kendimi çok kaptırmış olmalıyım ki şarkıyı söylediğimi farketmemiştim. "Teşekkürler baba ama bence o kadar da iyi değil." "Sen öyle san.Hadi geç oldu artık yatağa." deyip alnımdan öptü. Bir taraftan babama iyi geceler derken bir taraftan da gitarımı kılıfına koyuyordum. Babam kapıyı kapatır kapatmaz pijamalarımı giydim ve uyumak üzere yatağıma uzandım.
Daha çok yeni bir hikaye. İlk hikayem. Umarım beğenirsiniz. Beğenilere göre devam edicem. :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Başlangıçlar
ChickLitYeni bir gün. Yeni bir okul. Yeni bir ülke.Yeni bir başlangıç. Üzgün müyüm? Hayır. Kesinlikle hayır. Hatta mutlu bile sayılabilirim. Evet evet. Mutluyum. Hem de hiç olmadığım kadar. Eski hayatındaki inişler, çıkışlar ve kavgalardan dolayı sorunlu...