Tek bir kelimeyle özetlemek gerekirse, sıçmıştım!
Herkes koltukta yerini almaya başladığında bana yine kol kısmı kalmıştı ve şimdiden kalçamda bırakacağı acıyı düşünerek büyük bir kaçma isteğiyle tutuşuyordum.
Büyük bir gerginlik bütün vücuduma akın etti ve soğuk bir ürperti eşliğinde tüm tenimi yaladı.
Yanağımı gıdıklayan cansız bir saç tutamını solgun bir nefesle üfleyerek geriye atmaya çalıştım ve her an kırılacakmış gibi duran parmaklarımla elimde tuttuğum kırmızı bardağın canına okumaya devam ettim.
Sert bir yapısı vardı ama buna rağmen tutuşumdan dolayı bardak buruşmaya başlamıştı. Buza batırılmış gibi duran parmak boğumlarım bembeyaz olmuş, adeta donmuş bir patates kızartmasını andırıyordu.
Oldukça saçma ve garip olan benzetmemle beraber suratım buruşurken biranda Leslie, Chris ve Grant ile aynı yerde aynı havayı solduğumu düşündüm ve kesinlikle bundan daha garip olamayacağını düşündüm.
Kendimi öldürmek istiyordum. Mutfağa gitmek ve bilenmiş bir bıçakla boynumu parçalamak.
Bunu en son annemle gittiğim Hy-Vee maceramda okulumdan en az otuz kişiyi gördüğüm zaman istemiştim. Küçük bir kasabaydı ve her gidişimde lanet yerde okulumdan tonlarca sürüngeni görmek zorunda kalıyordum.
Hatta bir keresinde Leslie'nin arkadaşlarıyla karşılaşmıştım ve bana bakan alaycı bakışları eşliğinde annemin yanında, "Kondom ne taraftaydı? Sen iyi bilirsin Mya." demişlerdi.
Devamını pek fazla hatırlamıyordum çünkü annem tarafından epey güzel bir şekilde aydınlatılmıştım. Hala bakire olduğumu söylesemde o kızların benimle uğraşması yüzünden okula gelmiş onları şikayet bile etmişti.
Ah tanrım.. bu gerçekten çok utanç vericiydi.
"Pekala.." dedi uzun boylu, sarışın bir çocuk oturduğu yerden kalkarken. Ardından hafifçe boğazını temizledi ve dikkatleri kendi üstüne toplamak istercesine ellerini birbirine vurdu.
Koltuğun kol kısmında hafifçe kıprandım ve acıyan kalçama aldırış etmemeye çalıştım.
"Bizden ilk kişi Chris olacak dolayısıyla kendine güvenen bir kız seçseniz iyi olur." dedi yayvan bir gülümseme eşliğinde. Bir yandan da koltukta oturan Chris'in omzuna hafifçe yumruk attı.
Chris gülerek kızların oturduğu koltuğa baktı ve herkesle tek tek göz temasında bulundu. Kendimi teknik olarak bu gruptan saymıyordum çünkü koltukta bile oturmuyordum.
Kızlar hafif bir kıkırdama eşliğinde öne doğru eğilip önemli bir olayı çözmeye çalışan ajan edalarıyla kendi aralarında konuşmaya başladılar.
Bense salonu dolduran ahenkli bir Ed Sheeran şarkısına dizime vurarak ritim tutturmaya çalışıyordum. O sırada tok bir ses yükseldi ve tüm nefesim biranda ciğerlerimde düğümlendi.
"Sen oynamıyor musun?" sesin kaynağına döndüğümde Chris düz bir ifadeyle bana bakıyordu. Sesi ne kalın ne inceydi. Gerçekten mükemmel bir melodisi vardı.
Sabaha kadar dinlemek isteyeceğiniz türden bir melodi.
Başımı iki yana sallayarak, "bu oyunda iyi deği-"
"Evet seçtik! Bizden Leslie çıkacak" kızlar hep bir ağızdan konuşmaya başladığında dilimde biriken kelimeleri yutarak bardağımda duran vişneli koladan büyük bir yudum aldım.
Sakin olmalıydım, kesinlikle sakin.
Alkol kotamı kesinlike doldurmuştum. Hatta eve giderken en yakın marketten kucak dolusu naneli sakız alacak ve hepsini çiğneyip eve öyle gidecektim.
