Kendi benliğinin zorlarcasina idrak ettiklerini karşındakine anlatmaya çırpınıp hareket edemeyince dolan gözlerinden yaşlar akmamasi ne zor şey. İliklerinize kadar özlediğiniz halde özlemin belli edilmesinin dahi yasak olduğunu düşünün. Ne acı...
İçinde bulunduğum durum karmaşık. Yanliş yapmadığım halde doğrusu yok. Kaçıyorum kaçabildiğim kadar hata sanılanlardan , pişman olunmamasini dilediklerimden, inanılmasi güç öfkeli gerçeklerden.
Korkuyorum hiçlikten veya var oluşuna inanılan kayipliktan. Kaybetmek mi desem bilemiyorum. Olmayanı , hiç kazanamadığını kaybedemezmişşin. Öyleyse kaybetmediğin bir şey için üzülmemen bu kadar canının yanmamasi gerekmez mi? Hiç olamadı ki aslında hiç senden gitmeyen. Henüz isim veremediğim gereksiz korkularım ve zaman geçtikce birbiri içersinde bulmaca gibi gizlenen duygularım hep bir savaş halinde. Nefret ederken bir anda sevgi çıkması içinden... sizce normal mi? Veya cam kiriklari kadar keskinken bir anda gülmen?
O kadar saçma ki aslında yaşadıklarım veya yaşanmış saydıklarim kendimce.
O kadar saçma ki kafamda dönen onlarca "Neden?"sorusuna cevap arayışlarim . Arayışlarıminsa hep bilmendiğim bir karanlıkta kaybolup sonra cevapsız halde yine bulması yolunu kafamın. Çok mu sorgucuyum ya da çok mu anormal diye düşünmedim de değil.
Ben...
Herkese göre yanlış olan bir doğrunun peşindeyim. Her doğru bir yanlıştan doğmadı mi zaten. İnandiramadim... Hiç olmadığım kadar hissizken bir yandan da hiç tatmadiğim duyguların kargaşası içerisinde kaybolmaktayim. Esirim... aklıma esirken kalbimin de kölesiyim.