"18 Mart 1995 Cumartesi
Biliyorum. Uzun zamandan beri yazmıyordum. Ailemin cenazesi kaldırıldığından bu yana hereyi bıraktım.
Bugün farklı bişeyler oldu. Artık eski fener evinden taşınıyorum. Tanımadığım bir akrabamın ölümüne hiç böyle sevinmemiştim. Söylediklerine göre bana yarım milyon miras kalmış. Heralde şehir dışına taşınırım. Buralar sessiz. Durgun. Anılardan bıktım. Rutinden bıktım. Çok fazla kusur var. Çok fazla kaçmak istediğim acı, kurtulmak istediğim yük var burada.
Yine bir gün batıyor. Biliyorum ki fenerin önündeki denizin huzur verici sesi bana değil. Martıların ötüşü bana değil. Gökyüzünün büründüğü renkler bana değil. Hiç olmadı."
Yine Joseph Warren bir iki paragraf yazıp aylardır biriktirdiği duyguları atmıştı üstünden. Muhtemelen iki üç ay beklerdi sonraki paragraf için. Eski fener evinde yapacak pek birşey yoktu. Zaten Kızılceviz Körfezi'nde pek hareketlilik yoktu. Hava hep turuncumsuydu. Bir hüzün ve uyuşukluk çökmüştü havaya. Hep de böyleydi. Joseph, gününün çoğunu kasabadaki boya dükkanında boya satarak geçirirdi. Haftada bir-iki ziyaretçiden başka gelen olmazdı dükkana.
"Artık param olacağına göre iyi değerlendirmek lazım. Belki şehir dışında daha büyük bir dükkan açarım veya bir iki arsa bile alabilirim. Umarım artık şans yüzüme güler. Bir şansım olsa keşke" diye yazdı Joseph yine günlüğüne. Söylenecek birşey yoktu. Kasabanın durgun ve uyuşuk havası herkesi etkisi altına alıyordu sanki.
Joseph, alacağı parayla ne yapacağını düşündü. Uzun zamandır yapmamıştı bunu. Düşünmemişti. Hayal kurmasına izin verilmiyordu. Fakat şimdi üçkağıtçı şans elinden tutunca Joseph'in tozlanmış hayalgücü yeniden çalışmaya başlamıştı.
Joseph'in günlüğünde de pek hayali şeyler göremezdiniz. Hep soğuk gerçekler yazılıydı. Soğuk gerçekler ve eskimiş anılar. Birkaçı iyiydi anılarının. O da nazar boncuğu niyetineydi. Günlüğünün ilk sayfasını açtı. Kağıtlar sararmıştı.
"12 Ocak 1980
Bugün yine harçlığımı Nigel'a verdim. Aslında o aldı benden. Hergün alıyor ama karşılığında bana sataşmıyor.
Okul çıkışı yine Kömür'e uğramaya gittim. Çok sevdiğim bir kurt köpeğiydi. Sevdiğim nadir canlılardan biriydi ama savunmasızdı biraz. Belli ki sahibi terk etmişti köpeği. Kömür'ü bugün kanlar içinde yatarken buldum ve hemen eve kaçtım. Umarım iyidir."
Anıları yine doldurmuştu aklını. Kafasındaki hüzünü savarcasına günlüğü eski şöminesine attı. Artık eski anılar yoktu. Hayaller vardı. Hafifletici, yalandan ama rahatlatıcı hayaller. Kömür ölmemişti, sadece birisini ısırıp kanını akıtmıştı ve kanın üzerinde uyuyakalmıştı. Nigel'a para veriyordu ama sadece ona acıdığı içindi. Bu yalandan hayaller onu bir süreliğine idare ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İskambil
AdventureJoseph Warren, çocukluğundaki dışlanmasına ve umutsuzlanmasına karşın tanımadığı bir akrabasının ölümünden kendisine bir çift köpek ve yüklü miktarda para kalır. Fakat bunun sonun tatlı başlangıcı olduğunu bilmemektedir.