Ama beni bundan daha çok geren bir şey varsa o da Chris'in beni fark etmiş olmasıydı. Kendimi gerilim filmlerinde katilden kaçarken bin defa düşen aptal kurbanlar gibi hissediyordum.
Gerçekten gerilmiştim ve yanaklarımın hafiften kızardığına da emindim. Biran için bardakta duran soğuk sıvıyı yüzüme çarpmak istedim.
Rotam, Grant'e kaydığında derin bir iç çektim. Partilerden nefret ederdi. Burda olmak onun için büyük bir işkence gibiydi ama inatla Leslie için kalmaya devam ediyordu.
Onu bazen tokatlamak istiyordum sonra da sarılmak ve yanında olduğumu söylemek. Parmaklarımı saçlarında gezdirmek ardından saatlerce sarılmak. Sonra tekrar sarılmak.
Bu düşünce bile mideme asit dökülmüş gibi hissetmeme neden olmuştu. O beni hiçbir zaman fark etmeyecek ve sevmeyecekti. Hatta ondan hoşlandığımı söyleyemeden büyük ihtimalle mezarı boylayacaktım.
Chris rahat konumundan ayrılarak tahmin ettiği kişi çıkmışcasına çarpık bir gülüş eşliğinde ayağa kalktı. Leslie'nin çıkacağını o da biliyordu.
Leslie uzun sarı saçlarını savurarak ayağa kalktı ve çilek tarlasından yeni fırlamış gibi gelen yoğun bir koku eşliğinde ağırca önümden geçti.
Bedenini saran siyah, dar bir elbise giymişti. Boyu zaten uzundu ve giydiği topuklularla beraber şuan büyük bir devle kolaylıkla boy ölçüşebilecek duruma gelmişti.
Kendimi kusmamak için zor tuttum. Tanrım.. ondan cidden nefret ediyordum.
Liselerin en büyük klasiğiydi bu oyun. Özellikle Hartvig Nissen'de okuyorsanız hayatınızda en az bir kere de olsa bu oyunu mutlaka oynamış olurdunuz.
Özetle anlatmak gerekirse, erkeklerden bir kişi kızların kağıda yazdığı kelimeyi beden diliyle anlatmaya çalışacaktı ve grubun geri kalanı da bu kelimeyi bilmeye çalışacaktı.
Oyunda süre yoktu, pas deme hakkı da yoktu. Her şey Chris'e ve onun hormonlarına bağlıydı.
Kızlardan seçilen bir kişi ise yani bu Leslie oluyordu erkeklerin her yanlış tahmininde seçilen erkeğin ki bu da Chris, bedeninde bir noktaya dokunacaktı.
En başta küçük ve masum dokunuşlar olsa da yanlış tahminde her bir dokunuşun çıtası gittikçe artacaktı.
Eğer Leslie erkekler kelimeyi bulana kadar Chris'i baştan çıkarmayı başarırsa sayıyı kazanırlardı ama bilemezlerse sayı erkeklere giderdi. Dolayısıyla hormonlar devreye girdiğinde 'pas' deme hakkına sadece Chris sahipti.
Dünyanın en saçma oyunu olmaya kesinlikle adaydı.
Her oynandığında oyuncuların üzerlerine kusup "lütfen bir oda bulun, en azından topluluk sizin küçük oynaşmanızı görmek zorunda kalmaz." diye bağırasım geliyordu.
Grant oturduğu yerde kıpırdanarak kaskatı kesilen yüzüyle Chris ve Leslie'yi süzüyordu. Bunu bir zamanlar Leslie ile beraber tam gözümün önünde oynamışlardı ve bense tam şuan Grant'in olduğu durumda kalmıştım.
Ne hissettiğimi şimdi anlayacak olması vücudumda tatmin edici bir his yayılmasına neden oldu. Bunu gerçekten heyecanla bekliyordum.
Yüzüme sinsi bir gülümseme yerleşirken kolumu koltuğun arka kısmına dayadım ve izleyeceğim en efsanevi görüntülere karşı kendimi hazır konuma getirdim.
-
Günah is loading! kfslfklsfk
Oyunu ciddi anlamda uydurdum ve nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yok sizce nasıl? :/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drama // Chris Schistad
FanfictionI swear i was in love with you but sometimes words don't work