1.''Küçük Aslan!''

497 38 5
                                    

Not: @mutluay olarak bulabileceğiniz Burak Mutluay canlandırıyor. İkisi de onay verdi. Yorumlarınızı bekliyorum!

Bölüm Şarkısı:Son Feci Bisiklet-Bu Kız

"Sen..." dedi aralarında en tehlikeli görünen. Elindeki silah parlıyordu ve bu da içimdeki korkunun artmasına neden oluyordu.

"Mert yanımızdan kaçarken sen yoktun. Kimsin sen?"

Sanane ulan diye bağırmak istesem de sessizce başımı Mert'e çevirdim. Sus dercesine işaret yaptı ama tabii ki onu dinlemeyecektim. Bu ilk başta benim karakterime aykırıydı.

"Biz... Karşılaştık."

Adam kahkahalarla gülmeye başlayınca, komik olan ne demek istedim fakat tam ağzımı açacağım saniye Mert lafa daldı.

"Muhsin, onun bir suçu yok. Bırak gitsin!"

"Hayır! Beni bırakacaksan onu da bırakacaksın!" deyiverdim birden. Şu Muhsin denen adama benim yüzümden yakalanmıştık. Onu arkamda bırakmazdım.

"Saçmalamayı kes ve git buradan, Lara!"

"Demek ismi Lara bu güzel kızın?"

"Kes lan sesini! Bırak kızı!"

Bir elimi havaya kaldırarak bağırdım.

"Yeter! Vur lan sende vuracaksan!"

Deli olduğumu düşünüyor olmalılardı. Çünkü bakışları bunu gösteriyordu.

"Seni sevdim. Alın kızı!"

Mert hızla yanıma geldi ve bileğimi kavradı.

"Muhsin, o daha hiçbir şeyin farkında değil! Ayrıca yaşı küçük!"

"Ne küçüğü be! Ben 18 yaşındayım."

Mert'in yüzündeki öfke silinmemişti ama dudaklarına hafif gülümseme kırıntıları dökülmüştü. Bana eğilerek fısıldadı.

"Ben 23 yaşındayım, küçük aslan. Şimdi sakince pençelerini aşağı indir."

Boynuma değen nefesi yüzünden dikkatim dağılmıştı. Ama yine de sakin olmaya çalıştım. Aslanmış! Sensin küçük aslan!

"Muhsin abi! Tamam. Al sen beni! Vurun bu Mert denen kahpeyi de," deyip adamlara doğru bir adım attım.
O anda Mert bir adım öne çıktı.

"Vurun anasını satayım! Hadi! Sizi mi bekleyeceğim?"

"Sen ciddi misin?" dedim gözlerimi kocaman açarak.

"Ciddiyim! Ödemeyeceğim borcu falan! Vurun!"

İçimdeki korku filiz filiz büyümeye başladığında bakışlarımı ikisi arasında gezdirdim. Adamlar birbirine bakıp güldü ve biri silahının namlusunu Mert'in alnına çevirdi.

"Hey hey! Bakmayın bunun böyle külhanbeyi tavırlarına! Korkuyor değil mi? Korkuyorsun değil mi yabancı?! Konuşsana!"

Ben konuşmaya devam ederken bir anda kurşun sesi geldi ve kulaklarım aniden uğuldamaya başladı. Çığlık atarak yere çöktüm. Mert de yere düştü.

Adamlar kaçın kaçın diyerek koşuşturmaya başladığında gözlerimi yere düşen Mert'e diktim. Kalbini tutuyordu.

Korkuyla yanına çöktüm.

"Ah, sanırım vuruldum."

"Ne? İyi misin? Mert doktor bulalım! Telefon? Telefon nerede? Telefonun var mı?" dedim ağlamaklı bir tonda.

Onu tanımıyordum ama karşımda vurulmuş bir adam vardı.

"Kalbin... Kalbinden mu vuruldun? Mert bu çok tehlikeli! Uyanık kal! Kapatma gözlerini!"

Mert gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı.

"Seni tanımak güzeldi. Umarım güzel bir hayatın olur. Kendine iyi bak olur mu?"

Dayanamayarak ağlamaya başladım. Ölüyordu. Resmen kollarımda bir adam ölüyordu.

"Hayır! Mert sakın öyle birşey yapma! Bak seni burada bırakırım! Gece gece neler gelir başına! Mert uyan!"

İçimden kendime ne vardı da gecenin bir yarısı yola çıkarsın ki diye kendime küfürler yağdırırken Mert'e son kez baktım.

"Öldün mü şimdi? Mert..."

Yüzüne dikkatle baktım. Bir dakika! Gülüyor mu bu?

"Ne kadar korktun kızım!" deyip Mert, kahkaha atarak gülmeye başladı. Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Bu konu gerçekten dalga geçilecek bir konu muydu?

"Komik mi?"

"Fazlasıyla..."

Suratına okkalı bir tokat geçirip kendimi yanına bıraktım.

"Sen aptal bir çocuksun! Biliyorsun değil mi?"

"Evet, biliyorum," dedi gülmeye devam ederken.

Kafamı çevirip yüzüne baktım.

"Ne olacak şimdi?"

Mert de yüzünü bana çevirdi.

"Bilmem. Herkes yoluna gidecek herhalde."

Birden üzüldüğümü hissettim. Aptalcaydı ama canım sıkılmıştı.

"Bende gelsem seninle."

"Ben bana yeterim," dedi.

Gözlerimi viranenin tavanına diktim. Yıkık pencereden sokak lambasının loş ışığı vuruyordu.

"Eğer beni de yanına almazsan pençeleri o çok değerli yüzüne geçiririm!"

Başını iki yana salladı.

"Hayır. Bu sefer sökmez bu vahşi hallerin. Gelmeyeceksin!"

Oflayarak geri yattım.

"Hala üşüyor musun?" diye mırıldandı.

"Hayır. Burası iyi," dedim alıngan bir tavırla.

Kısa bir nefes verdi.

"Uyu o zaman. Sabah olunca, sen yoluna ben yoluma..."

Bana arkasını dönerek bir elini başının altına koydu. Bende dudağımı sarkıtıp günlerdir dilimde olan şarkıyı mırıldanmaya başladım.

"Beni bırak, takıntılarım var.
İnsanlara yönelttiğim anlamsız sorular.
Beni terk et, valla sorunum var.
Hoşlanırım yalnızlıktan.
Bende bir problem var."

"Sana uygun bir şarkı seçmişsin."

"Uyumayacaksan biraz daha konuşsak?"

"Uyudum bile." dedi beni başından savarcasına.

"İyi geceler o zaman, Mert Ateş."

"Sana da Lara... Hmm, sadece Lara."

Gülümsedim. Uzun zaman sonra ilk defa. Hatta belki de ilk ve son.

-BÖLÜM SONU-
İnstagram- miray.karakaya

SARHOŞ ALEVLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin