11:''Git!''

173 19 1
                                    

KİTAP İÇİN SEÇTİĞİM ŞARKI MEDYADADIR! MUTLAKA DİNLEYİN!

Mezarlıktan çıkarken hala eleleydik. Şuan ne olduğumuzu bilmiyordum. Birşey olmak da istemiyordum. Aramızdaki bu garip bağa bir isim koymak zorunda değildik değil mi? Yoksa büyüsü bozulurdu.

Adımlarımız seri ve bir o kadar yavaşken bakışlarımı Mert'e çevirdim. Yürüyordu ama boşluğa bakıyordu. 

''İyi misin?'' diye mırıldandım. Duymadı ya da umursamadı. Başımı eğip yürümeye devam ettim.

''Eve mi gidiyoruz?'' dedim bu sefer. Yine cevap vermedi.  Derin bir nefes aldım. Sanırım konuşmayacaktı. 

''Artık konuşacak mısın?'' dedim bağırarak. Aniden durup bana döndü. O sırada elimi bıraktı. Boşluğa düştüğümü hissettim. Sanki elini tutarken bir yere aittim.

''Bak... Az önce olanlar... Çok saçmaydı. Gerçek değildi yani! Annem... Annemin yanına hep yanlız giderdim. Sen gelince ve... Her neyse! Boşver! Orada olanları unut! Ben sana karşı birşey hissetseydim söylerdim! Zaten sen hayatıma girdiğinden beri herşey boka sardı!  Şimdi... Benim işim var. Sen eve git ve eşyalarını topla! Sana kalacak yeni bir yel bulacağım.'' deyip beni öylece yolun ortasında bırakıp uzaklaştı.

Bir süre gidişini izledim. İster istemez gözlerim dolarken o anları düşündüm. Ama gerçekti. Söylediği her şeyi içten söylemişti. Samimiyetsizlik yoktu. Annesine beni sevdiğini söylemişti. Farklı olduğumdan bahsetmişti. 

Yumruğumu sıktım. Hızlı hızlı eve doğru ilerledim. Yanağımdan süzülen bir damla yaşı hırsla sildim. Neden üzülüyordum ki? Bu kadar aptal bir insan beni sevse de birşey kazanmazdım zaten! Gidecek miydim? Kesinlikle!

Eve girip kapıyı çaldım. Gece kapıyı açar açmaz içeriye daldım. Odaya giderken Özgür ve Gece bakıştılar. 

''Ne oldu, Lara?'' diye seslenen Özgür'e cevap vermeden dolaptaki omuz çantama eşyalarımı tıkıştırdım.

''Gidiyorum!'' diye bağırdığımda Gece şaşkınlıkla bana baktı. 

''Buraya, bu eve hiç ait olmadım! Sizden biri hiç olamadım,'' diye isyan ederken ağlıyordum. Sesim kesik kesik çıksa da devam ettim.

''Biliyorum.. Bu eve geldiğimden beri bütün düzeninizi alt üst ettim! Ama elimde değildi! Gidecek bir yerim yoktu!'' derken odadan çıkmış ve çoktan çıkış kapısına ulaşmıştım.

Özgür kapının önüne geçerek beni durdurdu. ''Gidemezsin! Gidersen Mert bizi öldürür!''

Başımı iki yana salladım. ''Umurumda değil!''

Bu sefer de Gece kolumdan tuttu. ''Kızım sen niye delirdin? Mert'le kavga mı ettiniz?''

Cevap vermedim. Ne diyecektim ki? Özgür'ü kapının önünden itip kapıyı açtım. Gece ve Özgür öylece bana bakarken dayanamayarak Gece'ye sarıldım. Hıçkırıklarımın ardı arkası kesilmezken dönüp Özgür'e de sarıldım.

''Kendinize iyi bakın... Sizinle tanışmak güzeldi,'' diyebildim. Sonra omzuma çantamı atıp ikinci evim dediğim yerden ayrıldım. 

Giderken burada yaşadıklarım geldi aklıma... Mert ile bahçedeki gecemiz, kavgalarımız, içtiğim geceden hatırladıklarım, Mert'in beni öpmesi ve beni kötü adamlardan kurtarması... Hıçkırıklarım güçlenirken insanların bana attıkları garip bakışları umursamadan yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm...

Nereye, kime gideceğimi bilmeden uzaklaştım. Eriyen karların yenisi yağacaktı biliyordum. Önceki günlerde kaçtığım parka geldim. Salıncaklardan birine attım kendimi. Yanaklarımdan süzülen yaşı elimin tersiyle sildim. Ne bekliyordum? Henüz tanışalı bir ay bile olmamıştı. Beni sevecek miydi? 'Ne olur aynı evde kalalım' mı diyecekti? Hayır! Yalnızdım. Bu yola çıkarken de böyleydim zaten. Alışmam zor olmayacaktı. Ama neden kaburgalarımdan kalbim fırlayacakmış gibi hissediyordum.

Sanki tam şuan kemiklerim kırılacak gibi ağrıyordu. 

''Sakin ol... Sakin ol,'' dedim kendi kendime. Gözlerimi sıkıca kapattığımda Mert'in gülen yüzünü gördüm. Hızla geri açtım. Şimdi de deliriyor muydum? Ah, harika! Bir de bu eksikti! Başımı ellerimin arasına alıp başımı ovaladım. Acıkmıştım, yorgundum, kırgındım! 

Ayağa kalkıp yürümeye devam ettim. Bir arkadaşım yoktu. Yürüdüğüm yolun nereye gittiğini bilmiyordum. Ama bu buradan uzaklaşmama engel değildi. Mert ile ilk karşılaştığımız yere, o harabeye gelince duraksadım. Burukça gülümsedim. Yıkık duvarlarına dokunurken çenem titriyordu. İlk defa tam burada birlikte uyumuştuk. Yerdeki toprağı avuçladım. Avucuma batan ufak taşları umursamadan sıktım.

Duyulan tek ses benim nefes alışverişimdi. Fakat sonra sert ve alaycı bir ses işittim.

''Demek küçük ceylan buradaymış! Merhaba, Mert Ateş'in değerlisi! Üzgünüm ama seni bir süre misafir etmek zorundayım!''

Daha sonra arkamı dönüp konuşan kişiyi göremeden kafama sert bir cisim vuruldu. Hızla gözlerim kararırken hatırladığım tek şey tekrardan duyduğum o sesti.

''Artık elimdesin Mert Ateş'in kızı...''

-BÖLÜM SONU-

İNSTAGRAM:miray.karakaya

SARHOŞ ALEVLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin